Dünya’nın sonuna doğmuşuz gibi bir hisle birbirinin aynısı günler geçirdiğimizi söyleyerek başlarsam cümlelerime; sanırım itiraz edecek kimse çıkmaz. Ancak bu birbirinin aynısı olan günlerimizi sıklıkla renklendiren bir gerçeği de yabana atmamak lazım diye düşünüyorum. Bu gerçeğin adı siyaset… Her gün bir başka yüzüyle tanıştığımız siyaset, sonuna doğdumuz dünya’nın hem en renkli hem de en karanlık yüzü belki de… Yakın zamanda gerçekleşecek olan seçimin de etkisiyle ana haber bültenleri başta olmak üzere birçok farklı versiyonda siyasete şahit oluyoruz. Hatta artık şahit olmanın da ötesinde siyaset yapıyoruz! Açıkçası işin mutfağında olmak bize ne kazandırdı diye sorgulamaktan ziyade işin mutfağından itinayla uzak durmaya çalışanları bugün mercek altına alma gayesindeyim. Daha anlaşılır ifade etmek gerekirse bugünün konusu POLİTİKOFOBİKLER…
Nedir politikofobi? İsim köküne baktığımızda bir fobi çeşidi olduğunu anlamak oldukça kolay. Peki, neye karşı geliştirilmiş bir fobi bu ? Elbette, politikaya! Bireyin siyasetten uzak kalma isteğiyle sonuçlanan bu fobinin halk arasında giderek yaygınlaştığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak doğru da olmayacaktır diye düşünüyorum. Çünkü öyle bir zamanın içerisindeyiz ki 7’den 70’e herkes siyaset konuşuyor ve politikayla ilgileniyor. Ancak bununla birlikte herkes siyasetten ve politikadan kaçınmak istiyor. Özellikle genç kesimde sıklıkla “ Ben bu gencecik yaşımda bunları konuşmak istemiyorum!” cümlelerine rastlamak mümkün. Ek olarak; mevzuya romantik bir yorum getirmek gerekirse “İnsanın içinin gittiği şeyle kaçmak istediği şey aynı olurmuş.” Sözü de tam olarak buraya uygun diye düşünüyorum. İşin mizahı bir yana, gerçekten de politikadan korkan insanların varlığı azımsanmayacak kadar mevcut. Özellikle refah düzeyi düşük, eğitim seviyesi ileriye ulaşamamış ülkelerde bu fobiye oldukça sık rastlandığı sanılıyor. Sanılanları bir kenara bırakırsak; Türkiye bir seçimin eşiğindeyken kimler politikofobiye sahip olduğunun bilincinde?
Bir şeyi bilmek ve bilincinde olmak çok farklı durumlardır. Politikofobinin ne olduğunu öğrenmesine rağmen birçok kişi kendisinde bunun olduğunun farkında bile olmadan hayatına devam edecektir diye düşünüyorum. Çünkü toplum olarak inkar etmeye daha müsait bir yapımız var. Konu her ne olursa olsun kabullenmek yerine ilk sarıldığımız nokta hep inkar etmek oluyor. Hastalıklar konusunda da böyle olduğumuza inanıyorum. Genel olarak bu inkar halinin etiket ve damgalamadan kaçınmak adına olduğunu ümit etsem de çok daha farklı sebeplerden ötürü bireylerin herhangi bir fizyolojik ya da psikolojik hastalığı reddetmeye meyilli olduğu görülüyor. Politikofobi konusunda da birçok kişinin böyle davranacağı kanısındayım. Özellikle “ Allah’tan başka korkum yok!” kültürüyle büyüyen bir toplumda fobileri inkar etmek da anormalin aksine oldukça normal bir durum olmuş oluyor. Çünkü toplumun korku anlayışı kıyası mümkün olmaz bir Mertebeyle olduğu için karşısına ne koyarsan koy içi boşaltılmış oluyor. Yaratıcı ile kıyas edilebilecek hiçbir şey olmadığı için herhangi bir korku unsurunda “Benim Allah’tan başka hiçbir şeyden korkum yok!” cümlesi ağızdan alışılagelmiş şekilde sarf ediliyor ve esas korku unsuru itibarsızlaştırılıyor. Özellikle fobiler gibi kaygı merkezli sağlık problemlerinde itibarsızlaştırmanın tedavileri olumsuz yönde etkilediğine kuvvetle inanıyorum.
Bu yüzden bir ülkenin kaderini belirleyecek bir seçime sayılı günler kalmışken politikofobik olup olmadığımızı ciddiyetle düşünelim. Umursamaz kimliğimiz mi, politikadan hiç anlamamak mı yoksa derinlerde yatan bir kaygı mı siyasetten bizi uzaklaştıran bunu da inceleyelim şahsımız üzerinden. Bir vatandaş olarak hem talepkar hem de sorumluluk sahibi olmakla birlikte kendi ruhsal durumumuzu da tayin edelim. Politikanın can sıkıcı ve baş ağrıtan gerçeklerinden kendi özgür irademizle mi uzak duruyoruz yoksa bu bir koşullu refleks mi bunun ayrımına varalım bu yazıyla birlikte. Şimdiden seçim gününde stresi saç diplerine kadar hissedecek her okuruma sakinlik ve huzur diliyorum. Unutmayalım ki; daima tekrarlayan bu hayat döngüsünde bu seçim ne ilk ne de son olacak… Bu yüzden tekrarı olan şeyler için başta ruhsal durumumuz olmak üzere sağlık yönünden kendimizi rsike atmamalı ve önceliği kendimize vermeliyiz.