İslam-i eğitim sisteminde önemli bir yer tutan etkenlerden birisi de elimizden gelen her türlü tedbiri alarak, yapmamız gerekenleri yerine getirdikten sonra, çocuklarımız için hayır duada bulunmaktır.
Belki de birçoklarımız ın en fazla ihmal ettiğimiz konulardan biriside çocuklarımız için dua etmememizdir. Maalesef bazılarımız bu konulardaki olaylara ve hadiselere ya cebriye mezhebindekiler veyahut ta mutezile mezhebindekiler gibi bakmaktadırlar. Hâlbuki bu ve genel konularda ne mutezile görüşündekiler gibi ifrat, nede cebriye mezhebinde kiler gibi tefrit durumuna düşmeden her türlü tedbiri alarak Kudret sahibi olarak, her şeylerden haberdar olan ve "dua ettiğinizde dualarınıza karşılık veririm" buyuran Yüce Yaratanımıza yönelerek ona sığınmak, dua ederekte ondan yardım dilemek en doğru olanıdır. Dua, insanın yaratılış yapısında var olan fıtri bir olgudur. Çoğu insan hayatında üstesinden gelemeyeceği şeylerle karşılaşarak acze düşerek, sıkıntılarının giderilmesi konusunda Allah'a sığınır. Yüce Rabbimiz: "İnsana bir zarar geldiği zaman, bize dua eder; fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider." (Yunus 12) Benzeri ayetlerde, Rabbimiz dualarımızın sonunda sıkıntılarımızı defettikten sonra şükran duygusu içerisinde imanın gereklerini yerine getirmemizi, bunu yaptığınız zamanda nimetlerini arttıracağını bildiriyor. Dua insanın fıtratında (yaratılışında) olduğundan dolayı sadece inananlar değil, inanmayanlarda dara düştükleri zaman dua ederek Allah'tan yardım talep ederler. İnsan aciz ve zayıf bir varlık olduğunu daha çok sıkıntıya düştüğü zaman anlar. Bizler Yemeklerden, namazlardan sonra, yolculuğa çıkacağımız zaman, ölen yakınlarımız için ve her hayırlı işimize başlarken besmele ve dua ile başlar ve Allah'tan yardım talep ederiz. Bazen, Yüce Rabbimiz Kur'an da "Dua edin dualarınızı kabul edeyim" buyuruyor. Ben de dua ediyorum, dualarım hiç karşılık bulmuyor, diyenler oluyor. Biz sadece işimiz düştüğü zaman dua edersek o zaman karşılık bulmayabilir. Normal zamanlarda Rabbimizin çağrılarına kulak ve gönül verir, imanın gereklerini yerine getirir, ondan sonrada dua edersek hiç şüpheniz olmasın ki istek ve dualarımız karşılıksız kalmaz. Peygamberimiz "Biliniz ki Allah'u Teâlâ kendisinden gafil bir kalbin duasını kabul etmez." (Tirmizi Davet 64) buyurmuştur. Dua aynı zamanda, ilahi emrin yerine getirilmesidir. "(Ey Muhammed) De ki: Dua ve ibadetleriniz olmasaydı Rabbim size ne diye değer versin." (Furkan 77) Namazların her rekâtında okuduğumuz Fatiha suresinin 4. Ayetinde "(De ki) Sadece sana ibadet eder ve sadece senden yardım dileriz" Bakara 186 da ise "Eğer kullarım beni sana soracak olurlarsa bilmiş olsunlar ki ben onlara çok yakınım. Dua ettiklerinde onların dualarını kabul ederim. Onlarda bunu bilsinler tövbe, ibadet ve dua etsinler ki rahmetime kavuşan kullardan olsunlar" Buyrulur. Dualar yalnız Allah'a yapılır, istek ve yardımlar yalnızca Allah'tan istenir. Aksi takdirde Allah korusun insan farkında olmadan şirke düşebilir. Yüce Rabbimiz, bazı ayetlerde peygamberlerin dilinden bizlere dua örnekleri sunarak bir takım mesajlar vermiş ve onları örnek almamızı istemiştir. Aynı zamanda nasıl dua etmemiz gerektiği konusunda da peygamberlerin dilinden bir takım mesajlar vermiştir. "Ya Rabbi gerçekten benim başıma bela geldi. Hâlbuki sen merhametlilerin en merhametlisisin.(Eyyüp as)" (Enbiya 83) "Ey Rabbimiz biz nefislerimize zulmettik. Eğer sen bizi affetmez ve bize acımazsan mutlaka ziyana uğrayanlardan oluruz (Âdem as.)" (Araf 23) "Rabbim beni yalnız bırakma…(Zekeriya as.)" (Enbiya 89) "Benim canımı Müslüman olarak al ve beni salih kulların arasına kat" (Yusuf 101) Peygamberimiz üç sınıf insan vardır ki. Öldükten sonra da amel defterleri kapanmaz ve sevap yazılmaya devam eder. 1. Geride hayırlı evlat bırakan anne ve baba… (Müslim, vasiyet 14) Yine peygamberimiz 3 sınıf insanda vardır ki onların dua veya bedduaları Allah indinde kabule daha yakındır. 1. Mazlumun dua veya bedduası 2. Bir kimsenin kendisi için değil de başkası için yapmış olduğu dua. 3. Anne ve babaların çocukları için yapmış oldukları dua veya beddua." (Tirmizi, Taç) buyurmuştur. Yüce Rabbimiz çocuklarımızla ilgili nasıl dua edeceğimiz konusunda da bir takım mesajları yine peygamberlerin dilinden onları konuşturarak; "Ey Rabbimiz bizi sana teslim olan kul eyle ve bizim nefislerimizden sonra senin iradene teslim olan bir ümmet meydana getir. Ey Rabbimiz soyumuzdan gelen Müslümanların içinden, onlara ayetlerini okuyan, kitabı ve hikmeti öğreten ve onları günahlardan koruyan bir peygamber gönder. (Hz. İbrahim ve İsmail)" (Bakara 129) Kur'an-ı Kerim'de, Peygamberimizin hadislerinde ve uygulamalarında dua ve ibadetlerin önemli bir yerinin olduğunu görmekteyiz. "O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) 'selam' derler (geçerler). Onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl" derler. İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükâfatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konaklama yeri ve ne güzel bir makamdır" (Furkan 63-77) "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!" (İbrahim 40) Peygamberimizde, Rabbimizin bizlere hayırlı, güzel ahlaklı, salih evlatlar lütfetmesi ve bu ahlak üzere hayat sürmeleri için dua etmemizi buyurmuşlardır. Peygamberimiz sıkça dua ederek her türlü musibetlerden Allah'a sığındığını ve bizlerinde hem kendimiz hem de çocuklarımız için dua etmemizi istemiştir. Bu konuda cimrilik yapmayıp çocuklarımız için hayır dualarımızı esirgemememizin gerekli olduğunu görmekteyiz. Duasız bir terbiye eğitimi hormonlu büyüyen bir bitkiye benzer. Dua Yüce Rabbimize teslimiyetin, ona sığınmanın, ondan yardım dilemenin bir ifadesi ve güç kaynağımızdır. İşlerimizin hayırlı olması, istediğimiz neticeyi elde edebilmemiz için hareket noktamız besmele ve duadır. Dua insanı Allah'a yakınlaştıran, onun rahmet ve yardımını sağlayacak bir iletişim aracı ve muhkem bir sığınak olduğu gibi gelecek nesiller içinde ilahi müdahaleyi takdir alanı içine alan, ilahi bereketi artıran bir hareket noktası ve iletişim bağıdır. Çocuklarımızla ilgili yapmamız gereken; elimizden gelen her şeyi yapıp her türlü tedbiri aldıktan sonra onlar için dua edip yegâne sahibimiz olan Rabbimize emanet etmektir.
Ey Rabbimiz bizleri şeytanın oyuncağı ve nefsinin esiri olanlardan eyleme. Korktuklarımızdan emin eyle. Her türlü kaza, bela ve musibetlerden de sana sığınırız. "Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin." (Âli İmrân - 8) Peygamberimiz; "Ey Rabbimiz işe yaramayan bilgiden, ürpermeyen kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten, nifaktan ve kötü ahlaktan sana sığınırız" Rabbimiz bizleri sorumluluklarının bilincinde olan ve gereklerini yerine getirebilme gayreti içerisinde olan kullarından eyle.