Çorum’un Boğazkale’ye bağlı olan Evci Köyü’nde 10 yıl önce tesbih çiçeğinin ekimini yapmaya başlayan 69 yaşındaki Şener Alkır, tesbih çiçeğinden yaptığı ürünleri satıyor.
Güçlü Anadolu Gazetesi’nde yer alan habere göre, köyünde 2 dönümlük arazilerinde tesbih çiçeğinin üretimini yapan Şener Alkır, hasattan sonra bileklik, tesbih gibi ürünler yaparak satıyor.
Bu işin geçimini sağladığı bir iş olmadığına değinen Alkır yaptığı işten keyif aldığını, eşinin ve çocuklarının da kendisine her daim destek olduklarını belirtti.
Kadınlara seslenen Alkır, “Kadınlar lütfen evlerinde oturarak vakit geçirmesinler. Televizyonun karşısında vakit geçirmektense üretimde bulunsunlar. Ben çalıştığım zaman kendimi çok programlı bir halde buluyorum. Bu da sağlığımı olumlu anlamda etkiliyor. Eğer evde hiçbir şey yapmadan dursam kendimi hasta hissediyorum. Yaptığım iş sağlığıma da çok fayda sağladı diyebilirim. Sizin aracılığınızla hanımlara kendi işlerini yapmaları için seslenmek istiyorum. Ellerinden geldiğince üretsinler” dedi.
“TESBİH ÇİÇEĞİ BEREKETLİ VE ORGANİK BİR BİTKİ”
Şener Alkır, eskiden ninelerin tesbihlerini tesbih çiçeği denilen bitkiden yaptıklarını ifade ederek, “Ben de biz neden yapmayalım diye düşündüm ve tesbih çiçeğinden bileklik, tesbih yaparak satışını yapmaya başladım. Tesbih çiçeğinden yapılmış ürünlerin birçok faydası da bulunuyor. En temel faydaları ise uyku düzenini sağlamak, vücuttaki stresi ve elektriği almak, eklem ve romatizma ağrılarının yaşanmasını engellemek” dedi.
10 yıldan bu yana tesbih çiçeğinden bileklikler, tesbihler yapıp sattığını belirten Alkır tesbih çiçeğinin üretimini de köylerinde kendilerinin yaptığını ifade etti.
Alkır şunları söyledi: “Sadece bileklikler ya da tesbihler yapmakla kalmıyorum, bitkinin üretimini de direkt eşim ve ben yapıyoruz. Tesbih çiçeğinin tohumunu ninelerimiz saklamış ve bir şekilde tohum bana da ulaştı. Üretimini ise Çorum’a 70 kilometre uzaklıktaki Boğazkale’ye bağlı olan Evci Köyü’nde 2 dönümlük arazimizde eşimin destekleriyle kendimiz yapmaya başladık. Eşim sulama tesisatını kurdu ve bitkilerin sulama işini, aynı zamanda da tarlayı sürme işini kendisi yapıyor. Şu da var ki aynı tohumdan 10 yıldır üretim yapıyorum, o derece bereketli ve organik bir bitki.
KULLANDILDIKÇA BİLEKLİĞİN RENGİ DEĞİŞİYOR
23 Nisan’da tohumu toprakla buluşturduğunu ifade eden Alkır, “Suyunu veriyoruz, otunu alıyoruz, bitki çıktıktan sonra boğazını dolduruyoruz. 26 Ağustos’ta da toplamaya başlıyoruz. Tesbih çiçeği bol su isteyen bir bitki. Aynı zamanda da deliği, boyası kendinden olan bir bitki. Ekstradan işlem isteyen bir bitki değil yani. Bundan dolayı da tamamen doğal olan bir bitkiden bileklik, tesbih gibi ürünler yapıyorum” dedi.
Tesbih çiçeğinin kuruduktan sonra bej rengini aldığına, fakat bileklik olarak kullanılmaya başlandıkça renginin değiştiğine dikkat çeken Alkır şunları ifade etti: “Bileklik kullanan kişinin vücudundaki elektriği almaya başladıkça bilekliğin ya da tesbihin rengi de değişmeye başlıyor. Yani bitki vücut ağrılarını, eklem romatizmalarını aldıkça renginde değişimler meydana geliyor ve bu açıdan da kullananların büyük ilgisini çekiyor. Tesbih çiçeğinden yapılan ürünler aynı zamanda muazzam sağlamlığa sahip ürünler. Bitkiden yapıyor olsam da bilekliklere su vs. değse de zarar veremiyor. Hatta bilekliği arabanın altına atsanız bile bir şey olmayacak bir sağlamlığa sahip. Bu kadar sağlamlığa sahip bilekliği de 20 liradan satıyorum.”
“TÜRKİYE’DE BİLEN KİŞİ SAYISI ÇOK AZ”
Bu işe başlamasında kız kardeşinin büyük etkisi olduğunu söyleyen Alkır, “Kız kardeşim bana bu işin hem ekimini hem de takı kısmını yapabileceğimi söyleyerek bu işe başlamam gerektiğine dair telkinlerde bulundu. Onun etkisiyle çıktım yola. Tesbih çiçeği ve tesbih çiçeğinden yapılan takıları da Türkiye’de bilen kişi sayış çok azdır. Ben üretimini yapıp sonra da takılar yapmıyor olsaydım inanın siz de böyle bir bitkinin varlığından haberdar olamayacaktınız” diye konuştu.
Bu işin geçimini sağladığı bir iş olmadığına da değinen Alkır şunları söyledi: “Ben bu işi yapmaktan keyif alıyorum, bu işle ilgilendikçe mutlu oluyorum. Eşim ve çocuklarım da bana her zaman desteklerini sunuyor. Satışlarımı da hangi şehir olursa olsun fuarlarda açtığım standımdan yapıyorum. Hatta kimi zaman çocuklarım çok yorulduğumu ve şehir dışına gitmememi söylüyorlar, benim çocuklarıma cevabım ise bu işin benim doktorum olduğunu söylemek oluyor.”
Standında aynı zamanda kendi üretimi olan kantaron yağı, üzerlik ve lavanta da yetiştirdiğini belirten Alkır, “Yani sadece tesbih çiçeği üretmiyoruz. Kendi toprağımızda birçok bitkinin üretimini yapıyoruz. Köyümüzde barajımızın olması da bizim için ayrıca bir artı” diye konuştu.
“KANTARONU DAĞLARINDAN HİÇ ARABA GEÇMEYEN ARAZİMDE YETİŞTİRİYORUM”
“Kendi arazimizde üretimini sağladığımız bir başka ürün ise kantaron yağı” diyen Alkır kantaron yağının yapımına ilişkin şunları aktardı: “Kantaron yağının faydaları da saymakla bitmez. Nelere iyi gelir? Kantaron yağı yanıklara, kırışıklıklara, yüksek ateşe, ağrılara, eklem romatizmalarına ve mide ağrılarına iyi gelen bir bitki. Ben kantaronu köyümde mazot kokusu olmayan, dağlarından hiç araba geçmeyen arazimde yetiştiriyorum. Hakiki zeytin yağının içine kantaron çiçeklerini batırıyorum ve en az 3 ay çok az güneş görecek şekilde bekletiyorum. Kantaron yağını yaparken bitkinin sapını koymadan sadece çiçek kısmıyla yapıyorum. Sapını koyduğum zaman çünkü çok koyu bir renge sahip oluyor. Kantaron çiçeğinin ortasında yer alan arıların yiyip polen oluşturduğu tüylü kısmı kullanıyorum. Eğer sapıyla yapmamı isteyen müşterilerim olursa onlar için o şekilde yapıyorum.”
“KADINLAR ELLERİNDEN GELDİĞİNCE ÜRETSİNLER”
Kadınlara seslenen Alkır son olarak şunları söyledi: “Benim buradan hanımlara bir mesajım olacak. Lütfen evlerinde oturarak vakit geçirmesinler. Televizyonun karşısında vakit geçirmektense üretimde bulunsunlar. Ben çalıştığım zaman kendimi çok programlı bir halde buluyorum. Bu da sağlığımı olumlu anlamda etkiliyor. Eğer evde hiçbir şey yapmadan dursam kendimi hasta hissediyorum. Yaptığım iş sağlığıma da çok fayda sağladı diyebilirim. Sizin aracılığınızla hanımlara kendi işlerini yapmaları için seslenmek istiyorum. Ellerinden geldiğince üretsinler.”