İnsanlarda küçükken az, yaşı büyüdükçe çoğalan bir duygu.
Takım taassubu, parti taassubu, ideolojik taassup, din taassubu vs.
Taassubun temelinde insanın benliği yatmaktadır.
Biz ve ötekiler.
BİZ (iyiyiz, biliriz, görürüz, güçlüyüz, doğrusunu biliyoruz.)
Ya ötekiler?
ONLAR (kötü, bilmiyorlar, görmüyorlar, zayıflar, yanlış biliyorlar.) 
Bu duygular ile kendinden başkaları ötekileştirilmektedir.
Bu sebeple güzellikler görülmemekte, olumsuz şeyler gündeme getirilmektedir.
Birileri toplumda bulunan farklılıkları, ayrılık sebebi olarak göstermekte, ayrılığı gerçekleştirmek için her şeyi yapmaktadır.
Âşık Veysel ne demişti:
Kim okurdu, kim yazardı.
Bu düğümü kim çözerdi.
Koyun kurt ile gezerdi. 
Fikir başka başka olmasa.
Farklı olmakta güzellikte var. Önemli olan bu güzellikleri bulup keşfedebilmektir.
Yaşadığımız dünyada farklı dillerde, renklerde, özelliklerde, coğrafyada insanlar bulunmaktadır.
Bazı insanlar maraton koşusuna katılır.
Bazı insanlar tekerlekli sandalye ile yaşar.
Kimimiz zengin, kimimiz fakir.
Bazı insanlar çok zeki, bazı insanlar az zekidir.
Avrupa da, Asya da, Amerika da yaşayabiliriz.
Eğer ÖNYARGILI olursak bu dünyayı kendimize zindan ederiz.
Ama ayrılıkları bir tarafa iterek:
Aynı dünyada yaşıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz.
Aynı mevsimleri, soğuğu, sıcağı, aynı zamanı birlikte yaşıyoruz.
Diyebilirsek.
Farklılıkları değil de, birliktelikleri paylaşırsak daha güzel olmaz mı?
Bir insan ömrü, yaşadığı zamanı kendisine zehir edecek kadar uzun mu? 
Erzurum Gazetesi Yazarı İsmail Bingöl Bey makalesinde diyor ki:
''Birbirimize hep önyargıyla yaklaşmanın, hep kendi söylediklerimizin doğru olduğuna inanmanın, birbirimizi dinlememenin, karşıt düşüncelere önem vermemenin bizi taşıyacağı yerlerde mutluluk, saadet ve huzur olduğunu iddia etmek, kuru bir lafızdan başka nedir ki?
Kavgalarımız ve kiminle, ne için kavga ettiğimiz üzerinde hiç kafa yormuyoruz ne yazık ki... 
Birinde ya da bir şeyde hoşlanmadığımız bir yan bulduğumuzda, onu hepten bir kenara koyup, bütünüyle terk ediyoruz.
Verdiğimiz tepkilerin çoğunun ya yeri yanlış ya da zamanı… 
DOĞRULARI, ÖNCE KİMİN AĞZINDAN ÇIKIYOR DİYE BAKIP, ONDAN SONRA DOĞRU OLDUĞUNA İNANIYORUZ. 
Kesinkes doğru olduğunu bildiğimiz konularda bile, eğer bunu bizim tasvip ettiğimiz, bizim taraf olduğumuz biri söylüyorsa doğrudur diyoruz.
Bizim açımızdan bu özellikleri taşımayan birinin söyledikleri her ne kadar kayda değer olsa da; önemsizdir, eksiktir ve doğru değildir diye düşünüyoruz.
ASLINDA DÜŞÜNMÜYORUZ; BU BÖYLEDİR DİYE KESİN VE KESKİN BİR İNANÇLA YAKLAŞTIĞIMIZ İÇİN, DÜŞÜNMEDEN HEMEN REDDEDİYORUZ." (1)
Ama gönlünü herkese açabilmek insanın derinliğini artırmakta, Yüceleştirmektedir.
Aksi olduğunda:
Dünya iki padişaha az gelir.
Bir padişaha çok gelir.
Varın kararı siz verin.
(1) İsmail Bingöl-Erzurum Gazetesi 6.12.2009