Bu isim nerden geliyor derseniz, İskilip'te deri üretimi (tabakçılık) işi ile uğraşanların dükkanları, Tabakhane köprüsünün karşısında, Sirkecilerin apartmanının olduğu bölgede imiş. Bu bölgeden, 1951 yılında Hacıkaran’deki yerine taşınmış. Daha sonra burasıda yıkılarak, İskilip'te Tabakcılık sanatı sona ermiş. Bu sanat Bolu- Gerede'de halen devam etmektedir.
Haftanın günlerinden salı günü yerine kullanılan DERİ günü, mal pazarının kurulduğu gündür. Pazar günü ise, tabakların alışveriş günü idi. Deri kullanan esnaf, pazar günü tabakhaneye giderek derisini alır, deriyi omuzuna atarak, dükkanına götürürdü.
Tabaklar köpek pisliğini toplatarak, asitli bir malzeme elde eder, bu malzeme derilerdeki kılların yok edilmesinde kullanılırdı. Sabah erkenden, ellerinde teneke kutularla köpeklerin çok olduğu mahallere giden çocuklar, topladıkları pislikleri tabaklara satarak, harçlık kazanırlardı. Tabaklara atfedilen "Tabak sevdiği deriyi, yerden yere vurur. Tabak mısın, it pisliğine muhtaç mısın." Deyimleri vardı. Tabakhanelerde çok miktarda su kullanılır, atık sular da dereye akardı. Bu kirli sular ile Abdul içi mevkii bahçeleri sulanıyordu.
İskilip'te Hacı Veli Hafız deri toptancılığı ile uğraşır, genellikle İstanbul'a mal verirmiş. Bir dönem, İskilip'ten İstanbul'a deri gönderilmediğinde, İstanbul esnafı krize girmiş. İstanbul'da ayakkabı üretimi aksamış. Esnaf Padişaha ulaşarak, İskilip'ten deri gelmesini talep etmiş. Padişahın talimatı ile İskilip'ten giden deri ile sıkıntı ortadan kalkmış. 1849 yılında İskilip'te 19 tane TABAKHANE mevcutmuş.
Habib Karamânî, İskilip'te Şeyh Yavsî Efendi'nin kızı ve Ebüssuûd Efendi'nin kız kardeşi Rukiye Hatun ile evlendi. Ancak kayınpederiyle aralarında önemli bir anlaşmazlık çıkınca, İskilip'ten ayrılıp Amasya'ya gitmiş. Habib Karamânî, Amasya'da zaviye kurarak, ibadet ve ilimle meşgul olmaya başladı ve bu şehirde vefat etti. Türbesi Amasya' da Mehmet Paşa İmareti içindedir.
Habib Karamânî İskilip'te cami, medrese, zâviye ve kütüphane gibi birçok vakıf kurmuştur. Bunların başında 881 (1476) yılında yaptırıp vakfettiği, Tabakhane mahallesinde bulunan Şeyh Habib (Tabakhane) Camii gelmektedir. Caminin vakfiyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'ndedir
Tabakhane mahallesinin sınırı, Hacipiri mahallesiyle Almacı sokakla ayrışıp, Ulaştepe mahallesinin Halil oğlu sokağına kadar devam eder. Dayım Veyis Çorsuz, bu Mahalle'de bulunan Arap camisinin imamı idi. İskiliplilerin sevip saygı duyduğu Hamdi Ertekin hocamız, bu mahalledendir. Hacı Mursal Çakır ile Sirkeciler, İskilip' in hatırı sayılır esnafıdır.
Mahallenin bazı sülaleleri: "Namlılar, Dere beyler, Kara fakılar, Kara paklalar, Azaklar, Sirkeciler, Körpeşler, Faklar, Bayraklar, Dimiciler, Keste follar, Mürseller, Pıtpıtlar, Ertekinler, Pankacılar, Çeteler, Damballar, Çataklılar, Turanlar, Çıkrıkcılar, Dericiler, Dangalaklar, Pireciler, Hallollar, Ektollar, Darıcılar,Çakırlar, Ataklar, Dıngırcılar, Obbanaklar" hatırladıklarımdır.
Mahallenin Kestefolu sokağında her evden, üniversite mezunu çıkmıştır. 2 Kaymakam, 3 doktor, 2 avukat, 4 mühendis, 1 pilot, 5 öğretmen, 3 iktisatçı, 1 ilahiyatçı bunların arasındadır.
Çağımızda kimya sanayisi bağlamında, yapay boya üretimi gelişmeden önceki dönemlerde, İskilip ve Tabakhane mahallesi CEHRİ (kök boyası) üreticisi olmuştur. Öyle ki kazamız da 20. yüzyılın başına kadar olan dönemde, Cehriliği olmayana kız verilmezdi. Yapılan Osmanlı dönemi tapu incelemelerinde de bu görülmüştür. Hemen her ailenin kendine ait bir cehri ligi vardır. İskilip'in diğer kök boya üretim malzemeleri açısından da oldukça zengin bir bitki örtüsü vardır.
Yivlik suyu bu mahallenin üzerinde bulunan, Yivlik kayasının dibinden çıkmaktadır. Göynük denen mevkide, yivlikten gelen su ile çamaşır yıkanırmış. Yöre halkı senede iki kere buraya, çamaşır yıkamaya gelirmiş.
Mahalle ile ilgili hatırası ve bilgisi olanlar olursa, bana ulaştırdıklarında değerlendirmeye alırız. Bundan sonraki mahalle yazımız, ULAŞTEPE MAHALLESİ olacaktır. Sizlerden mahalle hakkında, bilgi ve belge bekliyorum.