MURAT ÇETİN

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi hemşehrimiz Prof. Dr. Özcan Güngör, gazetemizi ziyaret etti. Ziyarette Yalçın’a editörlüğünü yaptığı "Z Kuşağı-Sosyolojik Bağlamda Kuşaklar" kitabını takdim eden Güngör, Z kuşağını “Zafer Kuşağı” olarak nitelendirerek, “Geleceğimizi, aidiyetlerini sağlam tutan, dijital çağın enstrümanlarını iyi kurgulayan ve kullanan tekno-fest geçlerimiz kurduğu sürece, Zafer Kuşağı olarak yarınlarımız aydınlık olacaktır. Ülkemizin geleceğini inşa ve imar edecek olan Zafer Kuşağı’dır” dedi.

Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Burak Yalçın’la görüşen Prof. Dr. Özcan Güngör, Yalçın’a yeni görevinde başarılar dileyerek, tebrik etti.

Ziyarette Yalçın’a AND center proje ekibinin bir yıl boyunca hem teorik dersler hem de alan araştırması yaparak ortaya koyduğu, kendisinin de editörlüğünü yaptığı "Z Kuşağı-Sosyolojik Bağlamda Kuşaklar" kitabını da takdim eden Güngör kitapla ilgili bilgi verdi.

Z kuşağını “Zafer Kuşağı” olarak nitelendiren Güngör, Türkiye’nin geleceğini inşa ve imar edecek olan bu kuşak olacağını ifade söyledi.

‘KUŞAKLAR BİR TOPLUMUN HAFIZA ZİNCİRİNİN EKLEMLERİNİ OLUŞTURUR’

Sosyolojik olarak kuşak kavramının, aynı zaman diliminde yaşamı tecrübe eden ve belirli ortak özellikleri ile ön plana çıkan insan topluluklarını ifade ettiğini belirten Güngör, kitap hakkında bilgileri paylaştı: “Kuşaklar bir toplumun hafıza zincirinin eklemlerini oluşturur. Toplumun sağlam adımlarla geleceğe olan yolculuğu, din, dil, kültür, sanat, maddi ve manevi kültürel unsurlarla toplumsal hafızanın taşıyıcısı ve varisi olan yeni kuşağın azmi, gayreti ve çalışmalarıyla gerçekleşmektedir. Kuşaklar sosyolojisi bize, geçmiş kuşakların gelecek olan kuşaklara yönelik bazı olumsuz düşüncelere, korkulara sahip olabileceğini söyler. Bu durum insanoğlunun yeniliklerin karşısındaki ‘hazırlıksız’ yakalanma kompleksi ile ilgili olup aynı zamanda yaşama iç güdüsünün gereğidir. Ancak insan ‘bilmediği’ şeylerden endişe eder. Kitabın yazarları bu endişeleri ve bilgi eksikliğini fark etmiş yeni nesli oluşturacak gençleri, karakteristik özellikleri, toplumsal kurumları nasıl tecrübe ettikleri, dünyamızın baş etmesi gereken yeni problemlere karşı tutumları, ülkemiz ve ülkemizin gelecek tasavvuru hakkındaki düşünceleri yönleriyle tanımayı ve tanıtmayı istemiştir. Uzun soluklu bir çalışma sonucu ortaya çıkan elinizdeki metnin yazarlarının temel gayesi, Z Kuşağı diye sosyolojik literatürde isimlendirilen ve olumlu-olumsuz toplumsal algıda yer eden olgunun, gerçekte ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, neden böyle isimlendirildiği gibi pek çok soruya cevap aramaktır. Bu sayede Z Kuşağı kavramının anlatıların üzerinde, kendi gerçekliğinde keşfedilmesi arzu edilmiştir. Bu çerçevede çalışma, AND Center araştırma ekibi tarafından Z kuşağının sosyolojik olarak bütün boyutlarıyla teorik ve uygulamalı olarak ele alınmasını kendisine problem edinmiştir.

Kavramlar üretildiğinde üretenin epistemolojik ve ontolojik kabullerinden bağımsız değildir. Bunun bilincinde olarak Z Kuşağı isimlendirmesi her ne kadar yaygın kullanım kazansa da Türk toplumunun bireyleri olan Z Kuşağı üyelerinin maddi manevi değerlerimizden azade anlaşılamayacağı özellikle altı çizilmesi gereken bir konudur. Bu bağlamda henüz tamamı genç kategorisinde olan bu kuşağın mensupları, ülkemizin geleceğini inşa ve imar edecek olan Zafer Kuşağı’dır. Bu kuşak teknolojiyi iyi kullanan ve insanlığın yararına hizmetlerde Türkiye’nin yeni yüzyılına damgasını vuracak Teknofest Kuşağı olarak kayıtlara geçmiştir.

‘GELECEĞİMİZİ, AİDİYETLERİNİ SAĞLAM TUTAN GENÇLER KURDUĞU SÜRECE YARINLARIMIZ AYDINLIK OLACAKTIR’

Geleceğimizi, aidiyetlerini sağlam tutan, dijital çağın enstrümanlarını iyi kurgulayan ve kullanan tekno-fest geçlerimiz kurduğu sürece, Zafer Kuşağı olarak yarınlarımız aydınlık olacaktır. Bu aydınlık geleceğin mimarı gençlere yönelik büyükleri olarak bizler, “ben seni anlıyorum, senin karşında değil yanındayım, sizin varlığınız bizim gücümüzdür” diyebilmeliyiz. Tarihimizde bu tutumun güzel örnekleri mevcuttur. Peygamber efendimizin çağrısına uyup İslam’ın sancağını taşıyan gençlerdi. Bilim tarihinde pek çok bilimsel gelişmeye öncülük eden gençlerdi. İstanbul’un fatihi, Fatih Sultan Mehmet genç yaşında bunu başarmıştı. Velhasıl tüm bu gençlerin arkasında onlara güvenen, inanan büyükleri, önceki kuşaklar vardı.  Diğer kuşaklara nazaran birçok olumlu nitelikleri ile geleceği daha iyi yorumlayan gençlerin önündeki psikolojik barikatları kırmanın yolunun gençlerimize güvenmekten geçtiğinin farkında olarak kitabımızı öncelikle değerli gençlerimize ithaf ediyoruz.”