Pir Baba Çamlığı, Gazi Caddesinin doğu çıkışında, eski Çorum Lisesi karşısındaki küçücük bir parkın adıdır. Şehrin bütün yeşilsizliğine inat ve sanki yer yokmuş gibi bütün çamların zorla sıkıştırıldığı bir yerdir. 
Çamlık, Bahabey Caddesinden ya da Kız Meslek Lisesinden Gazi Caddesine kestirmeden çıkmak isteyenlerin de yürüme parkurudur aynı zamanda. 
Küçücük ve şirin bir yerdir. Aileler, bayanlar ve hatta çocuklu bayanlar için bile gece ve gündüz güvenlidir. Görüp ulaşamadığınız hiçbir karanlık ve kuytu köşesi de yoktur. Özellikle ebeveynlerin çocuklarını her an göz hapsinde bulundurabileceği rahatlatıcı bir ortama da sahiptir. 
Ve üstelik bir adrestir Pir Baba. ''Pir Baba'nın köşesindeyim.'' dediniz mi, navigasyon halt etsin. Hemen her Çorumlu çamlığı ezbere bilir. 
Ama hemen yanında uzanan Gazi Caddesinden oluk gibi akan trafiğin ve kaldırımdaki insanların pek çoğunun fark etmediği ya da dikkatinden kaçan bir başka yönü vardır Pir Baba'nın.
Parkın hemen ortasında, Gazi Caddesini Bahçelievler 1. ve Sanatçılar Sokağına bağlayan kestirme bir yol ve bu yolun tam ortasında dairesel beton bir zemin var. Bu alanın çevresine de insanların oturabilmesi için banklar yerleştirilmiş.
Bu bankların parkın çay bahçesindeki müşterilerden çok farklı bir yönü ve günlük müdavimleri var.
Çevrede oturup da eli ayağı tutan ne kadar yaşlımız varsa hemen her gün buraya gelir. Hatta öyle ki haremlik selamlıkları ve hemen herkesin bir yeri var. 
Bizzat yaşlı erkeklerin bir araya geldiği cami şadırvanları ve umuma açık parklardaki birlikteliklerden niteliksel olarak çok farklı bir yapı bu.
****
Kimler yok ki… Eşlerini kaybetmiş ve evlatlarının yanında yaşamak zorunda kalanlar yahut hasta oldukları için temiz havaya ihtiyacı olanlar, torunlarını gezdirmeye gelenler; emekliler ya da malulen emekli olanların hepsi orada.
Hemen hepsinin bir hikâyesi var. Hikâyelerindeki kahramanlarını kaybeden ama anılarıyla onları umutsuzca yaşatmak isteyen konuşmaları hepsinin ortak yanları olmuş.
Birbirlerine öyle alışmışlar ki erken gelen daha sonra gelecek olanın yerini bile hazırlıyor, kimselere vermiyor. Birbirlerini çağlarından kendilerine emanet kalmış bir değer gibi görüyorlar.
Gelip geçenleri gözlüklerinin üstünden inceden inceye süzüyorlar. Çoğunun gözlerinde ömürlerini heba etmişliğin pişmanlığı okunuyor. Konuşuyorlar ama bir daha asla geri gelmeyecek ve yaşanamayacak anıların yerini hastalıklar, çocuklar ve torunlar almış.
Geleceğinizi orada görebilirsiniz. Gelip geçenlerden merhamet ve yakınlık dilenen bu yaşlılarımıza zaman zaman vakit ayırmanız ve onları dinlemeniz sanırım hem size huzur verecek hem de onları bahtiyar kılacaktır.