Merhaba sevgili okurlar, bu yazımda sizlere etkin dinlemenin öneminden bahsetmek istiyorum. Öncelikle etkin dinlemenin ne olduğu ile ilgili kısa bir tanım yapalım.
Etkin dinleme: İletişim içinde bulunulan kişiyi yargılamadan, sözünü kesmeden, bedene uygun biçim vererek, göz teması kurularak yapılan dinlemedir.
Kişilerarası uyuşmazlık ve anlaşmazlıkların nedeni birbirlerini yeterince dinlememelerinden ya da konuşulanları anladıkları kadar dinlemeleri, anlamak istediklerini aktarmalarından ve anladığını düşündüğü şeyin hemen üstüne atlamaktan kaynaklanmaktadır.
Farklı kültürlerde yetişen kişilerin anlama ve yorumlama şekilleri farklı olacağı gibi, aynı kültür içerisinde yetişmiş olduğu halde aynı olay farklı şekillerde de yorumlanabilmektedir. Bu da yukarıda belirttiğim nedenlerden ileri gelmektedir. Kendini geliştiremeyen bireyler oluşturdukları önyargılar ile hareket ederler.
Hadi kendimize bir test yapalım. Üç arkadaş birlikte konuşuyorsunuz. Arkadaşlarınızdan birisi size bir soru sordu ve siz konuşurken aniden diğer arkadaşınıza bir şey anlatmaya başladı. Bu durumda neler hissedersiniz? Elbet bunu tahmin etmek çokta zor değil. Kendinize saygısızlık yapıldığını ve o arkadaşınızın size değer vermediğini düşünerek çok kötü hissedersiniz. Şimdi biraz düşünelim ve özeleştiri yapalım. Kaç kez böyle bir şey yaptık karşımızdaki insanlara? Sürekli bir şeylerden şikâyet eder dururuz fakat kendimize dönüp bakmayız. Yapılan olaylardan, gelinen durumlardan daima ötekini suçlarız. Dinlemediğimiz için duymayız, bakmadığımız için görmeyiz, anlamadığımız için yanlış yorumlarız. Fakat her zaman ötekini suçlarız. Bazen düşünüyorum da öteki olmasa idi egomuzu kim tatmin edecekti…
Sylviane Herpin'in 9 olasılık kuralı aslında tüm anlattıklarımı özetler niteliğindedir. İnsanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz olasılık vardır.
Düşündüğünüz,
Söylemek istediğiniz,
Söylediğini sandığınız,
Söylediğiniz,
Karşınızdakinin duymak istediği,
Duyduğu,
Anlamak istediği,
Anladığını sandığı ve
Anladığı arasında farklar vardır.
İletişim, konuşabilme becerisinden ziyade dinleme becerisine bağlıdır.
Kendimizi düşünelim... Bir sorunumuz olduğunda aklımıza ilk kim geliyor?
Kiminle konuşmaya, dertleşmeye istek duyuyoruz? Neden o, başkası değil? Bu kişiyi iyi bir dinleyici yapan hangi özellikleri? Ya da tam tersini düşünelim... Sorunumuz olduğunda kesinlikle anlatmayı aklımızdan bile geçirmediğimiz kişiler, neden anlamazlar? Bizi anlamadıklarını nasıl anlıyoruz?
Duyma kulakla, dinleme ise gözle olur.
Etkin bir dinleme; karşısındaki kişi ile göz teması kurmak, konuşan kişinin sözünü kesmemek, bir kişi sizinle konuşurken başkası ile ilgilenmemek ( söylenenlere ilgi göstermek), sizinle konuşan bir kişi varken o henüz sözünü bitirmeden başkasıyla konuşmaya başlamamak, dinleme ifadesi olarak beden ya da konuşma dili ile tepki vermek, gerçek sorunun ne olduğunu duyana kadar yargıda bulunmamak, söylenenleri anlayıp anlamadığını kontrol etmek gibi kuralları yerine getirmek ile olur.
İletişimde göndericinin ve alıcının yorumlama şekli oldukça önemlidir: Söz dağarcığı, Entelektüel anlayış ve varsayımlar, inanç sistemleri, tutumlar ve değerler, ruh hali ve diğer duygusal etkiler, stratejiler ve gündem, alıcı/gönderici hakkındaki varsayımlar, kültürel beklentiler alıcının yorumlama şeklini etkiler. Aynı zamanda, göndericinin mesajı nasıl ifade ettiği de (kullanılan sözcükler, yüz ifadeleri, göz teması, ses tonu, beden dili) oldukça önemlidir.
Bir kişiyi doğru anlamak istiyor isek eğer, ne anladığımıza değil ne anlatmak istediğine odaklanmalıyız. Anlatılanın bir başından bir sonundan alarak kendimizce derlememeliyiz. Anlatılmak istenenden çok anladıklarımıza takılırsak anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar başlayacak ve iletişim sorunu ortaya çıkacaktır. Evet sevgili okurlar eğer bir şeylerin değişmesini bir şeylerin düzelmesini istiyorsak önce kendimizi değiştirmeli ve düzeltmeliyiz. Yazımı Gandhi'nin bir sözü ile sonlandırmak istiyorum.
'Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur. Sözleriniz pozitif olsun, çünkü sözleriniz davranışlarınız olur. Davranışlarınız pozitif olsun, çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur.'
Saygıyla kalın.