Eğitim İş Çorum Şube Başkanı Tuba Üreyen, 2024-2025 eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle yaptığı açıklamada, okul ve derslik sayısındaki büyük açığın yine kapatılamadığını belirtti.
Bunun sonucu olarak AKP’nin yıllar önce sonlandırmaya söz verdiği ikili eğitim uygulaması ile taşımalı eğitim garabetinin yine sürdürüleceğini ve Türkiye’deki bir sınıfa düşen ortalama öğrenci mevcudu sayısının yine utanç verici olacağını kaydeden Eğitim İş Çorum Şube Başkanı Tuba Üreyen, “Üst yöneticiler tarafından bu sorunların çözülmesine dair hiçbir irade gösterilmeyeceğinin bir kanıtı da eğitime ayrılan bütçeden belli olmuştur. İktidarın, “aslan payını ayırıyoruz” dediği eğitimin genel bütçe içindeki payı yine eritilmiştir. 2016’da yüzde 13,3 olan eğitim bütçesinin genel bütçeden aldığı pay, 2025 yılı için yüzde 10,8 olarak öngörülmüştür. Yani daha çok sorun, daha az kaynak ve daha az umursanmak, iktidar tarafından bu eğitim döneminin kaderi olarak belirlenmiştir. Yıllardır hem Bakanlığa hem kamuoyuna rapor ve açıklamalarla aktardığımız halde okullarımıza, kadrolu hizmet personeli sağlanmamış, okulların temizlik, bakım, onarım gibi hayati ihtiyaçları görmezden gelinmiştir. Hal böyle olunca; hastanelerden sonraki en hijyenik kamu binaları olması gereken okullarımızda tuvalet kağıdı ve sabun dahi bu eğitim döneminde de sorun olacaktır. Eğitim kurumlarında temizlik ve güvenlik görevlisi atanmamış, okul yöneticileri bu ihtiyaçları karşılamak için velilerden zorunlu bağışlar talep etmek zorunda bırakılmıştır. Velilerden sürekli bağış talep edilmesi, eğitim sisteminin içinde bulunduğu mali sıkıntının açık bir göstergesidir. Oysa Milli Eğitim Bakanı, bu tür sorunları çözmekle yükümlü iken, okul bütçelerinin oluşturulmasına yönelik adımlar atmaktan kaçınmakta, çözümü velilere yüklemektedir. Ayrıca 29 Ağustos 2024 tarihli ResmiGazete’de yayımlanan İşgücü Programlarının Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, kamu kurumlarında kalıcı istihdam yerine geçici ve düşük ücretli çalıştırmayı teşvik etmektedir. Yönetmeliğin amacı, işsizlerin istihdam edilebilirliğini artırmak olarak belirtilse de, uygulamada işsiz ve yoksul vatandaşların emek gücünün sömürülmesi söz konusudur. Bu yönetmelik kapsamında 10 aylık süreyle sözleşmeli olarak çalıştırılacak kişiler, programın ilk dört haftasında haftalık 37,5 saat ve beş gün, ilk dört hafta sonunda haftalık yirmi iki buçuk saat ve üç gün çalışacaklar ve yalnızca günlük asgari ücret düzeyinde (8.447 TL) "cep harçlığı" alacaklar. Özellikle kamusal alanlarda temizlik ve bakım işlerinde geçici istihdam edilen bu kişiler, eğitim ve kamu kurumlarındaki eksik kadroların doldurulmasını kalıcı bir çözüm olarak sunmamaktadır. Haftanın 3 günü 8 bin 447 TL’ye çalıştırılacak kişilerle okulların ne güvenliği ne temizliği sağlanabilir, üstelik bu asla kabul edilemeyecek bir emek sömürüsüdür. Oysa Bakanlık, okulların temizlik ve güvenlik ihtiyaçlarını geçici çözümlerle değil, kalıcı ve kadrolu personel istihdamıyla karşılamalıdır. Okul yöneticilerini ve velileri zor durumda bırakan bu tablo, siyasi iktidarın işsiz yurttaşların emeğini sömürerek kamu hizmeti yürütme anlayışının bir yansımasıdır. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği geçici işgücüyle sağlanamaz, kalıcı çözümler için gerçek adımlar atılmalıdır” dedi.
Anayasal bir hak olan eğitimin ayrılmaz parçası olduğu halde öğrencilere kamu hizmeti olarak sağlanmayan beslenme ve ulaşımın, yeni dönemde her zamankinden çok velilerin kabusu olacağını dile getiren Tuba Üreyen, “Zengini daha zengin, halkın geri kalanını ise daha yoksul yapan ekonomik krizde beslenme çantaları dolmamakta, çocuklar musluklardan su içmekte, veliler servis ücretlerini karşılamakta zorlanmaktadır. Üstelik kırtasiye masrafları da enflasyon yüzünden her geçen gün büyüyen bir sorun haline gelmiştir. TÜİK’in yıllık enflasyon yüzde 51,9 olarak açıkladığı Ağustos ayında İstanbul Planlama Ajansı’nın eğitim harcamalarında yüzde 120 artış olduğunu gösteren raporu bile tek başına gelir-gider uçurumunu tarif etmektedir” şeklinde dile getirdi.