Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Hakimiyet'e konuk oldu.
Parti kurma gerekçesinden, ekonomik değerlendirmelere, vatandaşın Deva Partisi'ne bakış açısından, Türkiye'nin dış politikadaki durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erken seçim ihtimalleriyle ve hangi ittifakta yer alacağına dair sorularımızın yanı sıra Çorum'la olan akrabalık ilişkilerini de anlatan Babacan, EYT konusunda da değerlendirmelerde bulundu.
HAKİMİYET: AK Parti'den ayrılırken kırılma noktası nerede başladı? Ayrılmamanız yönünde temkinler aldınız mı? DEVA'ya niçin ihtiyaç duyuldu? Bugün yanlış olarak ifade ettiğiniz konuların AK Parti içerisinde iken düzelmesi mümkün müydü?
ALİ BABACAN: 2002-2007 arasında iyi bir ekip ve kadro oluşturduk. Ortak akıl, istişare vardı. Güzel sonuçlar aldık. 2007-2011 arası sisteme yanlış insanlar girmeye başladı ve temel ilkelerden uzaklaşmaya başlandı. 2011-2015 arası ise sadece partide değil her anlamda geriye gidilen bir sürece geçildi. Hangi kurumu yönetirseniz yönetin belli temel ilkeler var. Kurumlarınızda öncelikle işinin ehli ve dürüst insanlar olacak. Kadrolarınızı öyle oluşturacaksınız. Karar verirken istişare ile vereceksiniz. Şeffaf ve her an hesap vermeye hazır olacaksınız. Bunlar parti yönetiminde de devlet yönetiminde de çok önemli esaslardır. Bu temel ilkelerden ve değerlerden zaman içerisinde kopulduğunu gördüm. O kadar yanlışların içerisinde olmanın vebal olacağına inandım. 2015 yılında bakanlık görevinden ayrıldım. Arkasından bir süre hükümeti izledim "dua ettim" işler iyi gitsin diye fakat olmadı. Sonunda bu kötüye gidişi sadece seyredersek büyük bir vebali olacak hissiyatı oluştu bende ve arkadaşlarımda. Çözümünde meşru, demokratik siyaset zemininde olması gerektiğine inandık. Bununda yolu siyasi partilerden geçiyor. İyi bir ekip kurduk. Ülkenin her türlü sorununun çözümü için şu anda hazırlanıyoruz. İlk seçimden sonra vatandaşlarımız bize ülkeyi yönetme fırsatı verirse sorunları çok hızlı bir şekilde çözeceğimize inanıyoruz. İlk başta yanlışlara müdahale ettiğimizde bir karşılık buluyorduk sonra yavaş yavaş söylediklerimiz etkili olmamaya başladı. Yanlış insanların sayısı çoğaldığı zaman ne derseniz deyin sesiniz çok güçlü kalmıyor. Eleştirilerimi sadece içeriden değil dışarıda açıktan da yaptım. Tarihe not düştük.
HAKİMİYET: Partinizi kurduktan sonra birçok ili gezdiniz. Bu gezileriniz sırasında halkın size karşı yaklaşımında olumlu veya olumsuz olarak nasıl bir intiba edindiniz?
ALİ BABACAN: Çok şükür vatandaşla temasımızın kahir ekseriyeti çok olumlu. İskilip'te idik. Olumsuz tek bir olayla karşılaşmadık. Vatandaşlarımız ilgi gösteriyorlar. Soru soruyorlar, dertlerini anlatıyorlar. Türkiye'nin her yerinde öyle. Bazen eleştirilerde oluyor. Bu da işin tabiatında var. Sahada olmak vatandaşla bire bir temas halinde olmak çok önemli.
HAKİMİYET: Son 20 yılın ekonomisini en iyi bilenlerden birisi olarak bugünün ekonomi yapısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ALİ BABACAN: Ülkemiz çok ciddi ekonomik bir kriz içerisinde. En önemli sonuçları işsizlik. Hayat pahalığı. Şu anda vatandaşlarımızın satın alma gücü çok ciddi oranda düştü. Fiyatlar çok hızla artıyor. Maaşlardaki artış fiyat artışına asla yetişemiyor. Sürekli bir gelir kaybı var. Türkiye'de tekrar mutlak yoksulluk dönemi başladı. Biz sıfırlamıştık, böyle bir şey kalmamıştı. Uluslararası tanınmış mutlak yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlarca vatandaşımız var. Ekonomik krizinin sonuçlarını yüksek işsizlik, hayat pahalılığı ve yoksulluk olarak derinden yaşıyor ve hissediyoruz.
HAKİMİYET: DEVA Partisi'nin ekonomik anlamdaki reçetesi varsa bu nedir?
ALİ BABACAN: Her alanda eylem planları hazırladık. Yaklaşık 20 başlık altında topluyoruz. 4 tanesini açıkladık. 5'incisini açıklayacağız. Her konuda çok detaylı eylem planlarımız var. Seçimlerden sonra kurulacak hükümetin ilk 90 gün ile 365 gün içerisinde neler yapacağının detaylı listesini çıkarıyoruz. Hepsinin tek tek bütçelerini hesap ediyoruz. Kaç para tutacağını vs. yazıyoruz. Toplam bin kadar eylemden oluşan bu eylem planları serisini geçtiğimiz Haziran'da açıklamaya başladık. Bundan sonrada açıklamaya devam edeceğiz. Eğitimden, sağlığa, sosyal politikalardan, sanayiye, teknolojiye kadar her alanda detaylı çözüm paketlerimiz var.
Geniş bir ekimiz var. İlk Baş Müzakereciydim. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile uyum sürecindeki bütün o reformların tamamını çalışmış, Türkiye'nin hangi alanda neye ihtiyacı olduğunu bilen bir ekibimiz var. Dışişleri Bakanlığım döneminde Türkiye'nin itibarının en yüksek olduğu dönemdi. Çok güzel sonuçlar aldık. Bu tecrübelerden istifa ederek geleceğe dönük hazırlık içerisindeyiz.
HAKİMİYET: Açıklanan anketler var. Pek çok ankette AK Parti'nin birinci çıktığı ifade ediliyor. Muhalefetin çizdiği kötü senaryoya rağmen bu sonuçları siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
ALİ BABACAN: Pandemi dönemiyle beraber anketlerin çoğu kahir ekseriyetle telefonla yapılıyor. Telefonda insanlar gerçek düşüncelerini ifade etmekte güçlük çekiyorlar. Biz parti olarak hiçbir anket yaptırmadık. Parti kurulmadan önce çok detaylı anketler yaptırdık. Türkiye genelinde 665 tane ilçe başkanımız var. 12 bin yönetim kurulu üyesi, 81 il başkanı var. Geniş bir network oluşturduk. Herhangi bir konuda vatandaşın nabzını tutmak istediğimizde anında bilgiye ulaşmak mümkün. Yayınlanan anketlerde bizim çalışmamızı, tempomuzu etkileyecek bir şey görmüyoruz.
HAKİMİYET: Erken seçim tartışmaları başladı. Erken seçimle ilgili tahmininiz nedir? Olmalı mı olmamalı mı?
ALİ BABACAN: Biz hukuken hemen bu Pazar seçim olsa hazırız. Seçime kadar verecek olan meclis ile Cumhurbaşkanı. Erken bir seçim olması için Erdoğan'ın çıkarının olması lazım. Yoksa niye yapsın. Şuandaki tabloya baktığımızda ekonomik şartların en zor olduğu, adaletsizlik hissinin toplumda çok yüksek olduğu, keyfiliğin, kayırmacılığın çok yaygın olduğu bir dönemdeyiz. Halkta tepki var. Böyle bir ortamda erken seçime gidip de elindeki yetkiyi erkenden teslim edeceğini zannetmiyorum. Ekonomiyi düzeltmek için çabalayacaktır. Ülkenin yerel şartlarını düzeltmek için çabalayacaktır. Sonuna kadar bir iktidar mücadelesi verecektir.
HAKİMİYET: İttifaklarda partinizi nerede konumlandırıyorsunuz?
ALİ BABACAN: Hiçbir ittifakta yokuz. Sadece parlamenter sistem odaklı 6 tane siyasi partinin oturduğu masada biz de o çalışmalara katkı veriyoruz. Sadece sistem odaklı çalışma. İttifak anlamına gelmiyor. Gündemimizde üçüncü bir ittifak yok. İleride her türlü alternatife bakılır. Konuşmak için çok erken.
HAKİMİYET: Siyaset dilinin keskinleştiği ve toplumu ayrıştırdığı yönünde yorumlar yapılıyor. Buna yorumlara katılıyor musunuz? Sizin siyaset üslubunuzun çerçevesi nedir?
ALİ BABACAN: Türkiye'de siyasete baktığınız zaman bağırmanın çağırmanın, kötü sözün çok olduğu bir alan. Böyle bir alanda biz gerçekten bir fark ortaya koymaya çalışıyoruz DEVA Partisi olarak. Partimizin kurulduğu ilk gün "dilimiz temiz dil olacak" diye ilan ettik. Hamaset üzerinden siyaset yapmayacağız, ötekileştirmeyeceğiz, kutuplaştırmayacağız dedik. Böyle başladık, kendi çizgimizde devam ediyoruz. Bazen bize de biraz daha sert konuşsanız, bağırsanız diyenler oluyor. Bizim üslubumuz da böyle. Erdoğan "öfke de bir hitabet sanatıdır" diyor. Biz öyle yapamayız. Gerçekten kızıyorsak kızgın konuşuruz, kızmıyorsak sakin konuşuruz. Siyasette sahici olmak önemli bir şey. Çünkü vatandaşlarımızla uzun vadeli bir güven ilişkisi oluşturuyoruz. Bu güven ilişkisinin sağlam esaslara dayanması lazım.
HAKİMİYET: Ali Babacan'ın gönlünde gençler nerede duruyor? Partinizin gençliğe yönelik projeleri nelerdir?
ALİ BABACAN: Partimizde yönetim kademelerinde yüzde 20 gençlik kotası var. 30 yaşın altındaki arkadaşlarımız en az yüzde 20 oranlarında ilçe, il ve genel merkezimizde temsil ediliyorlar. Ayrı bir Gençlik Kolları kurmadık. Ana kademede görev verdik. Gençler işsizlikten, adaletsizlikten, haksızlıktan, torpilden, adam kayırmacılıktan şikâyet ediyorlar. KPSS'yi kazanıyor mülakatta eleniyor. Onun için biz mülakatı kaldıracağız.
Gençlerimiz kendilerini ifade edememekten çok şikayetçi. Kendilerini ifade ettiklerinde başlarına iş geleceklerinden korkuyorlar. Özgürlük, bırakın ilk 90 günü, 90 dakikada yapacağınız bir açıklama ile kolaylaştıracağınız bir alan. İşsizliği çözmek için mesleki programlar gerekiyor. Güven ortamı ile beraber yatırımların çoğalması gerekiyor. Yapacak çok iş var. Çalışmalarımızda gençlerle yan yana değil, onların arkasından yürüyoruz.
HAKİMİYET: Dışişleri Bakanlığı göreviniz vardı? Şuan Türkiye'nin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
ALİ BABACAN: Şuan Türkiye'nin bir dış politikası ve stratejisi yok. Uzun vadeli bir planlama yok. Sadece bir kişinin şahsi ilişkilerinin şekillendirdiği yabancı ülkelerle bir kümesi var. Buna politika denemez. Bir gün düşman ilan ettiğini ertesi gün dost ilan eden bir yönetim anlayışı var. Bunun sonucunda dünyada Türkiye itibar kaybetmiş durumda. İtibar olmayınca sözünün gücü, etkisi olmuyor.
Bir zamanlar ülkemizin itibarı ve ekonomik gücü yerindeyken bir kuruş harcamadan veya tek bir askerimizin canını riske atmadan çok büyük kazanımlar elde ettik. Ekonomik güç ve itibarlı olmak dış siyasette çok büyük bir kazançlar sağlıyor. Şuandaki duruma çok üzülüyoruz. Türkiye bunu hak etmiyor. Güvenilmez, öngörülmez bir dünya olarak anılıyor.
HAKİMİYET: Türk Dünyası Teşkilatları diye bir yapı kuruldu. Kimi ülkelerden Türkiye'ye övgü geliyor. Bunu dış siyasetin bir tarafına koyamaz mıyız?
ALİ BABACAN: Övgünün içeriği ve kim tarafından yapıldığı çok önemli. Diplomasi de başka ülkeler için nazik ifadeler kullanırsınız ama bu nazik ifadeler her zaman o ülkenin çok başarılı olduğunu, itibarlı olduğu anlamına gelmez.
HAKİMİYET: Çorum'da akrabalık ilişkiniz nasıl? Siz kendinizi Çorumlu sayıyor musunuz? Çorumlular sizi hemşehri sayıyor mu? Bu yakınlığı hissettiniz mi?
ALİ BABACAN: 1950'de ben daha doğmadan 17 sene önce Ankara'ya göçtükleri için bizim Çorum'da ikamet eden akraba sayımız çok az şu anda. Annemin Çorumlu olması bizi gerçekten ana toprağına daha özel bir şekilde bakmamızı gerektiriyor. Çorum'un bende özel bir yeri vardır. Çorum'a geldiğimizde de o sıcaklığı hissediyoruz doğrusu. Merkezde bir parçamızın Çorum'da olduğunu ve Çorumlu olduğunu herkes biliyor.
HAKİMİYET: Son günlerde EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanlar yeniden gündeme gelmeye başladı. Bir ekonomist olarak bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
ALİ BABACAN: Emeklilik meselesi Türkiye'de çok karmaşık bir mesele. Çok farklı dönemlerde farklı mevzuata tabi olarak emekli olan vatandaşlarımız var. EYT meselesinde iki önemli konu var. Birincisi adalet. Gerçekten adil olması lazım devletin. İkincisi de finansal sürdürülebilirlik. Yani bu sorun çözülürken kamunun kaldırabileceği yüklerle sorunun çözülmesi lazım. Biz bu çerçevede EYT'leri temsil eden sivil toplum kuruluşlarıyla temastayız. EYT'lilerle her yerde karşılaşıyoruz. Sorunun iyi bir analizini yaptık. Şu anda çözüm alternatifleri üzerinde çalışıyoruz. Bunu da EYT'liler Platformu ile istişarelerle gerçekleştiriyoruz.