Bu yazıyı okumayın dediğim halde yüzlerce okuyucum yazımı okumuş. :) :) O zaman ben de okuyucularımdan okumalarını isteyerek bir yazı daha paylaşayım istedim. :)
Gönderdiğiniz kutlama ya da iyi dilek mesajlarınızı anmak yerine anlamaya başlamış iseniz bu yazıyı okuyun. 
Gönderdiğiniz Cuma mesajlarınızdan sonra Cuma vakti geldiğinde dükkânınızı kapatma cesaretini gösterip, rızkınızı Cuma Namazında arıyorsanız bu yazıyı okuyun.
Kandillerde özel günlerde anne-babanızı, öncelikli olarak da yakın akrabalarınızı aramışsanız, hasta ziyaretlerinde bulunmuşsanız Ramazan ve Kurban Bayramlarında turizm yerlerine gitmek yerine, bayram ziyaretleri yapacaksanız bu yazıyı okuyun. 
Her zaman olduğu gibi güneşin bugün tekrar doğacağına inanıyorsanız, her günün yeni bir başlangıç olacağını biliyorsanız, her günün senin için yeni fırsatlar vereceğinden eminseniz ve en önemlisi sana verilen bu fırsatları insanların iyiliği için kullanacaksanız bu yazıyı okuyun.
Şartlardan şikâyet edip durmak yerine çözüm bulmakta ısrar ediyorsan, sorunun bir parçası olmak yerine önce kendine daha sonra en yakınından başlayarak çevrene güven veriyorsanız bu yazıyı okuyun. 
Çevrendeki olumsuzlukların sadece sana ait olmadığını aslında dünyada yanlış giden milyonlarca olumsuzlukların olduğunu biliyorsan, olumsuzluklara odaklanmak yerine burada ben olmalıyım diyorsanız, ama ile başlayan cümlelerde önce söylediğin cümlelerin bir anlamı olmadığını biliyorsanız bu yazıyı okuyun.
Geçmişini unutmadan ancak geçmişine de takılmadan artık yeni bir şeyler söylemek lazım diyorsanız, başka toplumların hayatlarına göz dikmeden ya da onlara özenmeden, özendiklerin de bilimden yana ise bu yazıyı okuyun. 
Dünyada hiç kimsenin mükemmel olmadığını, hayatta herkese yeterince adil davranılmadığını biliyorsan ama daha da önemlisi bunu dert ediniyor ve çözüm arıyorsanız bu yazıyı okuyun. 
"Müslümanlık; Namaz kılmak, Kur'an okumak ve tesbih çekmekten ibaret olsaydı Eyyüb el-Ensari'nin İstanbul'da ne işi vardı? diye soruyorsanız bu yazıyı okuyun.
En ufak olaylar karşısında kendini kontrol edebiliyor, planların ters gittiğinde yeni adımlar atatabiliyor, düştüğünde tekrar ayağa kalkıp yola devam edebiliyorsanız bu yazıyı okuyun.
Dost meclislerinde bulunup, yaşadığı toplumun ve ülkesinin derdi ile dertleniyorsanız, mesleğinizi en iyi şekilde icra ediyor, makamınızı şahsi menfaatleriniz için kullanmıyor, halka hizmetin Hakk'a hizmet anlayışında çalışıyorsanız bu yazıyı okuyun. 
Genel kültür sahibi iseniz, yüksek ahlak ve karakter sahibi iseniz, servetiniz olsa dahi orta halli ve mütevazi bir hayat sürüyor iseniz, israf etmiyorsanız, fakirleri doyuruyorsanız, zekatını vermekle kalmayıp elinden geldiğince sadaka veriyor, verirken de sağ elinin verdiğini sol eliniz dahi bilmiyorsa bu yazıyı okuyun. 
İyiliği emredip, kötülüğü def edip uzaklaştırıyorsunuz, gücünüz yetmediğinde en azından kalbinizden buğz ediyorsanız, iki gününüz birbirine eşit değilse bu yazıyı okuyun.
Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi; … Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı olan, kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrakine sahip…
'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim olmadığım yerde kimse yoktur! ' fikrini besleyici bir dâva ahlâkına kaynaklık eden,
Büyük bir tasavvuf adamının benzetişiyle, zifirî karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı fark edecek kadar gözü keskin ve gerçek kahramanlık madeniyle sahtesini ayırt etmekte kuyumcu ustası bir gençlik...
Tek cümleyle, Allah'ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı "Sevgilisinin" fezayı bütün yıldızlarıyla manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak gençlik ruhunu taşıyorsanız bu yazıyı okuyun....
Mağdurları, yetimleri, öksüzleri biliyor, yılda bir defa da olsun yetim başı okşuyorsanız, garibi kollayıp gözetliyorsanız bu yazıyı okuyun.
Yalan söylemiyor, emanete ihanet etmiyor, verdiğiniz sözde duruyorsanız;
BU YAZIYI MUTLAKA OKUYUN.
Sevmek için, sevgide kalın.