SALGIN HASTALIK VE TOPLUMSAL BİLİNÇ

 Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki:
''Şayet bir yerde bulaşıcı hastalık olduğunu işitirseniz oraya girmeyiniz. Sizin bulunduğunuz bir yerde meydana gelmişse oradan da ayrılıp çıkmayın.'' (Hadis)
''Yiyecek ve içecek kaplarınızın üstünü örtünüz.'' (Hadis)
Diyanet İşleri Başkanlığının da bu konuda yaptığı açıklamalar bulunmaktadır.
İnsanın canını, malını ve neslini korumaya büyük önem veren İslam dininde, beş değerin korunması özellikle vurgulanmış, bu beş değer; "canın, malın, dinin, aklın ve neslin muhafazası" olarak ifade edilmiştir.
İnsanın can güvenliğine böylesine önem veren İslam dininin, dolayısıyla bütün insanlığın peygamberi  Hz. Muhammed (s.a.s.), her konuda olduğu gibi, salgın hastalık konusunda da ashabına yaptığı tavsiyelerle, bu gün bütün dünyanın karşı karşıya kaldığı virüs tehdidinde insanlığa yol göstermekte ve rehberlik etmektedir. 
Doğal afet veya salgın hastalık sebebiyle cemaate katılmanın zor veya tehlikeli olduğu zamanlarda, sahabe-i kiramın, namazların evlerde kılınmasına dair uygulamalarının varlığı bilinmektedir.
Asr-ı saadet ve sahabe-i kiram dönemlerine ait bu bilgi ve uygulamalara dayanan İslam âlimleri, toplu halde eda edilen ibadetlere katılmak için sağlıklı olmanın yanında, başkasına zarar vermemenin de gerekli olduğunu her fırsatta dile getirmişlerdir.
Soğuk algınlığı, nezle, grip gibi viral hastalıklar insandan insana hapşırma ve öksürmeyle kolayca bulaşabilen hastalıklardır. Bu sebeple hasta olan kişi kendini kalabalık ortamlardan izole etmesi, kalabalık ortamlara girmemesi ve kişilerle yakın temasta bulunmaması bir sorumluluktur ve zorunluluktur. Kendi hastayken bilinçsiz bir şekilde başkasının hasta olmasına sebep olmak, başkasına zarar vermek anlamına gelir ve kul hakkı doğurur.
Bu hususta yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
- Kişi hasta olduğu halde hapşırırken, öksürürken, burnu akarken camiye gelmemelidir. Namazını evinde veya yalnız başına kılmalıdır. 
- Öğrenciler nezle veya gripken okula gelmemelidir. Öğretmenler öğrencileri bu konuda uyarmalıdır.
- Çalışanlar, memurlar hastayken işe gitmemeli ve işverenler yöneticiler insanları hasta olarak çalıştırmamalıdır. Bu konu bir insan hakkı ihlali ve vicdani bir sorumluluktur.
- Soğuk algınlığı ve grip gibi hastalığa yakalananlar, hapşırırken, öksürürken eliyle ağzını kapatmalıdır. Günlük hayatımızda İnsanın yüzüne doğru öksüren insanları görmek mümkündür. 
Sonuç olarak söylenecek söz şudur: '' Ne olur gribal bulaşıcı hastalığınız varsa kalabalık ortamlara girmeyiniz. Namazınızı yalnız kılın camiye gitmeyin. İnanın orada kazanacağınız cemaat sevabı bir insanı hasta etmenin vebali ve kul hakkından daha önemli değildir. Unutulmasın ki; dışlanan insan değil hastalıktır. Sağlıklı ve mutlu kalın.