Çorumlu itfaiyecilere Ankara'da eğitim Çorumlu itfaiyecilere Ankara'da eğitim

Çorum İnsani Değerler Platformu (İDP) tarafından organize edilen, ‘Aksa Tufanı ve Sorumluluklarımız’ konulu konferansta konuşan Necat Yazıcı, “Filistin davası artık bir halkın kurtuluş davası değil. Meseleye biz öyle bakamayız. Çünkü insanlığa ve her türlü inanca açıkça düşmanlık eden, hiçbir ahlaki ve insani kriter tanımayan bir çete ile karşı karşıyayız.” dedi.

Çorum İnsani Değerler Platformu (İDP) tarafından  ‘Aksa Tufanı ve Sorumluluklarımız’ konulu konferans düzenlendi.

Konferansın konuşmacılığını Av. Ömer Kılıç, Prof. Dr. Metin Uçar ve Necat Yazıcı yaptı.

Konferansa AK Parti eski Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, Belediye Başkan Yardımcıları Alper Zahir, STK temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın açılış konuşmasını yapan Necat Yazıcı, Filistin davası artık bir halkın kurtuluş davası olmadığını söyledi. 

‘İnsanlığa ve her türlü inanca açıkça düşmanlık eden, hiçbir ahlaki ve insani kriter tanımayan bir çete ile karşı karşıyayız’ diyen Yazıcı; “Bu çetede maşa olarak kullanılan siyonistler, kendi tabirleriyle tanrıyı kıyamete zorlayan evanjelikler, küresel sermayenin baronları, Amerika, İngiltere, Fransa ve diğerleri olduğunu kaydeden Yazıcı, “Bunlar şuanda yeryüzüne ve insanlığa pervasız bir savaş açtılar, soykırıma geçtiler. Filistin’in bu davada haklı olduğunun cümlesini kurmak bile problemli. Çünkü katledilen masumlar, çocuklar, kadınlar ve yaşlıları gördük.” diye konuştu
7 Ekim Aksa Tufanı’nın küresel çete ile bağı olmayan yani onlardan kendini koruyabilmiş geniş kitlelerin vicdanlarının sesini yükseltmelerine vesile olduğunu belirten Yazıcı; “ Vicdanlar ortak bir seste ve çığlıkta bir araya geldiler. Bu duyarlılığın büyütülmesi ve çok sıkı bir örgütlü vicdan işbirliğine dönüştürülmesi gerekiyor. Buda bize bir ev ödevidir. Dünya vicdanen kımıldadı. Küresel çete birkaç aylığına geriletildi ama zafer henüz elde edilmedi.  Filistin davası artık öyle bir hale geldi ki bir turnusol kağıdı gibi. Turnusol kağıdı asit ve bazı nasıl ortaya çıkran bir özelliğe sahipse Filistin davası da artık öyle. Filistin davası ile ilgili hakkaniyeti konuşmayan kimsenin hiçbir iddiasının bir anlamı yoktur. Bu artık bizim için bir turnusol kağıdıdır. Bir kimsenin gerçekten vicdanı olup olmadığını Gazze’de yaşanan drama karşı kurmuş olduğu cümlelerden rahatlıkla görebiliriz.” şeklinde konuştu

‘1967 YILINDAN SONRA FİLİSTİN YALNIZ KALIYOR’
Aksa Tufanı’nın neden ve nasıl başladığına ilişkin tarihsel bakış açısı ile açıklayan Av. Ömer Kılıç; “1917 yılında  bu topraklara İngilizler ve Fransızlar çöktüğü zaman Osmanlı buradan çekildiğinde Filistin bölgesi İngilizlere düştü ve bir manda yönetimi oluşturuldu. 400 yıl boyunca Osmanlı toprağı olan Filistin İngiliz Mandası adı altında Avrupa’dan çok sayıda Yahudi’nin göçüne izin veriliyor. Abdülhamit zamanında kısıtlanmıştı ama İttihat Terakki ile beraber Yahudi göçü artıyor. 1917 yılında Filistin bölgesinde Yahudi nüfusu 100 binin altında iken 1947 yılında 750 bine ulaşıyor. 1947 yılında İsrail ile Arap ülkeleri arasında bir savaş çıkıyor. Bugün olduğu geçmişte de yine Amerikan’ın desteğini alarak Arap ülkelerini bozguna uğratıyor ve bu savaş sonrası İsrail yüzde 55 olan toprağını yüzde 80’e çıkarıyor. 1967 yılında yine savaş çıkıyor. 6 gün süren bu savaşta yine Arap ülkeleri büyük bir hezimete uğruyor. Arap ülkeleri 1967 savaşından sonra İsrail’i yenme imkanları kalmadığı için Filistin’i kendi haline bırakıyorlar. 

‘HAMAS’I DEVİRMEK İÇİN SİVİLLERE SALDIRIYOR’
Gazze’de 1967’den 1987 yılına kadar sürekli bir direniş var ama bugünkü gibi değildi. O zamanki direniş hareketleri daha çok milliyetçi, sosyalist örgütler tarafından yapılıyordu. 1987 yılında direnişte köklü bir değişiklik oluyor ve İslami direniş örgütü Hamas kuruluyor. 1987 yılından 2005’e kadar direnişin rengi değişiyor. Öylesine şiddetli bir direniş oluyor ki 2005 yılında İsrail’i Gazze’yi terk etmek durumunda kalıyor. 2006 yılında ise Filistin’de seçimler yapılıyor, Hamas sandıkları patlatıyor ama İsrail’i bunu tanımıyor. İsrail 2007 yılında ise abluka başlatıyor. Karadan, havadan, denizden abluka başlatıyor. Sivil halkı boğarak, yaşanmaz hale getirerek Hamas yönetimine insanların başkaldırmalarını sağlamak istiyor. O yüzden hep sivil halka savaş açıyor. Amaçları sivil halka baskı yaparak Hamas’ı devirmek ama bu gerçekleşmiyor ve halk daha çok sahip çıkıyor. 2014 yılında ‘dökme kurşun’ operasyonları başlatıyor. 22 gün süren bu operasyon 7 Ekim olaylarının biraz daha minyatürü diyebiliriz. 1 tonluk, 2 tonluk bombalar kullanılıyor. Bütün altyapı çöküyor. 550 kişi hayatını kaybediyor. Amerika, Katar ve Mısır araya girerek ateşkes ilan ediyorlar. Ateşkesten sonra bir rapor hazırlanıyor.  Sonrasında 2-3 yılda bir çim biçme harekatı başlatıyorlar ve en son 2023 yılında 7 Ekim olayları başlıyor.” ifadelerini kullandı

Editör: Çorum Hakimiyet