MURAT KARASU
Mustafa Kemal Ortaokulu öğretmeni, Araştırmacı-Yazar Ahmet Peker’in 10. kitabı olan “Tarihteki Meşhur Çorumlular” isimli kitabı çıktı. Peker, kitabında Sivas Yıldızeli’nin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde doğan Pir Sultan Abdal’ın Osmancık civarında doğmuş olmasının daha yüksek bir ihtimal olduğunu savunuyor.
Ahmet Peker, gazetemizi ziyaret ederek, Sega Yayıncılık’tan çıkan son kitabını Genel Yayın Yönetmenimiz Mustafa Burak Yalçın’a armağan etti.
Kitapla ilgili bilgi veren Peker, temel amacının Çorum’un geçmişinde yetiştirdiği değerli insanlar hakkında bir nebze de olsa derli toplu bilgi vermek ve artan dezenformasyon ve alanında yetkin olmayan kişilerin yaptığı çalışmaların ortaya çıkardığı karışıklıkların biraz da olsa önüne geçmek olduğunu söyledi.
28 KİŞİNİN HAYATINI KALEME ALDI
Tarihçilikte tarafsızlığın çok önemliyken, günümüzde tarafgirliğin daha popüler ve moda haline geldiğini aktaran Peker, “Bu duruma daha fazla kayıtsız kalmamak için hacmi küçük olsa da okuyanlar tarafindan değerli bulunacak bu çalışmayı hazırlama ihtiyacı hissettim. Bunu beni yetiştiren bu șehre bir minnet borcu olarak görüp çalışmamıza başladik. Çalışma alanımız çok geşis olduğu için Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemi ile çalışmamızı sınırlı tutup Cumhuriyet dönemine geçmedik. Çalışmamızın yelpazesini geniş tutmak için dervis, șeyh, müderris, kadı, kazasker, șeyhülislam, vali, sadrazam, bilim adamı, asker, tarihçi ve şair olmak üzere 30'a yakın kişinin hayatını inceleyip kaleme aldık” dedi.
‘PİR SULTAN OSMANCIKLI OLABİLİR’
Kitabında Sivas Yıldızeli’nin Çırçır bucağına bağlı Banaz köyünde doğan Pir Sultan Abdal’a da yer veren Peker, Pir Sultan’ın Osmancık civarında doğmuş olmasının daha yüksek bir ihtimal olduğunu savunuyor.
Pir Sultan Abdal hakkında, tarihi kaynaklarda kesin bir bilgi bulunmadığını belirten Ahmet Peker, “Bizim tahminlerimize göre Osmancık civarında doğmuş olması daha yüksek ihtimaldir. Çünkü tasavvuf eğitimini Koyun Baba tekkesinde alıp askere giden Pir Sultan’ın dönüşte tekrardan Çorum’a gelmesi bu kanımızı güçlendirmektedir. Tasavvuf geleneğinde Halifeler belli bir süre sonra irşat faaliyetleri için başka bir yöreye gönderilmektedir. Sivas’a gidiş hikâyesi de muhtemelen böyle başlamıştır” açıklamasında bulundu.