YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULLARI

Ülkemizde eğitim, öğretim sorunu var. Pedagojik sorun var. Öğretmenlik insanı yoğurup, olgun hale getirmek mesleğidir. Ülkemizde Milli Eğitimimizin sorunu; Milli Eğitim Bakanı Necdet Uğur dönemi, 1978-1979 yıllarında üç ayda okul bitirip, diploma sahibi olan öğretmenler ile başladı.
Bir zamanlar "Yüksek Öğretmen Okulları" vardı. Bu okullara:
Üç yıllık ilk öğretmen okullarında, ikinci yılın sonunda öğrencilerin; okulun son sınıfına kadarki başarıları değerlendirilirdi. Değerlendirme sonucu, en başarılı öğrenciler, "Öğretmenler Kurulu Kararı" ile Türkiye'deki üç yüksek öğretmen okulu olan: İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu, Ankara Yüksek Öğretmen Okulu ve İzmir Yüksek Öğretmen Okulu'na aday olarak teklif edilirdi.
Yüksek Öğretmen Okulu'nun; hazırlık sınıfına kabul edilen öğrenciler, Yüksek Öğretmen Okulu, Hazırlık Sınıfı statüsünde bir öğretim yılı süresince, lise üçüncü sınıf programının uygulandığı, yoğun bir programdan geçirilir.
Hazırlık lisesi diploması almaya hak kazananlar, Üniversite imtihanına katılır. Aldıkları puanlar ve tercihleri esas alınarak, yüksek öğretim programlarına yerleştirilirdi. Bu uygulama ile Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Sınıfını bitiren adayların büyük bir kısmı, tercih listelerinde ilk sıraya koydukları yüksek öğretim programlarına girerler.
Yüksek Öğretmen Okulları, "Yalnızca liselere öğretmen yetiştiren okul değil, fen ve edebiyat fakültelerinin, öğretim üyesi ihtiyacını karşılayan kaynak oldular." 
Liselerin ve öğretmen okullarının yüzlerce öğretmeni, bu kurumlardan dağılarak; eğitimin hizmetinde başarıyla görevlerini yapmışlardır. Üniversitelerimizde rektör ve dekan seviyesine ulaşmış, Yüksek Öğretmen Okulu mezunu yüzlerce eğitim, bilim insanı buralarda görev yapmışlardır.
Yüksek öğretmen okulları ile üniversite kapıları, kendilerine de açılan köy çocukları; bilim, eğitim ve kültür aşamalarının zirvelerine, kendi azimleri ile ulaşmayı başarmışlardır. Yüksek Öğretmen Okulları 1974 yılında, Mustafa Üstündağ zamanında kapatılmıştır. 
Ülkemizde yabancı dil eğitimini, matematik, fen, edebiyat, tarih eğitimini köklü olarak çözmek istenilirse; "KAPATILAN YÜKSEK ÖĞRETMEN OKULLARINI ESKİ ADI VE ŞANI İLE TEKRAR AÇALIM. Ülkemizde yeniden, öğretmen gibi öğretmen yetiştirelim."
Geleceğimizin mimarı olacak olan öğretmenlik mesleğine, yatırım için ne yapsak az olur. 1960'lı yılların ortalarında, nicelik sorununun yol açtığı sorunlara ek olarak, okullara siyasi ortamın girmesi ile Yüksek Öğretmen Okulları bozulmanın işaretlerini belirgin bir şekilde vermeye başlar. Esasen bu okullardaki eğitim ortamının politize olmaya başlaması, 1965 yılındaki iktidar değişikliği ile neredeyse eş zamanlı gibidir. 
1968 olayları, Yüksek Öğretmen Okullarını çok etkiler. Her üç okulda tartışma ile başlayan gerginlikler, zamanla kavgalara dönüşür. Yatılı olan okulda, artık iki grubun, aynı mekânları paylaşması imkânsız hâle gelir. Bu olumsuz gidiş, fakültelerdeki başarıyı ters yüz etmeye başlar. Üniversite Öğretim Üyeleri artık Yüksek Öğretmenlileri başarıları ile değil, kavgacı kişilikleri ile anmaya başlarlar.  KAPANIŞ-
24 Haziran 1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, öğretmen yetiştirmede çok köklü değişiklikler getiren maddeler içine almıştır. Bu kanun, ilköğretimin sekiz yıla çıkarılması ve her seviyede öğretmenin yetiştirilmesinde, yüksek öğrenim şartı gibi yenilikler getirmiştir. İlk anda köy çocuklarının lehine gibi görülen bu gelişme, ilerleyen yıllarda beklenenin tam tersi sonuçlar vererek, köy çocuklarının evdeki bulgurdan da olmalarına yol açacaktır. 
Kanunun yol açtığı önemli bir gelişme de Yüksek Öğretmen Okullarının durumu ile ilgilidir. Çünkü ilk öğretmen okullarının öğretmen liselerine dönüştürülmesi ile Yüksek Öğretmen Okullarının kaynağı da kurutulmuştur. Artık hazırlık sınıfı da işlerliğini yitirmiş, bu durum bu okulların kapatılmasına gerekçe olarak gösterilmiştir. 
Millî Eğitim Bakanlığı, 1974-1975 öğretim yılından başlayarak, hazırlık sınıfı uygulamasına son verir. Bu gelişme üzerine, 1975-1976 yılından itibaren Yüksek Öğretmen Okulları, üniversite sınavını kazanan lise mezunları arasından sınavla öğrenci almaya başlar. Öğretmenlik mesleğinin çekiciliğinin 1960'lı yıllardan çok gerilerde olması, üniversiteye giren öğrencilerin mesleğe son tercihlerde yer vermeye başlaması ve öğretmen liselerinde öğretmenlik motivasyonunun yerini, başka mesleklere bırakmasına yol açmış, Yüksek Öğretmen Okulları için artık, nitelikli öğrenci bulmak zorlaşmıştır.
Önce siyaset bulaştırılan, sonra kaynağı kurutulan Yüksek Öğretmen Okulları, beklenen sona gelir. Mili Eğitim Bakanlığının, 3 kişilik müfettişler kurulu 31 Mayıs 1978 tarihli ve 85.22.11 sayılı raporundaki talebe uyularak, 18 Temmuz 1978 tarih ve 405.1.37 sayılı kararı ile Yüksek Öğretmen Okullarını kapatır. Kapatılma sebepleri gerçekçi değildir. Siyasetin girdiği tek okul, sadece Yüksek Öğretmen Okullarıymış gibi, bu bedel bu kurumlara ödetilir.
Yüksek Öğretmen Okullarının kapanışı, yalnız bu okulların sonu değildir. Bu karar, ülkemize nitelikli lise öğretmeni yetiştirilmesinde, 1959 yılında keşfedilen kaynağın, Türk Millî Eğitimine kazandırılmasına da son verilir.