Küresel ısınmanın tarım ve gıda çevre üzerine etkileri
Küresel ısınmanın etkisiyle 2050 yılına kadar bitki ve hayvan türlerinin dörtte biri ya da 1 milyondan fazlasının yok olacağı tahmin edilmektedir (Thomas ve ark., 2004). Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneline (IPCC:the United Nations Intergovernmental Panel on Climate Change) raporuna ve Türkiye İklim Değişikliği Stratejisi(2010-2020) belgesinde de yer verildiği gibi dünyada iklim değişikliğinden her ülke farklı düzeylerde etkilenecektir. Türkiye ise iklim değişikliğinden en fazla olumsuz etkilenecek olan bölgelerden Akdeniz havzasında yer almaktadır. Oysaki 2007 yılı verilerine göre Türkiye (Ek-1 listesindeki) en düşük kişi başına sera gazı emisyon değerine sahiptir. Türkiye bu değerleriyle Avrupa Birliği(27)'nin yaklaşık yarısı, OECD ülkelerinin ise üçte biri kadar sera gazı salımı yapmaktadır(ÇŞB,2012).
Türkiye için yapılan küresel iklim modelleri ile yapılan araştırmalara göre; 2030 yılında büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine gireceği tahmin edilmektedir. Yine yağışların mevsimsel dağılım ve şiddetinin değişeceği, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde kış yağışlarında çok önemli düşüşler (%20-50) ortaya çıkacağı, sonbahar mevsiminde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise yağışlarda %50'lere kadar artan yağışlar olacağı hesaplanmıştır. Aynı şekilde Türkiye'de yıllık ortalama sıcaklıktaki artışın 2.5-4 °C, Ege Bölgesi ve Doğu Anadolu da artış 4 °C, sonbahar mevsiminde sıcaklık artışının 4 °C'nin biraz üzerine ve kış mevsimindeki sıcaklık artışının ise 2-3 °C'ye ulaşması tahmin edilmektedir (Önol ve ark., 2009).
Bu değişimin özellikle tarım başta olmak üzere hemen her alanda farklı boyutlarda etkisi olacaktır. Yapılan projeksiyonlara göre küresel iklim değişikliğinin tarımsal üretim sistemlerini, ürün desenini ve bunun sonucunda gıda üretimini etkileyeceği belirtilmektedir. Küresel ısınmanda enerji(%49), endüstri(%24), ormansızlaşma(%14) ve tarım %13 gibi bir etkiye sahiptir(ÇOB, 2011).
Gıda üretiminin temel kaynağının tarımsal üretim faaliyetleri olması nedeniyle ise konu günümüzde önemli bir tartışma alanı haline gelmiştir. Buna göre küresel iklim değişikliğinin hemen her alanda beklenen olası etkilerinin tarım üreticisi, tarım sektörü ve dolayısıyla tarımsal politikalar, bilgi ve enformasyon sistemleri, yayım ve danışmanlık hizmetleri üzerindeki etkileri önemli olacaktır. Özellikle küresel ısınmanın, iklimleri; iklim değişikliklerin tarımsal üretimi; tarımsal üretimin sınırlandırılması ise gıda üretimini, insan yaşamını, ekonomiyi ve yerkürenin geleceğini etkilemesi söz konusu olacaktır. İklim değişikliği sonucu ortaya çıkacak kuraklığın ekonomik, çevresel ve sosyal etkilerinin çok önemli gelişmelere yol açacağı değerlendirilmektedir. Öyle ki örneğin ekonomik etkiler kapsamında; ürün kayıpları, böcek istilâları, bitki hastalıkları, ürün kalitesinde düşüklük, hayvancılıkta kayıp, su ürünlerinde kayıp, otlakların verimliliğinin azalması, hayvanlar için su ve besin temin edilememesi, orman ürünlerinde kayıplar, yangınlar, ağaç hastalıkları, orman alanlarının verimliliğinin azalması, yiyecek üretiminde düşüş, yiyecek stoklarında azalma, finansal kaynak bulma zorluğu, yeni ve ilâve su kaynaklarının geliştirilmesinde pahalılık, çiftçi gelirlerinde kayıplar, turizmde kayıplar, enerji üretiminde azalma, tarımsal üretimle ilgili endüstride kayıplar, üretimdeki düşüşe bağlı işsizlik, ulusal büyümede kayip, ekonomik gelişmede gecikme olmasi beklenirken; çevresel etkiler kapsamında topraktaki su ve rüzgâr erozyonu, bitki alanlarının zarar görmesi, su kalitesinin bozulması, hayvan kalitesindeki bozulmalar, hayvanların doğal yaşam alanlarının daralması ve sosyal etkileri kapsamında ise toplumsal huzursuzluk, göç olaylarında artış ve yoksullukta artış gibi sonuçlar beklenmektedir (TAGEM, 2001).
Görüldüğü gibi mikro düzeyde üretici ve ailesi bakımından ortaya çıkacak ekonomik olumsuzluklar yanında makro ekonomik göstergeler (tarımsal üretimle doğrudan ilgili endüstride kayıplar, üretimde düşüş, işsizlik, milli gelir ve vergi kayıpları) üzerinde de önemli olumsuz etkiler ortaya çıkacaktır. Bunlarla ilişkili olarak çevresel ve sosyal etkiler bakımından da önemli sorun alanları oluşacaktır.
Neler yapılmalı!
Küresel ısınma bir zincir halinde olumsuz etkiler doğurarak ilerlemektedir. Küresel ısınma iklimi, iklim tarımsal üretimi, tarımsal üretim gıda üretimini ve bu zincir doğrudan ekonomiyi etkilemektedir (Simpson ve Burpee, 2014). Bu durum kaynakların her koşulda etkili ve doğru bir şekilde kullanılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasını çok önemli hale getirmektedir. Bunun içinse insan kaynaklarının üzerine odaklanmak ve geliştirilmesini sağlayacak uygun politikalara ve kararlı uygulamalara ihtiyaç olacaktır(Özçatalbaş,2014).
Sonuç olarak; Türkiye de küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin farkına varan ülkelerle birlikte gerekli uluslararası yükümlülüklerini yerine getirme kararlılığındadır. Bu kapsamda Türkiye'nin, İklim Değişikliği Stratejisi ve Türkiye İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı çerçevesinde iklim politikalarını sürdürülebilir kalkınma stratejileriyle bütünleştirerek; enerji, endüstri, ulaştırma, ormancılık kadar önemli olan tarım alanında da kararlılıkla çalışmaya devam etmesi doğru olacaktır.
Aynı şekilde dünya genelinde tüm ülkeler; küresel iklim değişikliğinin insanlığın geleceğini tehdit edeceğini dikkate alarak (1997 tarihinde imzalanıp) 2005 tarihinde yürürlüğe giren Kyoto Protokolü ve 2016 tarihinde imzalanan Paris İklim Değişikliği Anlaşması'nda alınan kararlara (ve gelecekte alınacak kararlara) koşulsuz bağlı kalmalıdırlar. Bu amaçla tüm ülkelerin alınan kararlara kalıcı bir işbirliği tesis etmek yönünde samimiyetle sarılmaları ve güç birliği yapmaları gerekiyor.