Çorum Özel Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Musa Türkmen yaptığı açıklamada reflü hastalığı ile ilgili olarak bilgiler verdi.
Reflü hastalığının tedavi edilebilir olduğunu söyleyen Opr. Dr. Musa Türkmen, hastaların medikal tedavinin cevap vermediği durumlarda cerrahi teknikle tedavisinin yapılabildiğini belirtti.
Reflü hastalığının, asidik mide içeriğinin gerisin geriye yemek borusuna taşması olarak tanımlandığını kaydeden Opr. Dr. Musa Türkmen, “Yemek borusunun en sık görülen hastalığıdır; genellikle midede asit üretim fazlalığı ve bunun yemek borusuna sık ve yoğun bir şekilde taşarak, orada aside bağlı kalıcı veya geçici hasar oluşturmasının bir sonucudur. Batı toplumlarında sıklığı %40’a yakın olup, hayat kalitesini ciddi anlamda düşürmektedir. Belirttiğimiz gibi en sık nedeni tek başına midedeki asit fazlalığı olsa da, birçok hastada, normalde bu asidin geri kaçışını engelleyen kapakçıktaki yapısal sorunlar (gevşek kapakçık, mide fıtığı), hastalığı kolaylaştırıcı etkenlerdir. Reflüde rolü olan, ancak daha nadir görülen mekanizmalar ise şöyle sıralanabilir: Yemek borusunda kasılma bozuklukları, gecikmiş mide boşalması, safra reflüsü, bozulmuş lokal savunma mekanizmaları (örneğin tükürük salgısında azalma vs.)… Bozulmuş yemek borusu kasılması olan hastalarda; daha ağır reflü, yavaşlamış asit temizlenmesi, daha ağır doku hasarı, reflünün yemek borusu dışında yol açtığı sorunlarda sıklık artışı; görülmektedir. Bu durumun en iyi örneği, cilt katılığı hastalığıdır (skleroderma). Eşlik eden sicca (vücut salgılarında kuruluk hastalığı) sendromu; tükürük salgısının azalması sonucunda asidi giderme kapasitesinde düşüşe sebep olur” dedi.
Opr. Dr. Musa Türkmen, açıklamasında reflünün belirtileri, tedavisi ve tedavi edilmediği takdirde nelere sebep olacağı ile ilgili ise şu bilgileri verdi:
-TANI SÜRECİ-
Reflünün ana belirtisi, göğüs ağrısıdır. Bu varsa, tanı kolaydır. Zaten kalpten kaynaklanmayan göğüs ağrısının en sık rastlanan sebebi; reflüdür. Kronik öksürük, astım, boğaz ağrısı, ses kısıklığı, boğazda takılma hissi de genellikle tabloya eşlik etmektedir. Reflünün sebep olduğu diğer belirtiler ise şöyle sıralanabilir; ağza acı su gelmesi, artmış geğirme, ağrılı yutma ve ağız kokusudur.
Ön tanı sonrası, genellikle daha ileri tanı testlerine gerek kalmadan, reflü giderici tedaviye başlanır. Alarm bulguları varsa, zor yutma, ağrılı yutma, iştahsızlık, kilo kaybı, kanama öyküsü, ileri tanı yöntemlerine başvurulmalıdır. Uzun süreli reflü belirtilerinin varlığında, tanısal şüphe varsa, tedaviye rağmen düzelme tam değilse, endoskopi yapmak kaçınılmazdır.
NASIL TEDAVİ EDİLMELİ?
Hafif şikayetleri olan hastalarda, kilo vermek, sigaranın bırakılması, yatak başının yükseltilmesi ve gerekli olması halinde antasit (mide şurubu) kullanımı önerilebilir. Daha ağır şikayetleri olanlarda ise, daha ciddi ve uzun süreli bir tedavi gereklidir. Ciddi reflü hastalığında; mide koruyucu ilaçlar tedavinin belkemiğidir. Burada asıl amaç; reflü belirtilerini kontrol etmek, yemek borusunda ülsere yol açmış reflüyü (eroziv özefajit) iyileştirmek, olası sorunların (komplikasyonların) engellenmesidir. Diyet + yeterli süre ve dozdaki medikal (ilaç ile olan) tedaviye rağmen düzelmeyen hastalarda; anti-reflü cerrahisi (nissen fundoplikasyonu vs.) önerilebilir.
TEDAVİ EDİLMEZSE
NE OLUR?
Eğer reflü tedavi edilmezse yemek borusu alt kısmı daralabiliyor ve buna bağlı olarak da ciddi yutma güçlükleri gelişmektedir. Ayrıca fazla asit ve mide içeriğine bağlı ülserler de ortaya çıkabilmektedir. Yemek borusunun alt ucunda mide iç kısmı hücrelerinin bulunması (barret osefagusu) ise reflünün en tehlikeli etkisidir. Çünkü yemek borusu alt uç kanserlerinin en önemli nedeni, reflü sonrası gelişen barret osefagusudur.
-TEDAVİ İÇİN 1. KURAL: KÖTÜ
ALIŞKANLIKLARINIZI TERK EDİN-
Güncel tıbbi tedavilerde mide asidini bloke eden antiasid ilaçlar şikayetleri azaltmak için kullanılmaktadır. Fakat ilaç ile birlikte reflüye neden olan tütün mamulleri, alkol tüketimi, düzensiz yaşam ve stres gibi faktörler söz konusu ise tedavinin başarılı olabilmesi için bunların ortadan kaldırılması şarttır. Aksi takdirde hasta, gittikçe dozu artan ve ciddi yan etkileri olan ilaçları uzun süreli kullanmak zorunda kalarak ilaca bağımlı hale gelebilmektedir.
-REFLÜDE CERRAHİ TEDAVİ-
KİMLER LAPAROSKOPİK (KAPALI)
CERRAHİ İLE TEDAVİ EDİLEBİLİR?
Reflü tedavisi için genel anestezi altında yapılan laparoskopik cerrahi, medikal tedavinin artık cevap vermediği durumlardaki hastalar için konforlu ve kolay bir tedavi yöntemidir. Bu yöntemin uygulanabileceği hasta gruplarını şöyle sıralayabiliriz:
Hiatal hernisi (mide fıtığı) + reflüsü olan hastalar.
Proton pomba inhibitörleri – İlaç kullanıp şikayeti geçenler fakat ilaç kesildikten sonra tekrar şikayeti başlayanlar. Antiasid ilaç bağımlısı hastalar.
Reflü hastalığına bağlı astım, farenjit ve öksürük, orta kulak iltihabı benzeri şikayeti olanlar.
-LAPAROSKOPİK (KAPALI) CERRAHİ
İLE REFLÜDEN KURTULUN-
Reflü tedavisi için genel anestezi altında yapılan laparoskopik cerrahi yaklaşık bir saat süren bir operasyondur.
Yöntemde; karın cildi üzerine birkaç küçük delik açılır, buradan yerleştirilen kamera ile alınan görüntü, televizyon ekranına yansıtılır ve işlem gerçekleştirilir.
Hastalar ameliyattan sonra bir gece hastanede kaldıktan sonra taburcu edilmektedir.
İlk iki hafta sıvı ve jöle kıvamlı besinlerle beslenmesi gereken hastalar daha sonra her türlü gıdayı alabilmektedir. Ameliyat laparoskopik yöntemle olduğu için ağrılar açık yönteme göre daha az, estetik açıdan da kozmetik sonuçlar çok daha iyidir. Hastalar, hastaneden çıktıktan birkaç gün sonra günlük ve çalışma hayatına dönebilmektedir.
-REFLÜDE BU
ŞİKAYETLERE DİKKAT!-
Aşağıdaki şikayetlerin bir ya da birden fazlasını uzun süredir ve sık sık yaşıyorsanız, hastanemiz Genel Cerrahi Servisine başvurunuz: Ağıza acı ekşi su gelmesi, göğüs duvarı arkasında yanma, göğüs ağrısı, boğaz ağrısı, bulantı, kuru öksürük, farenjit (boğaz yanması ve öksürük), orta kulak iltihapları (otit), astım nöbetleri, yutma güçlüğü, gıdaların takılma hissi, ses kısıklığı, hazımsızlık ve geğirti. (Haber Merkezi)