Beyefendi kişiliği ile bilinen muhterem birisidir. İstanbul'da özel aracı ile trafiğe çıkar. Kırmızı ışıkta dururken arkadan gelen araç bunun arabasına vurur. Arabadan iner gayet sakin bir şekilde ''Lütfen kusura bakmayınız, ben bugün trafiğe çıkmasa idim siz kaza yapmayacaktınız. Özür dilerim'' deyince, suçlu biziz ama amca bizden özür diledi diye vuran arabanın içindeki gençler bu özür dilemeye bir anlam veremezler. Kendi kendilerine mahcubiyet duyarlar. Çünkü biraz önce yolda en ufak hata yapan sürücülere korna çalarak, el hareketi yaparak hakaret ederek gelmişler ama %100 suçlu olmalarına rağmen amca bunlardan özür dilemişti. O andan itibaren bir daha kimseyi kırmamaya, haklı olsalar bile sabırlı olmaya kendilerine söz verirler. Ne demişler, Kal (sözden) dilinden hal (davranış) dili daha tesirlidir.
ALACAĞIMI HİÇ YAZMADIM
Osmancık'ta yıllarca ticari taksicilik yaptı. Titiz bir yapısı vardı. Borçlarını hiç aksatmadı. Alacaklarını da hiç yazmadı. Yaşlandı rahatsızlandı artık yol görünmeye başladı. Oğlu, daha çok babasının alacaklarını ima ederek '' baba yaşlandın, kime borcun var kimlerden alacağın var bilelim'' deyince ''kimseye borcum yok ama benim babanızdan alacağım var diye gelen olursa verin.'' Peki, alacaklar, ''Ondan size ne, hala mal benim. Getiren olursa alın getirmezlerse helali hoş olsun. Onun için kimlerde alacağım olduğunu söylemiyorum'' dedi.
Alacakları affetme hakkımız var ama özelikle borçların yazılması önem arz eder. Çünkü Allah Resulü '' Borçlu ölen insanın ruhu muallaktadır'' diye buyurmuştur.
HANIMINI DOKTORA GÖTÜRDÜ
Osmancıklı 65 yaşlarında bir vatandaş, sigara tiryakisidir. Günde 2-3 paket içer. Hatta bu alışkanlık ta çocukluktan itibaren babasından kalmadır. Çünkü köyde evde oturup babasıyla karşılıklı sigara içerek daha da tiryaki başlamıştır. Hanımı rahatsızlaşınca Çorum'a doktora götürür. Doktor muayene eder, çektirdiği filmlere bakar bir de hanımına bakar. Tekrar bir daha aynı hareketi yapar ve hanımına ''Teyze sen günde kaç paket sigara içitin?'' diye sorunca, hanımı '' Aha yavrum, hep bunun yüzünden, beni hasta etti'' deyip başlarlar doktorun odasında tartışmaya. Sonuç mu? Bizim 65'lik tiryaki bir daha kapalı alanda sigara içmemeye söz verir. O gün bugündür de sözünü tutar.
Kapalı alanda içilen sigara sadece içeni değil orada bulunanları da aynı oranda etkilemektedir. Hatta çarşı pazarda yoğunluk olan açık alanlarda bile içilmesine sınır getirilmelidir. Çünkü kaldırımda yürürken yanındakinin sigarasının dumanı bile rahatsız etmektedir. Ben kendi adıma çoğu zaman yolumu değiştirmek zorunda kalıyorum.
BEDDUA - DUA
Eskiler, bilhassa doğal yaşam gereği yürümeye daha çok alışkındır. Bu bağlamda her tarafa araba ile gidenlere daha çokta oğluna damadına kızar ve yolu olsa '' tuvalete bile araba ile gidecekler '' tabirini kullanarak şu benzin bir 10 lira olsa da binen binemeyen belli olsa diye sitem ederlerdi. Gün geldi benzin motorin 10 TL'yi geçti. Merhum Necip Fazıl'da '' yaptığınız duaya dikkat ediniz kabul olacağı tutar'' demektedir. Bu bağlamda iyiye veya kötüye dua beddua ederken hassasiyet gösterilmesi önem arz etmektedir. Zira meleklerin bile âmin diyeceği o ana denk gelirde sonra pişman olabiliriz. Rabbim hayırlı dualar etmek, büyüklerimizden hayırlı dualar almak nasip eylesin.
Özeti Özeti: Kötü örnekler paylaşıldıkça normalleşir iyi örnekler paylaşıldıkça ziyadeleşir. Çoğumuz gençlikten şikâyet eder, bizim dönemimizde şöyle idi böyle idi diye devam eder gideriz. Ama unutmayalım ki, hani bir şarkı sözünde ''gel gör eserini bayramın olsun'' dediği gibi iyiye de kötüye de bu eser bizim. Ne kadar örnek olabildik, ne kadar sabır gösterebildik, haksız olduğumuzda bile ne kadar özür dileyebildik?