Sözün Bittiği Yerdeyiz

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost edinenler, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna doğru yola iletmez” (Maide 51)  
Kalplerinde hastalık bulunanların: «Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz» diyerek onların tarafına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır. (Maide 52) “Sizin dostunuz ancak Allah, Resulü ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren müminlerdir” “Böylece kim Allah'ı, peygamberini ve iman edenleri dost edinirse, artık şüphesiz ki galip gelecek olanlar, ancak Allah'ın taraftarlarıdır” (Maide 55, 56) 
Meşhur kurt, kuzu hikâyesinde; kurt kuzuyu yemeye karar vermiş ya, kurt suyun başında, kuzu ise suyun alt tarafındadır. Kurt, kuzuya “niye suyu bulandırıyorsun” Kuzu ise “suyun başında olan sensin” der. Müslümanlar tarih boyunca sayılamayacak kadar çok fetihler kazanmışlardır. Feth ettikleri yerlerin hiç birisinde bu günkü Yahudilerin yaptıkları katliamları ve zulmü yapmamış, hiçbir havra veya kiliseyi de kapatmamışlardır. Hatta her türlü kolaylığı ve imkânı da sunarak Yahudiler havralarında, Hristiyanlarda kiliselerinde istedikleri şekilde ibadetlerini yapabilir demişlerdir. Sultan Fatih’te aynısını söylemiştir. Bu gün İstanbul Beyoğlu Caddesi üzerinde çok sayıda havra ve kilise mevcuttur. Oralar, Feth edildiği günden bu tarafa açıktır ve kendi inançları doğrultusunda ibadetlerini yapmaktadırlar. Siyonist İsrail ise bu gün müslümanların onuru ve ilk kıbleğâhı olan Mescidi Aksa da bile insanlarımızın ibadet etmelerine musade etmiyor. Çünkü onlara göre her Filistinli onlar için potansiyel bir suçludur. Belli ki kurt, kuzu hikâyesin de olduğu gibi gözü dönmüş terör örgütünden farksız Katil, zalim İsrail Gazze’de yaşayan kadın, çocuk, ihtiyar iki milyondan fazla insanı dünyanın gözü önünde, hem de ABD ve AB ülkelerinin desteğinde katlederek, Gazze topraklarını da haritasına dâhil etmeye karar vermiş. Terör devleti İsrail bilmiyor ki zulümle hiçbir devlet uzun süreli olarak ayakta duramamıştır. Yine biz biliyoruz ki arşa ulaşan mazlumların ahı yerde kalmaz. Herkesin kendisine göre bir hesabı vardır. Cenabı Mevlanında bir hesabı vardır amma hiç kimsenin hesabına benzemez. Kadisiye de büyük kahramanlıklar gösteren, Hicretin 40. Yılında İstanbul’un fethi için İslam ordusu ile birlikte İstanbul kuşatmasına giderken 70 Küsur yaşında Çorum da şehit düşerek Hıdırlık’ta meftun bulunan Kerebi Gaziyi, Yine ikinci İstanbul kuşatmasında, Bizans surlarının dibinde 90 yaşında cihat meydanında vefat eden Eb’a Eyyüp El Ensari’yi düşündüğümüz zaman elinden üzülmekten, İsrail ürünlerini boykot etmekten ve dua etmekten başka bir şey gelmeyen birisi olarak ne kadar aciz bir insan olduğumu düşünmemem mümkün mü?  Cenabı Mevla bebek katili, işgalci, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir soy kırım yaparak savaş suçu işleyen İsrail’in sonunu da İnşallah bizlere gösterir. Soy kırım var, katliam var, aç ve susuz bırakma var. Yıkıntılar altında binlerce şehit var. Gazze’de kilometre karaya 82 ton bomba atılmış durumda. Yapılan hesaplamalara göre Gazze’ye atılan bombalar Hiroşima’ ya atılan atom bombasının iki katı. 
Ne acıdır ki terörist İsrail her gün farklı bir insanlık ve savaş suçu işliyor. Hem de dünyanın gözü önünde. İki milyondan fazla insanın yaşadığı Gazze’ye binlerce ton bomba atarak orasını harabe bir mezarlık haline getirdi. Binlerce insan o yıkıntılar altında can verdiler ve hala o yıkıntılar altındalar. Kurtulanlar ise Hasta hanelere, ibadethanelere ve birleşmiş milletlerin kamplarına sığındılar. Katil İsrail altlarında Hamas tünelleri var bahanesi ile oralarda dahil hasta ve yaralıları taşıyan ambulanslara varıncaya kadar bombaladı. Hasta hanelerde elektrik ve yakıt olmadığından dolayı ameliyatlar yapılamaz hale gelmiş durumda. Kendimizi hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştik. Bir şeyler yapamamanın ezikliği içerisinde gerçekten kendimizden, yetersizliğimizden ve acizliğimizden utanıyoruz. Nemrudun Hz İbrahim’i ateşe attığı zaman tarafım belli olsun diye o ateşi söndürmek için yollara düşen karınca misali haksızlıklarla mücadele etmemekte büyük bir zulümdür. Eğer üzülmüyor ve neler yapabiliriz diye bir derdimiz yok ise imanımızı da bir gözden geçirmemiz gerekmez mi? 
Ey Yüce Rabbimiz Dünyanın zorluklarına, sıkıntılarına, meşakkatlerine, zamanın felaketlerine ve zalimlerine karşı mazlumlara yardım eyle. Ebedi yurt olan ahiret âlemini bizim için aziz eyle. Çaresiz müminleri de zalimlerin şerlerden muhafaza eyle. Mazlumlara musallat olan hainleri, açgözlü katilleri de kahrı perişan eyle. Müslümanlar üzerinde oynanan oyunları göremeyen Ümmeti Muhammed’e de feraset ve basiret nasip eyle. “…Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yükler yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevla’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara286) Allah’ım bizlere merhamet eyle, bizler aciz kullarız, elimizden bir şey de gelmiyor. Bedirde olduğu gibi Gazze’li kardeşlerimize sen yardım eyle. Ümmet-i Muhammed’in umut ve beklentilerini boşa çıkarma. Bir tarafta bir avuç mazlum, masum bir topluluk ve onları korumaya çalışan Hamas, öbür tarafta ise gücü elinde bulunduranları da arkasına alan gözü dönmüş, kudurmuşçasına saldıran, hem de dünyanın en gelişmiş silahları ile her türlü imkâna sahip yakan, yıkan, öldüren bir terör devleti var. 
El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde: “Topraklarımızı işgal edenlerin hesabını biz soracağız, bu işgale ve zulme sessiz kalanların hesabını da Allah soracaktır”