Enflasyonist ortamda tüketici alışkanlıklarını incelemeye almadan önce tüketici ve tüketim kavramaları hakkında kısa bir bilgilendirme yapmak daha doğru olacaktır. Tüketim; piyasada üretilen mal ve hizmetlerin, gereksinim ve istekleri karşılama doğrultusunda kullanılmasına denir. Tüketici de piyasanın arzı ve talebi doğrultusunda üretilip piyasaya sürülmüş mal ve hizmetleri, gereksinimlerini karşılama doğrultusunda kullanan kişiye denir. Piyasada tüketilmek üzere pazara sürülecek malların üretimi için piyasanın arzını ve talebini oluşturan da tüketicidir. Piyasada satışa sunulacak malların talebini tüketicinin beklentileri, istek ve talepleri, içinde bulunduğu piyasanın koşulları, maddi durumu, psikolojik durumu gibi pek çok değişken etkilemektedir. Şunu söyleyebiliriz ki; tüketim alışkanlıkları hakkında yazılacak herhangi bir yazıda en büyük kaynağımız insan olduğu için sosyolojik ve psikolojik unsurları barındırmadan yapılacak bir çıkarım bizi doğru sonuca ulaştırmayacaktır. Tüketici ve tüketim kavramlarından kısaca bahsettik, enflasyondan da kısaca bahsedip sonrasında da bu iki kavramı birlikte ele alacağız.
Enflasyon en basit tabiriyle günlük hayatta kullanmakta olduğumuz mal ve hizmetler de zaman içerisinde fiyatlar genel seviyesinde meydana gelen artışa denir. Enflasyonist bir ortam beraberinde belirsizlik getirir. Böyle bir ortamda tüketicinin tüketmekte olduğu mal ve hizmetlere olan talebinde önemli ölçüde değişiklik meydana gelecektir. Tüketicinin talebi olumlu veya olumsuz şekilde değişim gösterebilir. Yüksek enflasyonun bulunduğu bir ekonomide hane halkının ve firmaların fiyat algıları piyasadaki belirsizlik sebebiyle bulanıklaşır. Yüksek enflasyonun yaşandığı piyasalarda mal ve hizmetlerde meydana gelen sürekli ve orantısız bir artıştan dolayı tüketiciler ucuz ve pahalı ürün kavramlarını kaybetmeye başlarlar. Para kavramı karşılık aldığımız mal ve hizmetlerin karşılığında ödediğimiz bedeldir. İnsanların ucuz ve pahalı ürün anlayışında meydana gelen değişim ürünlere biçilen değerlerin de değişeceği anlamına gelmektedir. Enflasyonun yüksek olduğu ekonomilerin en önemli getirisinin belirsizlik olduğunu söyleyebiliriz. Belirsizlik sebebiyle hane halkı ve firmalar uzun vadeli planlardan ve yatırımlardan kaçınacaktırlar. Enflasyonist ortamda genellikle tasarruflarda büyük ölçüde azalış gözlemlenir. Enflasyonun ivmelendiği ve şiddetlendiği ortamlarda tüketiciler sosyal yaşamlarından hatta hobilerinden dahi ödün vermek zorunda kalabilir, tüketici bütçeleme ve tasarruf konularında daha da dikkat eder ama bir de bunun duygusal olan tarafı vardır ki tüketiciler çoğunlukla duyguları ile tüketim yaparlar. Örneğin, sürekli petrol fiyatlarının arttığı haberlerini gören tüketici fiyat algısını buna göre şekillendirir ve bundan dolayı ihtiyaç duyduğu miktardan daha fazla akaryakıt satın alır. Özellikle temel ihtiyaç maddelerinde bu tür ortamlarda tüketici maksimum tasarrufu sağlamak için sürekli bir stoklama tutumunda olur. Tüketiciler fiyat beklentilerine göre bazı tüketim mallarından daha az miktarda almaya başlar ama öte yandan da başka tüketim mallarından daha fazla miktarda satın alırlar. Bu tür yöntemler ile maruz kalacakları alım gücü erimesini ertelemeye çalışırlar. Aynı zamanda tüketiciler enflasyona yenilmemek için para ve sermaye piyasası araçlarını da değerlendirmeye çalışırlar. Sosyal yaşamda ise aile ve yakın çevre ile birlikte yapılan aktiviteler, seyahatlerden ödün verilir, evde daha fazla vakit geçirilir, restoranda yemek yerine evde yemek tercih edilir.
Tüketiciler enflasyonist ortamda para tutma eğilimi göstermezler. Piyasadaki belirsizlik sebebiyle tüketime yönelme gerçekleştirirler. Firma sahipleri ve yatırımcılar piyasanın güvensizliğinden dolayı uzun vadeli yatırım ve fabrika kurmak gibi uzun zaman gerektiren işlere girişme eğilimini erteleyebilir. Kısa vadede çok getiri alma yolu izlemeye çalışırlar. Bazı küçük işletmeler piyasada meydana gelen dalgalanmalara ayak uyduramayıp kepenk kapatmak mecburiyetinde kalabilir. Küçülmeye gitme veya iflas gibi durumlar sadece küçük işletmelerin ilgisinde değildir, bu durumlardan büyük firmalar da etkilenmektedir. Fiyatlar genel seviyesindeki değişimler işçi maliyetlerini arttırmaktadır. Artan maliyetler işçi çalıştırmayı zorlaştırmaya başlayacaktır. Firmalar genellikle artan maliyetler durumunda küçülmeye gitmek gibi bir yol izlerler. Meydana gelen işçi çıkarımlarıyla piyasada işsizlik artar. İşsizlik beraberinde hane halklarının beklentilerinde değişimlere yol açacaktır. Yukarıda hane halkının beklentilerinde meydana gelen değişmelerin piyasanın arz ve talebini etkilediğinden bahsetmiştik.
Türkiye'de özellikle son dönemde yükselen ve hane halkı üzerinde büyük etki yaratan enflasyonu ve enflasyonist ortamın tüketici alışkanlıklarında ne gibi etkiler yarattığına bakalım. Ülkemizde son dönem enflasyon rakamlarına şöyle bir göz atacak olursak; 2023 Haziran'da tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) %3,9 oranında artış gerçekleşti. Yıllık enflasyon haziran ayında yaşanan artışla bir önceki aya nazaran 1,38 puanlık bir azalışla %38,21 seviyesinde gerçekleşti. Çekirdek enflasyonun yıllık artış oranı %47,33 ve 12 aylık ortalama değişim oranı ise %55,03 olarak belirlendi. Türk lirasının her geçen gün değer kaybettiği ve kur oranının değişken olduğu şu anki ekonomik şartlarda tüketici alışkanlıklarının buna bağlı olarak değiştiğini söyleyebiliriz. Fiyatlar genel düzeyinde süreklilik halinde meydana gelen artış tüketicilerin mal ve hizmetlere olan arz ve taleplerini olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Tüketim tarafında yaşanmakta olan bu olumsuz etki aynı şekilde üretimi de etkilemektedir. Şu an üretim ve tüketimin sonu gelmeyen bir döngüye girdiklerini söyleyebiliriz.
ABD'li iktisatçı James Baumohl'a göre yüzde iki ile yüzde üç oranında bir enflasyon sağlıklı bir ekonomi için gereklidir. Ancak her şeyde olduğu gibi enflasyonda da fazlası maalesef beraberinde güzel etkiler getirmemekte. İçinde bulunduğumuz ekonomide enflasyon oranı ideal olarak nitelendirilen değerlendirilen yüzde iki ile yüzde üç oranının fazlasıyla üstünde. Bu yüksek enflasyonun yol açtığı piyasaya güvensizlik, hane halkının para tutma eğilimini azaltmakta. Enflasyonist bir ekonominin tüketici alışkanlıklarını olumsuz yönde etkilediğini rahatça söylemek mümkündür. Enflasyon oranının normal kabul edilen seviyelere çekilmesi için piyasa tarafından kabul gören politikalar uygulanmalı ve piyasadaki belirsizlik ortadan kaldırılarak mücadelede uzun süreli kararlılık ile hareket edilmelidir.