Rızık; Allah'ın canlılara yeme, içme ve başka hususlarda yararlanmak üzere verdiği maddi ve manevi nimetlerdir. Kur'anı-ı Kerim'de 123 yerde rızık kavramı ve türevlerine rastlanmaktadır. Yine Kur'an'da yeryüzünde de bütün canlıların rızkını verenin Allah olduğu açıkça beyan edilir: "Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkını vermek, Allah'a aittir." (Hud-6) Ama değişik ayetlerde insanın boş durmayıp kara ve denizlerde rızkını araması emredilir.
Yeryüzünde insanlara bazı rızıklar helal kılınmış bazıları da haram kılınmıştır. Cenab-ı Hak, insanoğluna "Artık size verdiğimiz rızkı helal ve temiz olarak yiyin" (Nahl-114) buyurmaktadır. Maide Suresi'nin 3. Ayetinde de haramlara işaret edilmiştir. "Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, (taş, ağaç vs. ile) vurulup öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanıp ölmüş, boynuzlanıp ölmüş hayvanlar ile canavarların yediği hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- dikili taşlara / putlara boğazlanmış hayvanlar size haram kılınmıştır."
Kur'an-ı Kerim'de helal ve haram olan rızıklar açıklandıktan sonra başkalarının rızkına göz dikilmesi de yasaklanmıştır. Haram rızık yiyenin azaba uğrayacağı belirtilmiştir. Helal rızık peşinde koşmak tavsiye edilmiştir. Çirkin ve haram yollardan kazanan ve gıdalanan kimsenin günahkar olacağı belirtilmiştir. Peygamber Efendimiz de şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar, Allah'tan korkun ve rızkı güzel yollardan arayın. Hiçbir insan -biraz gecikse bile- rızkını tamamlamadıkça ölmeyecektir. Öyleyse Allah'tan korkun ve rızkın helal olanını alın, haram olanı terk edin."
Hiçbir kimse, rızkı verenin Allah olduğunu unutmaması gerekir. Bolluk ve bereketi O'ndan dileriz. Ancak O, bir kısmının rızkını istediği kadar genişletir, yine bir kısmınınkini de dilediği kadar daraltır. "Allah kimi dilerse onun rızkını genişletir, daraltır…" (Rad-26) "Allah, kullarından dilediğine bol verir, dilediğine bol verir, dilediğine kıt verir / kısar." (Ankebut-62)
Bizler, öncelikle rızkı verenin Allah olduğuna kesin olarak inanacağız. Helal rızık peşinde koşacağız. Nasibimize razı olmayı bileceğiz. Rızkın bizim çalışmamıza bağlı olduğunu bileceğiz. Çalışmadan hazır rızık bekleyen gafillerden olmayacağız. Zira "Hakikaten insan için kendi çalıştığından başka bir şey yoktur." (Necm-39) ayet-i kerimesi düsturumuz olmalıdır.
Yine nimete ulaştığımız zaman Allah'a şükretmek, elinden gidince de feryada kalkışmayıp sabretmek gerekir. Çünkü şükür, nimetin çoğalmasına vesile olur. Yüce Allah "Yemin olsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artıracağım. Eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir." (İbrihim-7) buyurmaktadır.
İnsan, rızkını kazanmak için elinden geldiği kadar çalışmakla yükümlüdür. Daha çok kazanacağım diyerek haram yollara sapmamalıdır. Nasibine razı olmayı bilmelidir. Nasibinine razı olan kimse rahat eder. Dünya nimetleri konusunda kendinden aşağı durumda olanlara da bakıp hamdetmek gerekir.