12 Mart, İstiklal Marşı'nın kabulü ve M. Akif Ersoy'u anma vesilesiyle başta milli şairimizle ilgili olmak üzere bazı nüktelere yer vereceğiz.
M. Âkif döneminde Avrupa'ya gitmek aydınlar arasında âdeta moda olmuştu. Herkes mutlaka bir vesileyle gider ve çoğu hayranlıkla dönerdi. Âkif de Berlin'e gidenler arasındaydı. Döndüğünde biri sordu:
-Berlin'de ne var ne yok üstad?
Âkif şöyle cevap verdi:
-Ne olsun. Gördüğüm kadarıyla yaşayışları dinimiz gibi, dinleri yaşayışımız gibi.
*
Akif, Ziraat Mektebi'nde görevlidir. Bir gün, Sirkeci'den bindiği trende kendi aralarında konuşan gençlere kulak verir. "Bu sabah sen kaç trenini aldın?"
"Sekiz trenini aldım, ya sen?" "Ben de dokuz trenini aldım."
"Trene binmek" yerine Türkçe'ye aykırı "tren almak" deyimini kullanılmasına üzülen Akif, gençlere müdahale eder: "Çocuklar! O treni hükümetimiz bile alamadı, siz nasıl aldınız."
*
Aynı kültürü paylaşmadıkları ve bir türlü yıldızlarının barışmadığı Tevfik Fikret, Mehmed Akif'in sakal bıraktığını görünce Akif'e takılmak istemiş ve alaylı bir üslupla şöyle demiş:
-Aaaa!!. Akifciğim, maymuna dönmüşsünüz.
Hiç istifini bozmayan Akif karşısından duran Tevfik Fikret'e sırtını dönerek:
-"O zaman duvara döneyim, bari" demiş.
*
Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda Mehmed Âkif'i küçük düşürmeye çalışıp:
-"Affedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?"
Mehmed Âkif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
*
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dana Hazretlerine:
-Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki:
Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
-Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
*
Bir gün Üstad'a sormuşlar:
-Üstad özel arabanız yok mu?
Üstad düşünmeden cevap verir:
-"Ona en son bineceğiz."
*
Dünyanın en büyük mütefekkirlerinden biri olan Mevlânâ, sakalları bembeyaz olmuş papaza sorar;
-Siz mi daha yaşlısınız, sakalınız mı?
Papaz sakallarının 18-20'li yaşlarında çıktığını düşünerek:
-Elbette ben cevabını verdiğinde;
-Yazık, der Mevlânâ, çok yazık... Sizden küçük olan sakalınız ağarmış ama siz hâlâ karanlıklardasınız.
*
Mevlana Hazretleri, talebelerinin biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
-Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bundan ibret alsa.
Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir:
-Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini..
*
Bir Rus generali, Şeyh Şâmil'in iştahını abartarak:
"Beni yemenizden korkuyorum" deyince, Şeyh Şâmil:
"Boşuna korkmayın efendi," demiş. "Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır."
Vesselam.
TEBRİK: Mübarek Üç Aylar’a girmiş bulunuyoruz. Tebrik eder Alem-i İslam'ın teyakkuzuna vesile olmasını dileriz. Allahım! Receb ve Şaban'ı bize mübârek kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur. AMİN.