Müslümanım diyen bir kimsenin elinden geldiğince, Müslüman kimliğini korumaya çalışması, haktan, adaletten, doğruluktan, dürüstlükten ayrılmaması, Allah'ın emirlerine uyup, ibadetlerini düzenli bir şekilde yerine getirip, haramlardan, yasaklardan sakınıp iyilik ve güzelliklerin yeryüzünde hâkim olması için gayret göstermesi gerekir.
Eğer insanlar inandıkları gibi yaşamazlarsa, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar. Hasan'ı Basri'ye sahabe nasıldı diye sorarlar da, o "Eğer siz onları görseydiniz bunlar deli derdiniz, onlar da sizi görselerdi bunlar müslüman değiller derlerdi." Der. İngiliz vatandaşı sonradan Müslüman olan malı, canı ve yaşantısı ile İslam'ı en güzel bir şekilde yaşayan ve halen de hizmetlerine devam eden (Cat Stevens) Yusuf İslam Müslüman bir ülkeye ilk gezisinde şöyle der "Allah'tan ki Müslümanlarla tanışmazdan önce Kur'an la tanışmışım." Sözde Müslümanız, adımızda müslüman adı ama yaşayış, yaklaşım ve uygulamalarımız ise maalesef çoğu konularda hiçte müslümanca değil. Müslüman gibi inanıyoruz ama müslüman olmayanlar gibide yaşıyoruz.
Milli şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy' da:
Ah o din nerde, o azmin, o sebatın dini
O yerin, gökten inen dini, hayatın dini
Ölüler dini değil sen de bilirsin ki bu DİN;
Diri doğmuş, duracak dipdiri, durdukça zemin
Müslümanlık nerde? Bizden geçmiş insanlık bile
Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok nafile!
Kaç hakîkî müslüman gördümse hep makberdedir
Müslümanlık bilmem amma galiba göklerdedir!
Müslüman özü, sözü, fikri ve fiilleri bir olan olduğun gibi görün, göründüğü gibi de olan, her türlü ahlaki yaşantısı ile model insan demektir. Eğer adımız müslüman olduğu halde yaşantı ve uygulamalarımız da bir takım eksiklikler var ise o İslam'dan değil bizlerden kaynaklanıyor demektir. Yüce Rabbimiz "Ey iman edenler! Yarın için (ahiret) önden ne gönderdiğinize bakın" (Haşr 18) "Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir, imanları artar" (Enfal 2) Müslüman; Allah'a ve ahiret gününe inanan, imanın gereklerini yerine getiren, ibadetlerini huşu içerisinde yapan, bütün iş ve davranışlarında Allah'ın rızasını kazanmayı amaçlayan kimsedir. Müslüman, haliyle, hareketleriyle, tavrıyla, ticaretiyle, sözlerine sadakatiyle, ahde vefasıyla, ahlakıyla, merhametiyle, zalimlere karşı tavrıyla, olaylara yaklaşımı, feraseti, Allah'a (cc) kulluğu ve Peygamberimize ümmet olması ile örnek insan demektir. Müslüman, özü, sözü, fikri, fiili bir olan, olduğu gibi gözüken, gözüktüğü gibi olan, lafına sözüne dikkat eden, yalan söylemeyen, yalan haberlere inanmayan, duyduğu şeyleri araştırmadan, enine boyuna tartmadan paylaşmayan veya dillendirmeyen, kul hakkının ne demek olduğunu bilen, hesabı, kitabı, ahireti unutmayan Allahtan (cc) korkan kimsedir. Sosyal medyada algı operasyonu yapmak isteyen amaçları, niyetleri belli olan, art niyetli hiçbir kutsalı olmayan bazı kimseler tarafından gerçeklerle alakası olmayan birçok yalan ve iftira haberler paylaşılıyor. Bunların amaçlarının ne olduğunu ve nerelere, kime vurmak istediklerini biliyoruz da, bazı iyi niyetli samimi kardeşlerimizin de düşünmeden, araştırmadan akıntıya kapılarak, onların ortaya attıkları yalan ve iftiralarını paylaşarak, o kimselerin amaçlarına ulaşmalarında bilmeden de olsa katkı sağladıklarına da şahit oluyoruz.
Cenabı Hak, "Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırmadan hüküm vermeyin. Yanılırsınız da telafisi mümkün olmayabilir" (Hucurat 6) Bilgiye ulaşmanın en kolay olduğu bir çağda yaşıyoruz. Kardeşim sen müslüman kimliğine sahipsin, birazcık zahmet ette duyduğun veya da gördüğün haberi bir araştır bakalım ne kadar doğru. Niye birilerinin kirli amaçlarına alet oluyorsun. Elbette ki ortada bir yanlış varsa onu savunacak değiliz. Bizim yapmamız gereken şey ise birilerinin ortaya attıkları haberlerin doğruluk derecesini araştırdıktan sonra paylaşmak veyahut ta dillendirmektir. Biz bu ülkede olayların nasıl tam ters yüz edilerek algı operasyonları yapıldığına çok şahit olduk. Yıllar önce bir ilçenin Müftüsü, kurban bayramından birkaç gün önce, bir keçi satın alır ve o keçi gece çalınır. Ertesi gün çok satan gazetelerden birisi birinci sayfanın manşetinden müftü keçi çaldı haberini verdi. Haber üzerine müftü mahkemeye vererek tekzip yayınlattı ama manşette o yalan haberi milyonlar gördü. Orta sayfadaki küçücük tekzip yazısını ise manşetteki haberi görenlerin belki on bin de biri görmedi. Çamur at, tutmazsa da iz bırakır mantığı.
Adımız müslüman ama çoğumuz doğru dürüst haramlardan, islâmî ölçülerden ve ibadetlerden haberimiz yok. Dindarlığı kimselere bırakmayız, namaz dinin direği deriz ama namazın şartlarından, farzlarından, huşuundan habersiziz. Fakat hangi ayet-i celile de neyin kast edildiğini, hangi hâdisenin niçin gerçek olamayacağını, hangi mezhep imamının nerede yanıldığını, mezheplere niçin artık gerek kalmadığını biliriz. Bazılarına göre, İmam-ı Âzam da kim oluyor? Mezheplere ne gerek var… Dört gün Kur'an'ı Kerim meali okuyan herkes içtihat yapabilecek bir konumda müçtehit ya. Haddini bilmek böyle oluyor demek ki.
İslam'ın şartı beştir, altıncısı edepli olmak, yedincisi de haddini bilmektir.