SORU
Adblock kullanmak caiz midir?
Adblock, internette dolaşırken, haber sitelerinde ya da YouTube’da video izlerken reklamların görünmesini engelleyen tarayıcı eklentisidir. Günümüzde tv’lerde reklam yayınlanır ve tv’ler bununla bir gelir elde eder. Aynı şeyi YouTube’da kanal sahipleri yapar. Videolarına atlanamayan ya da atlanabilen reklamlar koyarlar. O videoyu çeken ekip ya da amatör şahıs emek, zaman ve para harcar, en azından bunun karşılığını görmek isterler. Fakat çoğumuzun kullandığı Adblock bu videolarda reklam görmemizi engeller. Bir nevi o şahsın emeğinin karşılığı olan ücreti ödememizi engeller. Bu durumda ne önerirsiniz hocam? Adblock bir kul hakkı eklentisi olarak gaflet içinde yaşayıp gittiğimiz öteki âlemde karşımıza çıkar mı?
CEVAP
Para kazanmak için reklam koyarak hizmet sunan firmaların bu hizmetten yararlanma şartları reklamı atlamamak ise (reklamı atla yazısı firmalara ait değilse) reklamı atlayıp hizmetten yararlanmak caiz olmaz. Eğer reklamlarda meşru olmayan şeyler var ise firma bunları seyretmeye mecbur kılamaz, kılsa da geçerli olmaz. Seyreden bunları atlamaz, ama seyretmez. “Reklamı atlayınız” yazısı çıkıyorsa bunu tıklayarak reklamı atlamak caiz olur.
Bu vesile ile reklam hakkında kısa bir açıklama yapmam gerekiyor. Reklamın kötüsü sadece meşru olmayan şeylerin ve/veya meşru olmayan görüntülerle yapılan reklamlar değildir, bunlar kötüdür, günahtır, yapanlar günahkâr olur, seyredenler de bu günaha bir ölçüde katılmış olurlar, ancak reklamın kötüsü ve caiz olmayanı aynı zamanda ayartıcı, tüketimi körükleyen, abartılı, yalan ve yanlış içerikli reklamlardır. Reklam tanıtıcı ve bilgi verici, kullanılan görüntüler de meşru görüntüler olmalıdır.
SORU
Kısır olan bir kadının ilaçla sütü gelse, bu sütü içen kız çocuğu o kadının kocasına neden mahrem olmuyor? “Bazı fetvalarda şu ifadeye rast geldim: Çocukları olmayan bir aile bir kız çocuğu himayelerine almış olsunlar. İlaç kullanarak kadının sütü gelse ve çocuk henüz süt emme yaşındayken bu kadını emse, bu durumda kadın çocuğun sütannesi olacaktır. Ancak süt, kadının kocası vesilesiyle gelmediği için, kız çocuğu bu erkeğin süt çocuğu olamayacağından ona mahrem de olamayacaktır.”
Hâlbuki kadının başkasından olan çocukları olsaydı, sonra da bu erkekle evlenseydi, o çocuklar bu erkeğe mahrem olacaktı.
Bu farkın nedenini ve hükmün gerekçesini açıklar mısınız?
CEVAP
Önce ilgili âyetin meâlini ve kısa açıklamasını vereyim:
“Geçmişte olanlar bir yana, babalarınızın nikâhladığı kadınlarla evlenmeyin; çünkü bu bir edepsizliktir, iğrenç bir şeydir ve kötü bir yoldur./ Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kardeşin kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla birleşmiş değilseniz (nikâh ortadan kalktığında) kızlarını almanızda size bir sakınca yoktur. Kendi sulbünüzdan olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” Nisa:4/22-23).
Hemen bütün dinlerde ve beşerî hukuklarda belli derecelerdeki yakınlar arasında evlenme yasaklanmış, bu yakınlık tarafların evlenmelerine mâni olarak değerlendirilmiştir. İslâm’a göre evlenme mânileri bu âyetler yanında Sünnet ve İcmâ kaynaklarına da dayanmış, bu kaynaklardaki açıklamalarla -aralarında evlenme akdi yapılması câiz olmayanlar listesi- tamamlanmıştır. Sütanne, sütbaba, sütkardeşler ve diğer bazı süt hısımlarının -evlenmenin yasak olması bakımından- öz anne ve akraba gibi olmaları ilgili âyet ve hadislerle sabit olmuş, İslâm’a mahsus bir anlayış ve hükümdür. İlk iki yaşında çocuğu emziren kadın, tıpkı doğuran ana gibi çocuğun hayatının idamesini sağlamakta yani Allah Teâlâ çocuğun hayatının devamına sütanneyi vasıta kılmaktadır. Bu bakımdan emziren kadın anne kabul edilmiş, emen çocuğun onunla ve bir kısım yakınlarıyla evlenmesi haram kılınmıştır. Müçtehitlerin çoğuna göre iki yaşını doldurmamış çocuğun midesine inen bir yudum süt dahi “süt hısımlığı” ilişkisi için yeterlidir. Bazı rivayetlere dayanarak bunu beş doyumluk emmeye kadar çıkaranlar olmuştur (Müslim, “Radâ”, 26-32; Ebû Dâvûd, “Radâ”, 9-11).
Analarıyla nikâhlanıp cinsel temas yapan kocaya, kadının başka kocadan olan kızlarının haram olduğu âyette açıkça yazılmıştır. Bunların mahrem olmaları süt emmeye değil, analarıyla evli olmaya bağlıdır.
Kadının sütü kocasından hamile olarak değil de ilaç, hormon vb. ile gelse bile bu sütün süt akrabalığı hâsıl edeceği müçtehitlerin çoğunluğunun içtihadıdır. Yalnız Ahmed b. Hanbel’in farklı görüşü de uygun görüşü de rivayet edilmiştir.