Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra; 36)
''Hintliler karanlık bir ahıra bir fil getirip halka göstermek istediler. Hayvanı görmek için o kapkaranlık yere bir hayli adam toplandı. Fakat ahır o kadar karanlıktı ki gözle görmenin imkânı yoktu. O göz gözü görmeyecek kadar karanlık yerde file ellerini sürmeye başladılar. Birisinin eline kulağı geçti, Fil bir oluğa benziyor dedi. Başka birisinin eline ayağı geçmişti, dedi ki: Fil bir direğe benziyor. Bir başkası da sırtını ellemişti. Fil bir tahta gibidir dedi. Hortum gibidir, boru gibidir, soba gibidir diyenler oldu. Herkes neresini elledi, nasıl sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu. Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif. Başladılar tartışmaya, daha sonra kavgaya tutuştular. Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık kalmazdı. Duygu gözü ancak avuca, ancak köpüğe benzer, avuç bütün fili birden elleyemez ki!
“Denizi gören göz başka! köpüğü gören göz başka! Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen. Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Fakat sen ne şaşılacak şey " Köpüğü görüyorsun da denizi görmüyorsun." der Hz. Mevlana (Mesnevi)
Bazen karşılaştığımız olaylar ve duyduğumuz sözler hiç de bizim gördüğümüz gibi veya bize söylendiği gibi olmayabiliyor.
Ey iman edenler! Size birisi bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın. (Hucurat; 6)
Size bir kişi bir bilgi getirmişse onun doğruluğunu araştırmadan yapacağımız hareketler, bizi yanlışa ve pişmanlığa sürükleyebilir. Bugün özellikle sosyal medyada birçok yalan mesaj ve bilgi içeren paylaşımlarla karşılaşmaktayız. Bunların doğruluğundan emin olmadan yapacağımız yorumlar ve paylaşımlar bizi o yanlışa ve kötülüğe ortak yapar. Başkalarının zarar görmesine sebebiyet vermiş oluruz. Ayrıca bu toplumda kutuplaşmayı körükler ve kötü niyetli insanlara alet olmuş oluruz. Özellikle beğenmediğimiz ya da muhalefet ettiğimiz kişi ve kurumlar aleyhine olan paylaşımlar çok cazip gelmekte ve rağbet görmektedir. Sosyal medyada binlerce sahte hesapların olduğunu, çarpıtma amaçlı olduğunu ve bu sahte hesapların yasadışı örgütler tarafından servis edilebileceğini göz ardı etmemeliyiz. Ailede ve işyerinde huzur ortamını bozan en önemli etkenlerden birisi, bu doğruluğundan emin olmadığımız bilgilerle hareket edilmesidir.
Hareketlerimizi, konuşmalarımızı ve vereceğimiz kararları zanna göre yapmamalıyız.
Nitekim yüce Allah, '' Ey iman edenler, zandan çokça kaçının, çünkü zannın bir kısmı günahtır.'' Buyurmak suretiyle zanna göre hareket etmeyi yasaklamıştır.
Zandan alabildiğine sakınmak gerekir. Çünkü zan, sözün yalana en yakın olanıdır.
''İyi insan'' ve ''sorumlu vatandaş'' asla böyle yanlışlara düşmez.