Gazetemiz köşe yazarı Av.Ömer Kılıç, katil İsrail’in Filistin’e yönelik iki aydan fazla süren soykırım katliamlarına dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

İsrail'in bebek katili bir terörist örgüt olduğunu belirten Ömer Kılıç, "ABD başta olmak üzere Batının koruma kalkanı altında varlığını sürdüren, kuralsız, kaidesiz bir cinayet şebekesidir." dedi.

İşte Ömer Kılıç'ın o yazısı:

Siyonist rejimin iki aydan fazla süredir Gazze'de işlediği hunhar cinayetler Filistinlilere karşı ilk defa sergilediği bir vahşet değil. Netenyahu isimli vampir, işgalci rejimin en zalim liderlerinden biri ama o da tek değil. Mazlum Filistin halkı geçmişte M. Begin, Ş. Perez, ve A. Şaron gibi pek çok caniyi gördü. Mesela bunlardan adı Beyrut Kasabına çıkan Ariel Şaron, 1982 yılında bir gecede Filistinli mültecilerin barındığı Beyrut'un Sabra ve Şatilla kamplarında çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğı 3.500 sivili katlettirmişti. Katliamdan sokak köpekleri ve kediler bile kurtulamamış, canlı namına gördükleri herşeyi öldürmüşlerdi.

Çorum'da bu okulda karpuz bile yetiştiriliyor Çorum'da bu okulda karpuz bile yetiştiriliyor

Dünya, gün ağardığında sokaklarda üst üste yığılmış insan cesetleri ile karşılaştı, ABD ve batılı ülkeler endişelerini ifade ettiler, İslam ülkeleri de çok büyük kınama mesajları yayınladılar, bir iki gün sonra da unutulup gitti. Ariel Şaron bu cinayeti işlediği günlerde İsrail savunma bakanı, iken bu üstün hizmetinden dolayı İsrail halkı onu ödüllendirdi ve başbakan yaptı. Şaron 5 yıl süren başbakanlığı döneminde yine Filistinlileri öldürmeye devam etti, 2006'de felç oldu, 2014 yılına kadar bir çuval pislik olarak yattı ve ölmeyi bekledi. O yüzden diyoruz ki, La Galibe İllallah.

Demem o ki Filistinliler 75 yıldır çok zorlu imtihanlardan geçerek bugünlere geldiler. Bu en zor imtihandan da geçecekler inşaallah. Bazen bunalıyor ve söyleyecek kelime bulmakta zorlanıyoruz ama Allah'ın da bir hesabı var elbet. Bize düşen maddi manevi, elimizden her ne geliyorsa yapmak, kardeşlerimizin yanında durmak, mesela boykotu yaşam tarzına dönüştürmektir. Gördüğümüz manzaralardan yorulup yılgınlığa düşmemiz ve direncimizin kırılması siyonistler için Hamas direnişinin kırılmasından daha az önemli değildir. Bu yüzden soykırıma devam ederken algı oluşturmak için her türlü ahlaksızlığa başvuruyor, sivil insanları çırılçıplak soyarak, dünyaya Hamas olarak servis ediyor.. Daha Gazze şehir merkezini bile kontrol edemezken güneyin kalbine girdik diye yalan söylüyor.  

Şunu ısrarla söylemeye devam etmeliyiz: İsrail özünde işgalci ve işgalci olduğu için de gayri meşrudur. İşgal ettiği toprakların sahiplerini katlettiği için hem işgalci, hem de katildir. İşgalci, bir süre sonra işgal ettiği yerin sahibi olduğunu iddia etse de, hakikat onun bir hırsızı olduğudur. Dolayısı ile hem hırsız hem de katil olan birinin kendisini savunma ya da meşru müafaa hakkı diye bir şey söz konusu olamaz. Bundan dolayı 7 Ekim'deki Hamas saldırısı haksız değil, evini, toprağını işgal eden bir hırsızlığa karşı yapılmış meşru bir eylemdir, daha ötesi saygıdeğerdir. Başka türlü bir yaklaşım can, mal, namus ve  vatan gibi değerler uğruna verilen her türlü mücadeleyi anlamsız hale getirir. Bu gerçeği bıkıp usanmadan herkes anlayıncaya kadar tekrar etmeliyiz. 

İsrail Batının yüzyıllar boyu Yahudilere karşı işlediği suçların keffaretini Filistinlilere ödetmektedir. O yüzden başta ABD olmak üzere Batı, İsrail'in işlediği soykırım suçlarının sadece destekçisi değil, aynı zamanda ortağı, hatta failidir. Bunu para, silah ve meşrulaştırmaya dönük her türlü propaganda desteği ile yapmaktadır, Doğu Akdeniz'e yaptığı yığınaktan anlaşılıyor ki, ihtiyaç duyulması halinde askerini cepheye sürmekten kaçınmayacaktır. (Batı derken kastımızın bir coğrafya ve o coğrafyada yaşayan tüm insanları değil, bir zihniyeti, küresel kapitalizm ve onun tasmalı köpeği olan faşizmi ifade ettiğini belirtmeye gerek var mı bilmiyorum. Varsa belirtmiş olalım.)

 Bazı çevreler 250 milyonluk Arap dünyasının 10 milyonluk bir İsraille başa çıkamadığını söyleyerek akıllarınca Arapları, dolayısı ile müslümanları aşağılama gayretindeler. Bu söylem iki nedenle yanlış ve kötü niyetlidir. İlki, son altmış günde öldürdüğü insanların yüzde yetmişi çocuk ve kadın olmak üzere tamamı savaş dışı sivil masumlar olan İsrail, sadece Arapların değil, sadece müslümanların da değil, tüm insanlığın sorunudur. İkincisi, başta İngiltere ve ABD olmak üzere Batılı devletler olmasa İsrail'in, onca silah üstünlüğüne rağmen bu bölgede 6 ay tutunamayacağını herkes bilir.

O halde ABD mi İsrail'i kullanıyor, yoksa İsrail mi ABD'yi sorusu çok anlamlı bir soru değildir. Siyonizmin finans ve medya gücünün dünyayı sarmış olması da bu gerçeği değiştirmez. İsrail'in tasması ABD'nin elindedir. Küresel kapitalizmin bölgeyi kontrol için böyle güvenilir ve kendisine muhtaç, ahlaksız ve de Allahsız bir tetikçiye ihtiyacı vardır. O yüzden öfkemizi doğru adrese yöneltmedikçe sonuç almamız mümkün olmaz. Dünya, Gazze'de duvarları yıkık hastane odalarında çürümeye terkedilmiş bebek cesetlerini gördükten sonra, Batının demokrasi, hukuk, insan hakları, hele hele çocuk ve kadın hakları söylemi iki yüzlülüğünün bir kez daha ıspatıdır.

Hülasa İsrail, bebek katili bir terörist örgüttür. ABD başta olmak üzere Batının koruma kalkanı altında varlığını sürdüren, kuralsız, kaidesiz bir cinayet şebekesidir. Zehirli atıktır, Batının yüzyıllarca yahudi düşmanlığı yaparak biriktirdiği ve getirip topraklarımıza bıraktığı safradır. Bu pislikten tümüyle kurtulmadıktan, kirlettiği topraklardan kazıyarak geldiği yere iade edilmedikten sonra bölge asla huzur bulmayacaktır.

Editör: Çorum Hakimiyet