Değerler; davranışlarımıza yol gösteren, rehberlik eden inançlar ve kurallardır. Eylem ve davranışlarımızın yerindeliğini, etkinliğini, güzelliğini, ahlakiliğini belirlemeye hizmet eden ilkelerdir.
Değerlerin oluşmasını etkileyen en önemli ve güçlü faktör dindir. Dinden kaynaklanan ahlaki değerlerin en büyük koruyucusu, Allah inancına bağlı olarak ahirette hesap verme duygusudur.
Anne ve babaya iyilik yapmak, küçükleri sevmek, büyükleri saymak, muhtaçlara yardım etmek, çalışmak, okumak, araştırmak, üretmek, insanlara yararlı olmak, devlet ve millet malını korumak, konuksever olmak, yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, cana kıymamak gibi davranışlar; özünü dinden alan değerlerdir.
Toplumlar, genellikle dinlerin "iyi" dediklerine "iyi", "kötü" dediklerine "kötü", "doğru" dediklerine "doğru", "yanlış" dediklerine "yanlış" demişlerdir.
Değerlerin amaçları; aile güvenliği, ahiret selameti ve toplumsal barıştır. Bunları hedefleyen bilgelik, eşitlik, gerçek dostluk, güzellikler dünyası, huzurlu bir hayat, kendisine saygı, mutluluk, olan sevgi, toplumsal kabul, ülke barışı ve huzuru gibi hedeflerdir.
Bu hedeflere ulaşabilmek için; geniş görüşlü olmak, temiz olmak, bağışlayıcı olmak, cesaretli olmak, dürüst olmak, itaatkar olmak, kendini kontrol edebilmek, kibar olmak, mantıklı olmak, muktedir olmak, neşeli olmak, sevecen olmak, yardım sever olmak gerekir.
Değerlerin olmadığı yerde kaos olur. Düzensizlik, anarşi, şiddet, yanlış, eğilimler, ahlaksızlıklar, kötülükler… yeryüzüne hakim olur.
Değerler; insanın söz ve eylemlerini iyi, güzel, doğru, yanlış, kötü şeklinde değerlendirme etkisine sahiptir. Değerler; olgun, iyi bir insan, uyumlu ve üretken bir vatandaş olmanın önemli şartıdır. Bunların kaybolması veya aşınması, toplumsal ve bireysel bunalımlara yol açmaktadır.
Değerleri ana başlıklarda toplayabiliriz:
a) Dini değerler: Burada davranışlarımızı "sevap-günah" ölçüleriyle değerlendiririz.
b) Ahlaki değerler: Burada "iyi-kötü" kavramlarıyla değerlendiririz.
c) Sanatsal değerler: Objeleri "güzel-çirkin" olarak değerlendiririz.
d) Ekonomik değerler: Daha çok karlılık açısından ele alınır. Bazen işe sosyal ve siyasal boyutuyla da bakılır.
Bu bağlamda farklı değerler de söylenebilir. Ancak bu konuyu uzatmak istemiyoruz. Şurası unutulmamalıdır ki ahlaki hedeflerden uzak ve kopuk siyaset, ekonomi, sanat ve kültür insanın olgunlaşmasına hiçbir katkıda bulunamaz.
Ahlaki değerler; insan davranışlarının sonuçlarını değerlendiren kurallar sistemidir. Aslında eğitim de insanı ve eylemlerini ele almaktadır. Bu bakımdan eğitimin ve ahlaki değerlerin hedef ve amaçları aynıdır.
Genel anlamda tüm değerler, özel olarak ahlaki değerler ve kurallar eğitimi, öncelikle ailede başlar. Onu okul, çevre ve toplum izler. Bu yönden toplumun her ferdini bu okulun hem öğretmeni hem de öğrencisi kabul etmek gerekir.
Çocuk için ailede anne-baba, okulda öğretmen rol modeldir. Çocuklarımızı ahlaki değerler çerçevesinde yetiştirmek istiyorsak onlara iyi örnek olmak zorundayız.
Öğrencileri iyi insan ve iyi vatandaş olarak yetiştirebilmek için milli değerlerini, töresini, dinini ve inançlarını benimsetmeli, vatanına, milletine, bayrağına bağlı bireyler olarak toplumda yerlerini almalarını sağlamalıyız.
Edep de ahlakın temel hedefidir. Edep, ahlaki, dini kuralların yanı sıra birlikte yaşama kurallarını (âdâb-ı muaşeret)da içerir. Gazali, ihyasında edepten söz ederken ibadetler başlayarak yeme içme, evlenme ve aile hayatı, iş hayatı, kardeşlik, muaşeret ve arkadaşlık gibi sosyal ilişkilerin yanı sıra uzlet, sema ve vecd gibi tasavvufi hal ve hareketleri de edep kapsamında ele alır. Sufiler de her davranışın bir edebi, âdabı olduğunu ifade ederler.
Zira edep, insanla hayvan arasında farkı ortaya koyar. Hayvan eğitilebilir, ancak ondan edep beklenmez. Nice eğitimli insanlar vardır ki edepten yoksundur.