SPOR

O İMZA SENİN...

Gazetemiz spor köşe yazarlarından Ali Atan, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi'yi yazdı.

Gazetemiz spor köşe yazarlarından Ali Atan, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi'yi yazdı.

TFF'de erken seçim için imza veren kulüplerin başına gelenleri anlatan Atan, şunları söyledi;

O İMZA SENİN...
Gelişmiş ülkelerde futbolun başında futbolun içinden gelenler var.
Bizim ülkemizde futbolumuzun başında  kim var?
Otobüscü, özel hastaneci, tüpcü, ayakkabıcı, elbiseci...
Bakınız, 1 tane eski futbolcu yazamazsınız bu ünvan için.
Çünkü öyle biri yok.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun 18 Temmuz olarak belirlediği başkanlık seçimlerinin erkene çekilmesi için çeşitli kulüpler imza vermişti.
Bu kulüplerden biri de Çorum FK.
Peki, bu imzalar neden verildi?
TFF'nin mevcut başkanı işi bilmediği için.
İmza atan kulüplerin başına neler mi geldi?
Birazdan ayrı bir yazıda nasıl bir operasyon çekildiğini klavyem döndüğünce anlatacağım.
Burada kısaca bahsedeyim mi?
Doğrandılar...
Kulüp Başkanı Oğuzhan Yalçın, bütün baskılara rağmen imzasını çekmedi.
Çünkü bir şeye siyah dediyse, ona beyaz dedirtemezsiniz.
En azından benim uzaktan algım o yönde. 
Araya çok sayıda insan girmesine rağmen.
Sonuç mu?
Diğer takımların başına ne geldiyse bizim başımıza da o geldi.
Yani bizi de operasyona kattıkları çocuklarıyla doğradılar.
TFF'nin mevcut başkanından memnun olan yok.
Peki, diğer kulüpler neden mi imza vermedi?
Başlarına gelebilecekleri sezdikleri için gözleri yemedi de ondan.
Biz niye mi imza verenlerin yanında olduk? 
Doğrusu o olduğu için. 
TFF'nin mevcut başkanı, o imza senin gitmen için atıldı.
Sen, koltuğun için bizim finalimizi yedin.
18 Temmuz inşallah senin sonun olur.
Koltuk uğruna kaç memleketten sana neler diyorlardır şimdi? 
Geçen gün bir haber okudum. 
Gelişmiş ülkelerin birinde Kasaplar Derneği başkanlığına vejetaryen bir tırcı getirilmiş. 
Haberin tarihine baktığımda 1 Nisan yazıyordu. 
Çünkü gelişmiş ülkelerde böyle şeylerin sadece şakası olur. 
Bizde durum mu ne? 
Ayşekadın Fasulye Sevenler Derneği başkanlığına, Fasulyeyle Uzaktan Yakından Alakası Olmayanlar Derneği başkanı getirilmiş. 
Bakınız, seçilmiş demiyorum. 
"Getirilmiş"... 
Anlayana Bodrum operasyon, anlamayana futbolda var bunlar.

KADİR'İNKİ KÜÇÜKMÜŞ? 

Ahlatcı Çorum FK, Bodrum ile 2 ayaklı maç oynadı. Her iki maça da sözüm ona üst düzey hakem atandı. 
Al birini, vur ötekine. 
Biri kötü, diğeri ondan kötü. 
İlk maçın hakemi Sağlam. 
İkinci maçın hakemi Zorbay Küçük. 
Biri Ankaralı, diğeri Adanalı. 
Hani ilk yazıda bir imzadan bahsetmiştim ya. 
İşte bu iki muhterem, anlaşılan o imzanın birer parçası. 
İlk maçta bizi yakan Kadir Sağlam, ikinci maçta ise Zorbay Küçük. 
Çekilen operasyonda Kadir Sağlam'ın partneri Zorbay Küçük olmuş. 
TFF adına güzel bir ikili olan bu muhteremler, kendilerine verilen     operasyonel görevi layıkıyla yerine getirdiler. 
Peki, bu abiler neler mi yaptılar? 
Birisi taç atışından gol yememize neden oldu. 
Diğeri ise, buz gibi golümüzü vermedi. 
Daha bir çok saçma karar. 
Dünyada hakemlik kadar kebap bir iş yok. 
Tek savunma şekliyle herşeyden kurtuluyorlar. 
"Öyle gördüm" 
Koca bir şehrin hayallerini yıkan bu iki muhtereme birşeyler     söylemek isterim. 
Nokta, nokta... 
Ben de fotoğraflarınıza bakınca öyle gördüm.
Yakından canlı görünce nasıllar mı?
Dedim ya işte.
Nokta, nokta...
Nereden ve nasıl bakarsam bakayım. 
Öyle gördüm.

SAYESİNDE...
Evet, ömürden bir sezon daha tarih oldu.
57 sezon sonra bu şehir kısmen kaliteli bir lig gördü.
İlk defa yabancı futbolcularımız oldu.
İlk defa devlet televizyonu maçlarımızı canlı yayınladı.
İlk defa Süper Lig'e bu kadar yaklaştık.
Hem de ilk sezonumuzda.
Hem de ülkenin en genç kulüp başkalarından biriyle.
Hem de şehrin iş insanları olup biteni izlerken.
Hem de paranı anormal büyük bir kısmı dışarıdan gelen sponsorluklar sayesinde.
Bir taraftan da altyapıyı ihmal etmeden, oraya da gereğini fazlasıyla yaparak.
Hem başkan, hem taraftar, hem tribün lideri olarak.
Deplasmana giden her taraftarı yemeksiz getirmeden üstelik.
"Biz Çorum'uz, Çorum Biz"  diyerek.
Her fırsatta kulübüne ve futbolcusuna sahip çıkarak.
İçinden geldiği oyunu, etik kurallar çerçevesinde oynamaya çalışarak.
Son saniyeye kadar hep bir umut besleyerek hem de.
Hiç bir sosyal sorumluluk projesinden kaçınmayarak.
Şehit çocuklarını kendi çocuklarından ayırt etmeden.
Bir çok kez hastanelik olarak.
Bir çok kez uykusuz kalarak.
Çok defa saçma sapan yorumlara üzülerek.
Bugün gelinen noktada bana göre büyük bir başarı vardır.
Bu başarının mimarı hiç kuşkusuz Oğuzhan Yalçın'ın     kendisidir.
Sebep mi?
Yukarıda saydığım bir çok nedenden.
Gelinen noktada finali resmen elinden alınmış bir kulüp başkanı kendisi.
Kim bilir belki de şampiyonluğuna çöküldü?
Bana göre yaşanan bütün güzelliklerin sebebi Oğuzhan Başkan.
İşin rast gitsin, "Yalnız Adam"
Sonuna neden mi yalnız ekledim?
Şimdi şuraya bir şeyler yazardım da neyse...