Dünyanın gözleri önünde, İnsanlıktan nasibini alamamış olanların, Gazze ve Filistin topraklarında ki soykırım, işgal ve katliamı devam ediyor. Hem de haktan, adaletten, özgürlüklerden ve insan haklarından söz eden ABD ve Avrupa birliği devlet yöneticilerinin desteğinde.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Almanya’daki ziyaretinde yaptığı açıklamada iki ülke ilişkileri yanında son zamanlarda Avrupa Birliği ve Almanya ile ilgili Avrupa Birliği’ne giriş sürecindeki zorluklar yanında, dünyaya vermek istediği mesajı bu yolla duyurması diplomatik açıdan son derece önemli olmuştur. Bu konuda ki Almanya yöneticilerinin yaklaşımlarını ve dillendirdiklerini, Sayın Cumhurbaşkanımız zaten biliyordu. Ön yargılı bir şekilde sorduğu soru ile Ülkemizi ve Cumhurbaşkanımızı töhmet altında bırakmak isteyen sözde gazete muhabirinde ağzının payını verdi. Filistin meselesi ile ilgilide Türkiye’nin fikirlerini dünya kamuoyuna bütün dünyanın gözü ve medya kanallarının önünde ülkemizin Filistin’e bakışı ve geleceği, birinci elden ve de birinci ağızdan dünyaya duyurularak anlatılmış oldu. Savunma sanayii alanındaki iş birliğimizin kesintisiz bir şekilde yürütüldüğünü, Almanya’dan satın alınmak istenilen savaş uçaklarını ise sadece bu ülkenin üretmediğini, her hâlükârda bir yerlerden temin edilebileceğini ve Türkiye olarak Gazze’deki olayların başından beri sivilleri hedef alan saldırılarını hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ifade etmesi de son derece önemli olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Almanya’da Olaf Scholz ile ortak basın açıklamasını?İspanyol, Fransız, İtalyan ve daha birçok haber kanallarının tercümelerinde işi düzeltmeye çalışarak anında canlı olarak vermeleri de büyük bir anlam ifade etmiştir. Avrupa ve tüm siyasiler bu konuşmaya odaklanmış durumda iken,?Sayın Cumhurbaşkanımız basın toplantısında mazlumlar konusunda, tüm dünyaya ince bir ayar çekmiştir.?
Türkiye’nin diğer ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri gibi kimsenin emri altında hareket etmediği ve?“kimseye borçlu olmadığını”?söyleyerek;?“Bir borçluluk psikolojisi içerisinde İsrail-Filistin savaşını değerlendirmemek gerektiğine vurgu yapması, Bakın ben rahat konuşuyorum çünkü bizim İsrail’e borcumuz yok.?İbadethaneler vuruluyor, kiliseler vuruluyor, hastaneler vuruluyor.?Buna karşı hiç sesimizi çıkarmayacak mıyız? Eğer burada elimiz kolumuz, dilimiz bağlı kalırsak bunun tarihe hesabını verebilir miyiz”?açıklamasını yaparak da İsrail’in hiçbir kutsala saygı duymadığını, çaresiz insanları öldürmekten başka bir açıklamasının olamayacağını dünyaya duyurması da önemli mesajlardan birisi idi.
Ahiret gibi bir dertleri olmayan İsrail Başbakanı ve yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmaları için çok sayıda delil ve belge mevcuttur. Her halde böyle bir soy kırım, işgal ve de katliama dünya şahit olmamıştır, hem de dünyanın gözü, BD ve Avrupa birliğinin desteğinde. Biz ön yargısız bir biçimde bu suçların cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız diyerek sadece kınamalarla değil, hem Filistin’e uluslararası yardım örgütlerinin yardımlarını ulaştırmak, hem de sağlık alanında bütün yaralıların Türkiye’de tedavisini, bilhassa kanser hastaları başta olmak üzere başladığımız bu yardım işbirliğimizi her alanda sürdüreceğimizi, birinci ağızdan, Türkiye’nin dün olduğu gibi bu gün de mazlumların yanında yer alan, mağdurların yardımına koşan bir ülke olduğunu da dünya basını önünde dile getirilmesi, dünya mazlumlarına umut olmaya devam edeceğinin mesajının verilmiş olması, Filistin’in yanında dünyanın neresinde olursa olsun tüm dünyada ki hem soydaşlarımızın hem de dindaşlarımızın yanlarında olduğumuzun söylemesi dış politika açısından pek çok şey ifade etmiştir. Verilen mesajlar, 1967 sınırları temelinde iki devletli çözümün kaçınılmaz olduğunu bir kez daha göstermiştir.?Bizim amacımız, ırk, renk, din ayırımı olmaksızın İsrailli ve Filistinlilerin yan yana barış içinde yaşadığı, huzurun, güvenin hâkim olduğu bir güzelliğin tesisidir. İsrail’in yapmış olduğu zulümlerle tek taraflı iyi niyetin yeterli olmadığını da bir kez daha görmüş olduk.?
İsrail’in yıllardır Gazze’de uyguladığı baskı, şiddet ve esaret bugün nasıl soykırıma dönüştü? Sorusu, gücünü Hamas’a terörist diyenlerden almaktadır. Adeta bir açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze’de Siyonizm, insanları yıllardır acımasızca katliamlara maruz bırakmıştır. Bu insanlık dışı tavır, satılık medya baronlarının ve işbirlikçilerin de düzenbazlığının bir sonucudur. Kassam Tugayları tarafından başlatılan onurlu direniş, İsrail’in sinsi oyunlarını, vahşeti ve saldırılarını ortaya çıkaran deliller olmuştur. Yıllardır ABD ve İsrail, Kassam Tugayları ve Hamasın güçlenmesinden rahatsızdılar. Hatta onları yok etmek için bir takım planlar bile yapılmıştı. Ama Kassam Tugayları bir tane bile fire vermeden şahadete hazırlık planlarına devam etmişlerdir. Kassam Tugayları şimdiye kadar kendi varlıklarını koruyarak büyüdüler ve bundan sonra da Filistinli müslümanların varoluş mücadelesi için her şeylerini ortaya koyacaklarını da beyan etmişlerdir. Öbür tarafta ise İsrail’e destek veren devlet başkanları, İsrail’in kendisini savunma hakkı var diyerek, Gazze’li müslümanların öldürülmesi için milyarlarca dolarları ve en gelişmiş silahları hibe ediyorlar. Bu da gücü elinde bulunduran devletlerin ne kadar küçüldüğünün ve küçüle küçüle yok olacaklarının emaresidir inşallah. Hiç şüphe yok ki Zalimlere destek verenlerde zalimlerdir. Uluslararası hukuk er veya geç mutlaka bunun hesabını, sorumlularından soracaktır. Bu gün Filistin topraklarında yaşananlar ve Hamas’ın vermiş olduğu mücadele, müslümanların onuruna, şerefine ve yaşam hakkına saygıyı çoğaltan, kalpleri İslam’a ısındıran, tarifi imkânsız ama değerlendirilmesinin iyi yapılması gereken bir muhasebedir.
Bugün Filistin’de yapılan zulüm ve soykırım Arş’a ulaşmıştır. Yüce Mevla’mızın gazabının çok şiddetli olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Her şeylere kadir olan Allah var, gam yok.?