'SENİN YÜZÜNDEN, İKİ PAKET SIĞARAYI DÖRT PAKETE ÇIKARDIM'

Erdoğan Akdemir, Ankara sivil savunma kolejinden (1998) öğretmenim. Çok değerli bir eğitimci idi. Koleje uzmanlık sınavına gittiğimizde 180 kişilik gruba bir saat sigara hakkında (sigaranın sebep olduğu hastalıktan vefat eden abisinin vasiyeti üzerine) konuşma yaptı ve akabinde ''şimdi sigarayı bırakacak var mı?'' diye sorunca bir kişi bile evet demedi. Erdoğan Hoca'nın sigara üzerine birde kitabı bulunuyor. Bende kendisinden izin alarak, kaynak göstererek ve ilaveler yaparak sigara hakkında 25 tane makale yazdım. 
Bir gün bir telefon geldi. Asabi bir ses, ''Mahir Odabaşı ile mi görüşüyorum?'' dedi, evet dedim. ''Senin yüzünden iki paket sigarayı dört pakete çıkardım'' diye başladı fırça atmaya… Ne olduğunu anlayamadan sessizce dinlemeye devam ettim. Biraz sonra ''senin bir yazını okudum. İki paketi dört paket olarak bir hafta içtim. Sonra sen -sigarayı bırakmak için özel bir gün seçin- diye yazmışsın. Bu cümle bana çok dokundu. Birkaç gün sonra 10 Kasım idi ve saat 09.00'a yaklaşıyordu. Cebimdeki paketi yere attım. Üzerine bastım. Okuldan gelen siren sesi ile beraber o gün bu gün terk ettim. Ben sanayide bir esnafım ve bu meledi 60 yıldır içiyordum. Allah senden razı olsun. Yazılarını okudukça seni kendimizden biri görüyoruz. Çok vefalı ve mütevazısınız. Geçmişi unutmuyor ve unutturmamaya çalışıyorsunuz'' dedi. (2018)
Özeti: Samimi yazılan bir kitap, bir sayfa bazen de bir cümle hatta bir kelime mutlaka dokunur ve bir şekilde meyvesini verir.  Bu durumu da yazar öğrendiği zaman çok mutlu olur. Çünkü okumak beslenmek, yazmak yaşamak, değer görmek ise mutluluktur. Tüm yorgunluğu diniverir. O halde eli kalem tutanlarının sonucunu alelacele beklemeden yazmaya devam etmesi gerekir. Ne mutlu bu milletin hayrına yazanlara ve yazanların da değerini bilenlere...
'SAAT: 12.00'YE GERİ GEL'
İl müdürlüğüne yeni atandım. Alın terimle Sivil Savunma Uzmanı olmanın heyecanıyla gecemi gündüze katarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bu bağlamda ilçe programı yaptım, zamanın il müdürünün makamına gittim. Sayın Müdürüm, okulları ziyaret için Bayat ilçemize gideceğim, dedim. ''Tamam, git ama saat: 12.00'ye geri gel'' dedi. Sayın müdürüm, şoförleri buradan çıkarmak saat dokuzu buluyor. İlçe en az bir buçuk saat. Dolayısıyla Saat: 12.00'ye geri gelirsem, ilçe müdürünün çayını içip gelirim, -o zaman çayı bile hızlı içiyorum ki, bir okul fazla ziyaret edeyim, faydalı olayım- dedim. ''Bunun üzerine saat bire gel'' dedi. Dedim, olmaz. Sinirlendi, bende çıkıp gittim. Akşam saat altı yedi gibi geri geldim. Bu arada ilçede epey okulları gezdim, rehberlik yaptım. Sonra, 'babamın işi mi, bir daha da gitmiyorum' deyip tepkimi gösterdim. Tabi zamanla geri özümüze döndük. (2002)
Özeti: Bir personel samimi iş yapmak istiyorsa amir onun önünü germemeli. Daha çok destek olmalı ki, şevki kırılmadan verimliliği ziyadeleşsin. Çünkü ağaç dallarıyla ağaçtır, deniz dalgalarıyla denizdir. Ama maalesef bu noktada liyakat sahibi olamayan insanlar hep engel olmaya çalışırlar ki, başarı gösterip de benden bir adım önde olmasın, diye. 40 yıllık meslek hayatımda (özellikle ilk 35 yılında) bu noktada epey anılarım var, nasipse 5. Kitabımda lisani kibar ile okuyucularıyla buluşacaktır.
TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve -hikâyeden şiire sızan- Susamak, Depremle Yaşamak ve Kazalar geliyorum Demez kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No.lu telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.