***
Nebahat ablam ticaret lisesi son sınıfta eğitim enstitüsü sınavlarına giriyor ve kazanıyor. Eğitim enstitüsü politikleşmenin en üst sınırı. Her gün okulda şiddetli kavgalar yaşanıyor. Öğrenciler okulu toplu halde gidiyor ve toplu halde dönüyor.
Babam emekli, ablam Nebahat ise eğitim enstitüsünü bitirip öğretmen oluyor. Nebo, Ordu ili Kumru ilçesi Yalnızdam köyüne atanıyor. Babam, annem ve Nebahat Ordu'ya gidiyor. Yalnızdam İlkokulu lojmanına yerleşiyor. Yalnızdam sanki bizim ikinci köyümüz oluyor. Nebo ile İmdat birlikte kalıyor bir süre. Bir ara, on beş gün de ben kalıyorum Nebo ile birlikte.
Kumru ilçesi Yalnızdam köyüne gidebilmek için önce Fatsa'da iniyoruz. Fatsa'dan Kumru minibüslerine binerek Kumru'ya varmadan yol üzerinde orman içinde Yalnızdam'a varıyoruz. Okul, yol üzerinde minibüsten inip lojmana giriyoruz.
***
12 Eylül'den sonra Sanat Okulu'ndan mezun olmuş, üniversite sınavlarına hazırlanıyorum güya. Bu arada da artık lise bitmiş, çalışmam lazım. Elekçi mahallesi girişindeki birlikte top oynadığımız Kegan Hüseyin'in kahvehanesi var. Akrabamız Ali Öncel (Ali Öncel 1994 yılında bir faili meçhul cinayete kurban gitti.) ocakçı ben ise garsonluk yapıyorum. Cengiz Topel Caddesi üzerindeki bu kahvede çalışırken sabah benim bir alt sınıfımdan arkadaşlarım okula gidiyor. Okula gitmemenin ve para kazanmanın ayrıcalığı ile onlara hava atarak, dalga geçerek gülüyorum. Bu arada iyi para kazanıyorum. Babam arada emekli maaşını yetiremiyor. Evde un bitiyor, bana oğlum bir çuval un, bir çuval da şeker al diyor.
Biriktirdiğim paramın bir kısmı gidiyor ama eve katkıda bulunmam nedeniyle gururla alıp at arabası üzerinde mahalleye kadınların bakışları arasında getiriyor, çuvalları sırtıma aldığım gibi eve atıyorum.
Aylarca garsonluk yapıp işi iyice çözüyorum. Kahvenin ocakçısı işten ayrılıyor ve ben ocakçılığa başlıyorum. Ocakçılığı da iyi beceriyorum. Çalışmak adeta bir oyun haline dönüşüyor. Babam annemin hazırladığı yemekleri alıp çalıştığım yere getiriyor. İş yeri evimize yaklaşık 500 metre. Babam her geldiğinde olmasa da bazen kahvenin bahçesine oturup buz gibi yedi gün içmeye bayılırdı. Her geldiğinde teklif ederdik ama asla oturmaz, rahatsız etmekten çekinirdi.
İmdat askere alındı ve Nebahat Yalnızdam da yalnız kaldı. Bunun üzerine benim okul sorunum olmadığı için Nebahat ablam ile birlikte Ordu'ya gittim. Lojmanda kalıyoruz.
Ablamın birlikte kaldığı, Tapu'da çalışan İnci abla ile tanışıyorum. Hafta sonları bize evini açan güzel insan Gönül ablalarda kalıyoruz. Aileleriyle birlikte hepsi mükemmel insanlar. İnci ablanın kız kardeşi var. Arada bir espriyle bana takılıyor. Nihat sana kız kardeşimi vereceğim. Resmini gösteriyor, güzel kız İnci ablaya benziyor ama ondan daha güzel. Durup dururken içimde bir şeyler kıpırdıyor. Kızın haberi yok ama ben platonik aşk yaşamaya başlıyorum. Espri ile söylediği sözler benim içime ateş düşürüyor.
Yaz tatilinden sonra tekrar Nebahat ile birlikte Ordu'ya gidiyoruz. Artık okul problemi yok. Sürekli birlikte kalıyoruz. Yozgat Boğazlıyan'dan Cemile hoca ve kardeşi Seyit birlikte kalıyoruz. Bu arada kışa doğru Nebahat'ın tayini Bingöl'ün Katran mezrasına çıkıyor. Çok üzülüyoruz. Ordu Kumru ikinci memleketimiz olmuş, dostluklar kardeşliğe dönüşmüş olduğu için Ordu'dan ayrılmak çok zor geliyor. Nebahat ile aynı okulda öğretmen olan Osman Tongal da Bingöl'e tayin olanlar arasında. Valizler hazırlanıyor. Arkadaşlarla vedalaşılıyor ve Bingöl yollarına düşülüyor. Birkaç gün mehil süresi var. Geçtiğimiz her ildeki tanış ve akrabalara uğruyoruz ve misafir oluyoruz. 
Bingöl'e varana kadar çok zahmetli yolculuklar yapıyoruz. Yolculukların çoğunu erkekler yer olmaması nedeniyle ayakta geçiriyor. Saatlerce süren yolculuklar koridorlarda ayakta geçiriliyor. Nebahat kadın olduğu için şoförün yanına portatif bir koltuk koyup oraya oturtuyorlar. Nebahat kısmen rahat bir yolculuk yaparken, ayakta öğretmenlerle ben çok zor ve yorucu bir yolculuk geçiriyoruz.
Elazığ'a varınca otobüsten iniyoruz. Bingöl arabalarına binip Bingöl'e gitmemiz lazım.  Ancak Sadık Meriç'in oğlu Sadık abi Elazığ'da astsubay olarak görevli. Hemen askeriyeye gidip kendisini buluyoruz. Sadık abi zaten çok güler yüzlü ve bizi gülen yüzü ile karşılıyor.
Önce karargâhta bir çay içiyoruz ve arkasından askeri lojmanlardaki evlerine götürüyor bizi. Karısı teyzekızı ve bizim de yakın tanıdığımız olan Ümmühan abla karşılıyor bizi. Çok sıcakkanlılar, önce elimizi ayağımızı bir güzel yıkıyor ve karnımız doyuruyoruz.     (DEVAM EDECEK)