Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi hemşehrimiz Prof. Dr. Özcan Güngör, TRT Haber’de Anda Özmen’in sunduğu Satır Başı programının konuğu oldu.
Prof. Dr. Özcan Güngör programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın artan Arz-ı Mev'ud tehlikesine dikkat çektiği konuşmasını yorumladı.
Erdoğan’ın “Vadedilmiş topraklar' hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır” konuşmasını değerlendiren Güngör, “Bunu devletin en üst makamının konuşuyor olması meselenin bizim tahminimizden de hızlandırıldığını ve ciddi olduğunu gösteriyor” dedi.
İsrail'in insan eliyle değiştirilmiş Tevrat'ta belirtilen vaat edilmiş toprakların büyük kısmını işgal ettiğini vurgulayan Güngör, bu toprakların Doğu’da Ürdün, Kuzey’de Lübnan, Suriye ve Akdeniz Havzası ve Kıbrıs’ın da dahil alınmasına kadar geniş bir alanı kapsadığını söyledi.
Güngör, programda şu açıklamalarda bulundu:
“Siyonist ideolojiye inanmış insanlardan biz artık insanlık beklemiyoruz. Bunların hiçbir davranışının ardında insani vicdan yok. Akan kanın kirlenmiş ruhu bunların davranışlarına yansıyor. Bunu Tevrat’tan alıyorlar. Kendilerinden başka hiçbir canlıya yaşam hakkı tanımamalarının dini referansını Tevrat’tan alıyorlar. Hoş düzgün okusalar orada başka şeyler de görecekler. Artık insanlığın bunların ıslahından ümidini kestiği bir noktadayız.
Şunu da biliyorlar. Eğer Türk’ün sınırı aşılırsa, o sınır aşıldıktan sonra onun bedelini herkes çeker. Türklere karşı, korkuyla karışık bir saygıları var. Ben bölgeye çok gittim. Ortadoğu’da veya bu bölgede Türkiye’nin hoş görmediği veya yanlış gördüğü bir davranış sonrası onun ilanihaye başarıya ulaşması mümkün değil. Onlar şimdilik mevki kazanıyorlar.
Gelecekte bunların karşılaşacakları muamelede kendi yaptıkları muamele olacak. Kendileri ne yapıyorsa aynısını yaşayacaklar. Kendi inançlarına göre yaşayacakları büyük bir ağır son var. Bu sonu kendi elleriyle hızlandırıyorlar.
Cumhurbaşkanının konuşmasına baktığımızda hızlanan bir süreç var. Başka şeyler var. Ben Vadedilmiş Topraklar kitabını yazdım. Cumhurbaşkanı doğru ve yerinde tespit yaptı. Bunu devletin en üst makamının konuşuyor olması meselenin bizim tahminimizden de hızlandırıldığını ve ciddi olduğunu gösteriyor.
Vadedilmiş Topraklar hikâyesi çok eski bir hikâye. M.Ö’ye dayanıyor. Kutsal kitaplarında seçilmiş olduklarını Tanrı’nın rızasını ancak bu Vadedilmiş Topraklara geldiklerinde erişebildiklerini, orayı ele geçirmedikçe yaptıkları ibadetlerin kabul olmayacağı ifade ediliyor.
Bunlar ideoloji ile dini inancı, narsist bir şekilde birleştirdiler ve 1800’lü yıllardan itibaren Siyonizm adı altında resmi olarak bir ideoloji şeklinde karşımıza çıktı. 2. aşamayı tamamladılar. 3. aşama kendilerine göre belirledikleri Doğu’da Ürdün, Kuzey’de Lübnan, Suriye ve Akdeniz Havzası Kıbrıs dahil alınması. Son aşama bu.
Dolayısıyla bölgede yaptıkları bütün savaşın arkasında Amerika’nın çıkarları var, İngiltere’nin bunlara verdiği büyük imkânlar var kendileri içinse en çok yürütmek istedikleri şey bu inancın gerçekleşmesi. Bunu almayı bir iman, bir inanç meselesi olarak da siyasetle birlikte görüyorlar.”