Çorum Emek ve Demokrasi Platformu tarafından Kadeş Barış Meydanı'nda 'TÜİK rakamları sahte, yoksulluk gerçek' başlığıyla kitlesel basın açıklaması düzenlendi.
Dün Kadeş Barış Meydanı'nda gerçekleşen kitlesel basın açıklamasına CHP Çorum Milletvekili Mehmet Tahtasız, CHP İl Başkanvekili Halil Ünal, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Özlem Güngör, CHP İl Genel Meclisi Üyesi Ümit Er, CHP Belediye Meclisi Üyesi Sedat Genç, CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Onur Topkül ve Emek ve Demokrasi Platformu'nu oluşturan sendika temsilcileri katıldı.
Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü Hikmet Aydın, vatandaşların her geçen gün daha fazla yoksullaştığını belirterek, “Oysaki kamu bankaları üzerinden yandaş iş insanlarına batık kredileri biz vermedik. Kamu özel işbirliği adı altında yolcu garantili yola, köprüye, hasta garantili hastanelere, tek bir uçağın inmediği hava alanlarına kamu kaynaklarını biz peşkeş çekmedik. Kur korumalı mevduat adı altında yerli ve uluslararası para babalarına bu ülkenin merkez bankasını ve hazinesini tam takır ettirmedik. Hal böyle iken yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz” dedi.
TÜİK’in iktidarın talimatlarıyla, masa başı hesaplamalarla iktidarın belirlediği rakamları açıkladığını ileri süren Aydın, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Biliyoruz ki, TÜİK gerçekler ortaya çıkmasın diye kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen enflasyon hesaplamasının temelini oluşturan madde fiyat listesini açıklamıyor. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi siyasi iktidar TÜİK eliyle de alın terimize, emeğimize göz koyuyor” diye konuştu.
Aydın, özetle taleplerini şu şekilde sıraladı: “Bunca yoksulluğa, sefalete rağmen gözümüzün içine baka baka “iktidarımızda işçiyi, memuru, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya devam ediyorlar. Oysa bizler bu ülkenin kamu emekçileri, emeklileri olarak artık yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz.
Bizler artık içi boş müjdeler, bugün kaşıkla verileni yarın kepçe ile alan hileler, sadaka, ulufe değil, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz. Bunun için, öncelikle tüm kamu emekçilerine 14.493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılması için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtılmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz.
Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesini, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz. Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz.
Bunun için mevcutta iktidarın “en düşük maaş” olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren “toplu satış sözleşmeleri” değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz. Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını istiyoruz.”