Aleviliğin teolojik zemininin görünür olduğu ve cem ayinleri ile pratikte yaşam haline dönüştüğü erkân ve adabın icra edildiği mekânlar kentleşme olgusunun artması ile birlikte cemevi olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Bilhassa 1980 sonrası dönemde hızlı kentleşmenin neticesinde Alevilerin şehir hayatında karşılaştığı yeni durum ve ihtiyaçlar şimdiki adıyla cemevi diye bilinen kurumları ortaya çıkarmıştır. Aksine tarihsel süreçte cemevi olarak adlandırılan bir kurum bulunmamaktadır. Bunun yanında o dönemlerde günümüz cemevlerinin fonksiyonlarını yerine getiren “meydan evi, kırklar evi, dergâh” vb. isimlendirmeler altında mekânlar elbette ki bulunmaktadır.
Değişen şartlar ve ortaya çıkan yeni durumlar karşısında cemevleri oldukça önemli roller üstlenmeye başlamış; bu kurumlar toplumsal bütünlüğün inşasında kritik bir misyona sahip olmuş ve olmaya da devam edecektir. 8 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurulacağını açıkladı. Gelinen bu nokta, sonuç itibarıyla cemevlerinin günümüzdeki statüleri için çok önemli bir gelişmedir. Bu vesileyle yazıda cemevlerinin hukuki statüsünün ne olduğu veya Alevilik için ne anlam ifade ettiğinden ziyade kent ortamındaki işlevlerine sosyolojik olarak değinilecektir.
KİMLİĞİN MUHAFIZI
Durkheim ve Malinowski’nin, toplu olarak yapılan dini törenlerin inancın etkinliği ve kolektif davranışın zorlayıcı niteliği ve birlikte olmanın heybetine olan etkisine dikkat çektiği bilinmektedir. Bu yönüyle cemevleri, şehir ortamında bireylerde inançsal ögeler çerçevesinde bir kimlik bilinci oluşturan, geçmiş ve şimdi arasında bir bağ kuran, onlara pek çok durum ve anlatıyı hatırlatan işlevsel bir mekân olarak dikkat çekmektedir. Cemevlerinde manevi olarak hizmet gören on iki hizmetlinin yanında dedenin kişiliği, temsil ettiği gelenek ile dini ve ahlaki açıdan örnek insan olarak bilinmesinin yanında dedenin anlattığı hikâyeler, kerametler, menkıbeler ve efsanelerin de halk arasında yayılarak Alevilerin kimliksel olarak zamana tutunması ve bir aidiyet duygusu geliştirmesi sonucunu doğurmaktadır.
Cemevlerinde icra edilen cem, Alevî gelenekte dinî hayat için o kadar önemlidir ki, Alevî ocak ve gruplara mensup olanların dinî zihniyetini oluşturan bütün simge ve semboller burada karşılığını bulmaktadır. Bu açıdan geleneğin icracısı olan dedeler bu mekânların en önemli figürüdür. Çünkü cemevinde dedeler, küs olanların barıştırılması, yola girenlerin tanıştırılması, yolun gereklerinin dede tarafından açıklanarak kişilerin sosyalleşmenin sağlanması ve diğer sosyal meselelere ilişkin irfanî ve ahlaki hatırlatmaların yapılması gibi görevler üstlenir. Ancak yeni nesil söz konusu olduğunda ara kurum olarak cemevlerinin “insan ruhunun hanları” rolünün, gençlerin nezdinde zayıfladığı ifade edilmektedir. Zira gençlerin kent ortamında rol model olarak dedeleri değil daha çok dernek başkanı veya ideolojik liderleri öncelediği görülmektedir. Doğrusu cemevlerinin kent ortamındaki statü ve imkanları artmadığı durumlarda din dışı idelojik oluşumlara daha çok yer açılacağı pek çok çalışmada dile getirilmektedir.
DEĞİŞEN KUTSALLIKLAR
Geleneksel kurumları büyük oranda işlevsizleşen Aleviler için gündelik hayatın yoğun temposu karşısında cemevleri, onların en önemli sığınakları konumundadır.
Geleneksel cemlerden farklı olarak kent ortamındaki cemevlerinde icra edilen cem ayinlerinde cemin ne zaman ve ne kadar süre ile yapılacağı tamamen ihtiyaca binaen planlanmaktadır. Bu bağlamda yukarıda da ifade edildiği gibi geleneğin dışına çıkılarak belki de kent yaşamının getirdiği bir dizi yeni durum neticesinde; her kesimden insan ceme girebilmekte, yapılacak veya yapılan organizasyonlar aynı zamanda sosyal medyadan duyurulmakta veya yayımlanmaktadır. Ayinler çoğunlukla dernek yönetiminin karar verdiği dernek merkezinde yapılmakta, zakirler yerine sanatçılar seslendirme yapmakta, zakirler sadece erkeklerden değil kadınlardan da seçilebilmektedir. Semah dönme ayinleri sırasında belirli özel kıyafetler eşliğinde semahlar yapılmakta, isteyen herkesin semah dönmesi yerine semah grupları bu görevi yerine getirmekte ve ibadet esnasında kapılar hemen her zaman açık kalmaktadır.
Cemevlerinin şehirleşmeyle birlikte farklı ocaktan gelen yeni talipleri bulunmaktadır. Artık asıl merkez geleneksel Alevilik sistemindekinin aksine dede değil cemevleri olmuştur. Bunun yanında talipler; dedenin değil cemevinin talibi olmuşlardır, ancak cem erkânına doğrudan katılamadıkları için de daha çok izleyici, yani o cemevinin pasif birer üyesi konumunda kalmışlardır. Her ne kadar cemevlerinde erkânın kimi unsurları geleneksel mana ilişkisiyle uygun görünmese ve pek çok kısıtlama ortaya çıkarsa da bu unsurlar kent ortamında Alevileri İslam içi dini yorum olarak kutsal şemsiye altında tutar görünmektedir.
Zaman zaman cemevlerini, sol terör örgütleri veya Şii temelli propagandistler kendi amaçları doğrultusunda kullanmak istemektedirler. Ancak bu durumun bizzat gelenekli Aleviler açısından rahatsızlık yarattığı ve bu yüzden bu tür yapıları istemedikleri bilinmektedir. Bu bağlamda “Ali’siz Alevilik” peşinde olanların, cemevlerinin tarihi kökleriyle uyumlu kutsallıklar bağlamında oluşmasını Orta Çağ zihniyeti olarak yorumlayarak, derneklerin daha çağdaş olduğu ve cemevlerinin camide yapılanların benzerlerinin yapılacağı yer olması durumunda bir öneminin kalmayacağı ve Alevileri çağın dışına atacağı şeklinde akla, tarihe ve dini gerçekliğe aykırı değerlendirmeleri de görülmektedir.
İNSAN RUHUNUN HANLARI
Kent hayatı, dinsel pratiklerde daha somut esaslara dayalı bir kurumsal yapı ve mekânsal varlık talep etmektedir. Aleviliğin bu talep karşısında ürettiği güzel bir cevap cemevleridir. Günümüzde bireyler üzerinde şehir hayatının sebep olduğu pek çok gerilim, bunalım, eşitsizlik, köksüzlük ve anlam krizleri vardır. Bu krizler en temelde insanın güven hissini bütün boyutlarıyla zedelemektedir. Bu nedenle kişilerin tutunacak (b)ağların eksikliğini telafi edecek nitelikteki motive edici faaliyet ve dayanışmaya ilişkin pek çok aktiviteye ev sahipliği yapan cemevleri, mensuplarının uğrak yeri olarak işlevselliğini sürdürecek gibi görünmektedir.
Gelinen noktada, kent Aleviliğinin inancının özünün korumasının aracı ve dinamosunun cemevleri olacağı anlaşılmıştır. Bir başka deyişle, cemevi talebinin arkasında inançlı Aleviler bulunmakta ve cemevinin sağlıklı bir statüde işlerlik kazanması da inanç vurgulu Aleviliği güçlendirmektedir. Bu bağlamda kurulacak olan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kurumunun oldukça isabetli bir karar olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle Aleviliği kendi özgün yapısı içinde güçlendirecek bu kurumun her açıdan desteklenmesi gerekmektedir.