Enflasyon bir ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatlarında gözlenen sürekli ve genel kapsamlı artışı ifade etmektedir. Enflasyon nedenleri arasında talep enflasyonu, maliyet enflasyonu, para arzı ve enflasyon beklentilerini sıralamak mümkün. Enflasyonun tarihsel gelişimine bakıldığında tarihte ilk yüksek enflasyonun MS 300 yılında Roma İmparatorluğu’nda yaşandığı yazılmaktadır. Avrupa’da 1350’li yıllarda veba salgını zamanlarında yıllık enflasyon oranı %56 çalışmalarında belirtilmiştir. Daha yakın tarihte Amerika kıtası daha geç keşfedildiği düşünüldüğünde şimdiki ABD’de enflasyon 16. yüzyılda yüzde 2 civarında seyretmiştir.
Dünya ekonomisinin fiyat olgusu ile para fikrine geçmesi sonrasında kamu harcamalarının kâğıt para basılarak finanse edilmesi, tarihte yüksek enflasyonu besleyen bir olgu olmuştur. 1. Dünya Savaşı sırasında savaşı finanse etmek, sonrasında ise savaş tazminatını finanse etmek amacıyla hükümetler bazı dönemlerde isteyerek enflasyonu yaratmışlardır. Almanya’da günlük enflasyon oranı 1923 yılında %21 seviyelerine kadar ulaşmıştır. Hiperenflasyonun savaş sonrasında artması bankaların kredi genişlemesine gitmesi var olan enflasyonist yükselişi tetiklemiştir. Hiperenflasyon 2. Dünya Savaşı sonrasında daha geniş alana yayılarak birçok ülkenin etkilenmesine yol açmıştır. Macaristan’da 1946 yılında günlük enflasyon oranı %207 ‘ye kadar ulaşmıştır. Fiyatların her gün ikiye katlanması toplumsal olarak refahı azaltan bir durum olarak halkı da ciddi anlamda etkilemiştir.
Türkiye’de enflasyon tarihine baktığımızda; Cumhuriyet döneminde ekonomik olarak zorluklar yaşanmış fakat 1929 yılında bütün dünyayı etkileyen büyük buhran sonrasında dünya yeniden savaşlarla yıllar geçirmiştir. 1958 yılında enflasyon oranı %22,6’ya kadar yükselmiştir. 1970-79 yılları arasında ortalama enflasyon oranı geçmiş on yılların çok üzerinde olan %25 ile 33 aralığına ulaşmıştır. Bu dönemde artan enflasyonun nedenleri arasında bütçe açıklarının artması, TCMB’nin açık finansmana yönelmesi enflasyon oranının hızla yükselmesine neden olmuştur.
Günümüzde pek çok merkez bankası enflasyonu kontrol altında tutarak istikrarlı bir yapıya dönüştürmeye, diğer bir ifadeyle fiyat istikrarını sağlamaya çalışmaktadır. İnsanların yatırım, tüketim ve tasarrufa yönelik kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranını ifade eden fiyat istikrarının sağlanamamasının bir ülkenin ekonomisine, siyasi ve sosyal yapısına verdiği zararın boyutları, ülkemizin ve diğer ülkelerin tecrübelerinde net bir şekilde görülmektedir. Dolayısı ile hem yatırımcılar hem de kurumsal firmalar enflasyona karşı kendilerini korumak isterler.
Enflasyonla birlikte artan belirsizlik ortamı şirketlerin finansal analizlerini ve karar almalarını zorlaştırabilir. Enflasyon muhasebesi ile şirketlerin bilançoları üzerinde matematiksel işlemlerle yapılan düzeltmeler ile enflasyon etkisinin ortadan kaldırılması amaçlanır. Burada belirtilen standartlara uygun olarak şirketler, bilançolarında yer alan parasal olmayan varlıkların değerini enflasyon üzerinden hesaplanan katsayı oranında düzeltir. Türkiye’de 2003 ve 2004 yıllarında uygulanan enflasyon muhasebesi, 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren finansal şirketler dışarıda bırakılarak yeniden uygulanmaya başlamıştır. 20 Mayıs tarihine kadar konsolide olan 2023 yılsonu bilançoları açıklamak için son tarih Borsa İstanbul’da şirketler bilançolarının açıklamaya devam ediyor. Yatırımcılar yüksek enflasyon ortamında doğru kararlar vermek için en doğru yatırım araçlarını sepetlerinde bulundurularak strateji oluşturmaya çalışıyorlar. Enflasyon muhasebesine tabi olan şirketlerin özellikle yılsonu finansal tablolarında zaman zaman beklenmedik sonuçlar ile karşılaşılabiliyor. 2024 yılı ilkçeyrek bilançolarında ise bu etkinin azalmasını ve şirketlerin 2024 yılını enflasyon muhasebesine geçiş yılı olarak kullanacaklarını düşünüyoruz.
Ons Altın 2024 yılı başından itibaren yüzde 14’ün üzerinde, BIST-100 yüzde 38,00 civarında, Ons gümüş yüzde 19’un üzerinde, dolar artışı yüzde 9’un üzerinde kazandırmıştır. 2024 yılı başından itibaren Borsa İstanbul’da en çok kazandıran sektörlere baktığımızda ilk üç sektör arasında bilişim sektörünün yüzde 71 sigorta sektörünün yüzde 61,50 ile ikinci ve bankacılık sektörünün yüzde 59 ile üçüncü sırada olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz haftaya baktığımızda ise Borsa İstanbul %0,57, kur tarafında %0,40 ve Euro’da TL’ye karşı %0,29 değer kaybı olduğunu görüyoruz. En karlı yatırım aracı ise haftayı %2,68 değer kazanımı ile kapatan gram altın oldu. Küresel piyasalarda önümüzdeki hafta açıklanacak sanayi üretimi, büyüme ve enflasyon verileri ön plana çıkarken, yurt içinde açıklanacak tasarruf önlemlerinin detaylarını takip edeceğiz. Borsa İstanbul’da 10,000 endeks seviyesi, gram altında 2420TL ve ons altında 2035 dolar üzerinde kalıcılık devam ettiği sürece yükseliş devamı beklenebilir. Kur tarafında ise yatay fiyatlamanın bu hafta genelinde de devam etmesini bekliyoruz.
Merkezi İstanbul Maslak’ta bulunan Ahlatcı Yatırım Menkul Değerler A.Ş. İstanbul Göktürk, Ankara, İzmir, Isparta, Konya, Denizli İrtibat Büroları ve Çorum ile İstanbul Sarıyer Şubeleriyle BİST, VİOP, Forex, Opsiyon ve Yurtdışı Vadeli Ürünler (Futures), Bireysel Portföy Yönetimi ve Kurumsal Finansman alanlarında hizmet vermektedir. Ahlatcı Yatırım markasıyla sermaye piyasası faaliyetlerine başlayan kurumumuz, kalite ve güven prensiplerine bağlı, kurumsal bir yönetim yapısına sahiptir. Sizde yatırımlarınızı Ahlatcı Yatırım’da değerlendirebilirsiniz.