TARİH BİLİNCİ

Bir milletin gelişmesine ve yükselmesine katkı sağlayan araçlardan biride tarihtir. Tarih, bir milletin geleceğine ışık tutar. Bu sebeple milletimizi içeriden yıkmak ve yozlaştırmak isteyenler, tarihimizi tahrip etmek için gayret harcamışlar ve şeref dolu geçmişimizi çarpıtarak milletimizi aşağılık duygusuna sokarak özgüvenini kaybetmesine sebep olmuşlardır. Türk milletinin düşmanları bunu birinci vazifeleri olarak kabul ederek her türlü çabayı gösterirlerken biz, milli şuurumuzun eksikliğinden ve içimizde bizden gibi görünerek milletimizi içeriden yıkma gafleti ve hainliğinde bulunanları görememekteyiz. Yıllardır tarihimizi unutturmak ve çarpıtmak için ne gerekiyorsa yapmışlar ve yapmaya da devam etmektedirler. Tarihimizi ve tarihi şahsiyetlerimizi kötüleyerek bizi köksüz bir millet yapmaya çalışmaktadırlar.
Peyami Safa diyor ki, ''Bir milleti yok etmek isterseniz askeri istilaya gerek yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini ve ahlakını soysuzlaştırmak yeterlidir.'' 
Tarih, ders almayalar için tekrardan ibarettir. Tarih bilinci, toplumların ve devletlerin geçmişte yaşadığı olaylardan ibret almasını sağlar. Kur'an açısından baktığımızda geçmiş kavimlerin başına gelenlerin tarihi seyri, nedenleri ve sonuçlarını içeren kıssalar sonraki nesillere örnek ve uyarı niteliğindedir. İnsanı ve toplumu kavramayan, kendimizi ve toplumsal hayatımızı sorgulamaya yardımcı olmayan, doğruyu görmemizi sağlamayan ve bizi düşünmeye sevk etmeyen tarih anlamsızdır. Ayrıca kuru kuruya tarihimizle övünmek de bize bir şey kazandırmayacaktır. 
Kuran, tarihin rastlantı ve tesadüflerle oluşmadığı gerçeğini şöyle açıklıyor bize; '' Öncekilerin ( zalimlerin, bozguncuların, inkarcıların ve uyarılara kulak asmayanların) durumunu ve sonlarını görmüyorlar mı? ''
Tarih, bir din veya inanç gibi algılamamalıdır. Geçmişte yapılan hataları görmemek, olduğu gibi kabul etmek, meşrulaştırmak doğru olmadığı gibi, tarihi şahsiyetleri hatasız, günahsız eşsiz bir varlık gibi kabul etmek de doğru değildir
Türk milleti, ülküsü ve inancı doğrultusunda yollar kat ederken tarihi olaylar ona yol gösterici ve yön verici olmalıdır. Tarih boyunca Türk milletini kedine düşman bilmiş ve bu doğrultuda haçlı seferleri yapmış, misyonerlik faaliyetleriyle ülkemizi yıkmaya ant içmiş, yıllardır ülkemizi Avrupa Birliği kapısında bekleten, ülkemizdeki tüm siyasi ve askeri darbelerde, ekonomik krizlerde rol oynayan bir Batıdan dost da olmaz müttefikte. İsrail'in Filistin'de uyguladığı soykırım karşısında birleşen Avrupa karşısında hem Türk milleti hem de Müslüman halkların dağınıklığı, suskunluğu ve çaresizliği milli şuur eksikliğinin ve birlik olamayışımızın bir sonucudur. Zalimden  medet ummak, maddi, manevi, veya siyasi çıkarlar uğruna işbirliği yapmak, tarihten yeterince ders almadığımızın bir göstergesidir. 
Tarih anlayışı ve bilinci, İnsanların yaşam biçimiyle şekillenir. Milletler hareket tarzını bu yoruma göre şekillendirir. Yahudilerin '' Arz-u Mevud'u, Yunanlıların '' Megola İdea''sı ve Türklerin cihan hakimiyeti '' Kızıl Elma'' sı bu şekilde yorumlanmalıdır. Milli şuur olmadan hiçbir şey olmaz. Milli şuuru oluşturan şeyler ise; Tarih bilinci ve kültür bilinci ile birlikte, diline, dinine, vatanına ve bayrağına sahip çıkmaktır. Yoksa kuru kuruya milliyetçiyim demekle, müslümanım demekle, vatanımı ve bayrağımı seviyorum demekle olmuyor. 
Ulus devletlerin yok edilmeye çalışıldığı dünyada bu şuura her şeyden çok ihtiyacımız var. Türk milletini geçmişte yükselten, bugünlere taşıyan ve bundan sonrada ileriye götürecek tek şey, yüksek MİLLİ ŞUURUMUZ VE BİRLİĞİMİZDİR.
''Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın…(Al'i İmra103)