Çorum Özel Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Okan Delikan 25 Mayıs Dünya MS (Multipl Skleroz) Günü ile yaptığı açıklamada MS’in tanı ve tedavisi zor ve hassas bir takip süreci gerektirdiğini belirtti.

Her yıl Mayıs ayının son Çarşamba gününün Dünya MS (Multipl Skleroz) Günü olarak ilan edildiğini belirten Uzm. Dr. Okan Delikan, “Multipl Skleroz (MS), merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Merkezi sinir sistemi; beyin ve omurilikten oluşmaktadır. Duyusal, görme, yürüme, konuşma ve denge gibi sinir sistemi işlevlerinin kontrolünü sağlar. Merkezi sinir sistemindeki sinir liflerini çevreleyen ve koruyan dokuya miyelin kılıfı denir. Miyelin denilen bu sinir kılıfı yalnızca sinir hücrelerini korumakla kalmaz, aynı zamanda sinir hücrelerinin görevlerini yerine getirmelerine de yardımcı olur”dedi.

‘MS, BİR BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ HASTALIĞIDIR’
MS’in, bir bağışıklık sistemi hastalığı olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Okan Delikan, “Normal koşullarda kendinden olmayanı tanıyarak vücuttan uzaklaştırmaya çalışan bağışıklık sistemi, çevresel, genetik, enfeksiyöz etyoloji gibi multifaktöryel ve kesin bilinmeyen nedenlerle kendi sinir hücrelerinin miyelin kılıfına saldırır ve harap eder. MS’li kişide, miyelin tabakası birçok bölgede hasar görmüştür. Bu hasarlı noktalara lezyon veya plak adı verilir. Miyelin kaybolunca, aksonlar, artık sinyali iyi iletemezler. Başlangıçta sinyal iletimi yavaşlarken, bir süre sonra sinyal iletimi kesilir ve etkilenen beyin bölgeleri, ilgili vücut fonksiyonları üzerindeki kontrolünü kaybeder. Kontrol edilemeyen fonksiyonlar nedeniyle, hastalarda MS’e ait belirtiler oluşur”şeklinde kaydetti.

‘KADINLAR ERKEKLERE NAZARAN İKİ KAT FAZLA RİSKE SAHİP’
Belirtilerin genellikle 20–40 yaşları arasındaki genç erişkinlerde ortaya çıktığını ifade eden Okan Delikan, “15 yaşın altında ve 50 yaşın üstünde nadiren görülmekle birlikte, daha küçük ve büyük yaşlarda ortaya çıkması şaşırtıcı değildir. Kadınlar MS’e yakalanma açısından erkeklere nazaran iki kat fazla riske sahiptir. Türkiye’de yaklaşık 50-55 bin MS’li kişinin olduğu tahmin edilmektedir. Dünya üzerinde bakıldığında MS, en fazla Kuzey Avrupa ülkeleri gibi ılıman iklim şeridinde görülmektedir. Bugün için MS’e kesin neden olabilecek bir sebep ortaya konulamamakla birlikte, genetik faktörler, iklim, yaşanan coğrafik bölge, toprak, su, diyet gibi çevresel faktörler, D vitamini yetersizliği, bazı enfeksiyöz ajanlarla karşılaşmış olmak gibi multifaktöryel nedenler üzerinde durulmaktadır. Sonuç olarak miyelinde meydana gelen bozulmanın bağışıklık sistemindeki bir anormallikten kaynaklandığı bilinmektedir. Normalde yabancı maddelere karşı vücudu koruyan bağışıklık sistemi hedef şaşırarak vücudun miyelin tabakasına zarar vermektedir”dedi.

MULTİPL SKLEROZ (MS) HASTASINDA ORTAYA ÇIKAN BELİRTİLER
MS’in, beyin ve omuriliği etkilediği için çok çeşitli nörolojik belirtilere yol açabileceğini ifade eden Delikan, açıklamasına şöyle devam etti:

“MS’e bağlı yakınmalar “MS atağı” sırasında ortaya çıkıp, daha sonra iyileşebileceği gibi bir kısmı uzun dönem kalıcı sekeller bırakabilmektedir. Bu belirtiler ciddiyet ve süre açısından da çeşitlidir. MS’ hastalığı olan birey genellikle bir veya birden fazla belirti yaşayabilir. Ancak her hastada bu belirtilerin hepsi görülmeyebilir. Yakınma ve belirtilerin olmadığı sessiz dönemler (remisyon) de hastalık seyrinde görülmektedir.
Bu belirtilerin en sık görülenleri: Duyusal belirtiler: Yüzde, kollarda ya da bacaklarda uyuşma, karıncalanma, hissizlik, ağrı gibi duyusal belirtilerdir. Görme ile ilgili belirtiler: Bulanık görme, çift görmedir. Kuvvetsizlik: kolda, bacakta kuvvet kaybı, ince motor hareketlerde beceri kaybıdır. İdrar/bağırsak sorunları: İdrar kaçırma, idrar boşaltma sorunu ve kabızlık gibi sorunlardır. Baş dönmesi, denge sorunları, titreme, yürüme güçlüğü
daha az sıklıkla da, depresyon, cinsel işlev bozuklukları, hafıza sorunları, uyku sorunları, epileptik nöbetler görülebilmektedir. MS’de yorgunluk, halsizlik, uyuşmalar gibi şikâyetler gün içerisinde aralıklarla olabileceği gibi günlerce, haftalarca da sürebilmektedir. Atak döneminde olan şikâyetlerin en az 24 saat sürdüğü bilinmektedir. Bu nedenle hastalığın takibi açısından şikâyetlerin ne zamandan beri görüldüğü önemlidir.

MS’TE NASIL TANI KONULUR?
Hastalık öyküsü ve muayene bulguları tanıda en önemli yeri tutar. MS tanısı, nöroloji uzmanı, tercihen MS ve ilgili hastalıklar konusunda eğitimli ve deneyimli bir uzman tarafından konmalıdır. MS’li kişilerin bir kısmında tanı şüpheli olmakta, dünyanın en deneyimli merkezlerinde bile tanı sorunu yaşanmaktadır. Çünkü özellikle başlangıç dönemlerinde MS’i taklit edebilen pek merkezi sinir sistemi hastalığı vardır.
Beyin ve omurilik MR görüntüleme ve beyin omurilik sıvısı incelemesi veya elektro fizyolojik incelemeler gibi ek laboratuvar bulguları da, MS dışında pek çok hastalıkta benzer şekilde bulgular verebilir. Tek başına hiçbir test, MS tanısı için yeterli olmayacağından, öykü, nörolojik muayene ve tetkikler sonucunda tanı konulur. MS ile karışabilecek hastalıklar dışlanmalıdır.  Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ile MS hastalığında oluşan plakların mevcut durumu araştırılır. 

ATAK NEDİR?
Atak, MS lezyonundan kaynaklanan, yeni nörolojik bulguların ortaya çıkması ya da daha önce var olan bulguların artması ve bu durumun en az 24 saat sürmesidir. Bir ay içinde ortaya çıkan yeni yakınmalar aynı atağın devamı olarak kabul edilir. Ataklar, bir veya birkaç belirtiyi içerebilir. Motor güçsüzlük, omurilik tutulumu, dengesizlik ve benzeri bulgularla başlangıç, ataklar arası sürenin kısa olması, sık geçirilen ataklar, ataklar sonrasında tam iyileşme olmaması kötü gidişat kriterleri arasında yer almaktadır.

MS ATAKLARI NASIL TEDAVİ EDİLİR? 
MS ataklarının tedavisinde, kortikosteroidler (halk arasında kortizon olarak da bilinir) kullanılır. Kortizon tedavisi için, mutlaka hastaneye yatış gerekmez. Eğer kişinin gelip gitmesinde sorun yoksa kişi, tedavi saatlerinde gelerek, ilacını uygulatıp, günübirlik evine gidebilir. Kortizon kullanımı sırasında ya da sonrasında kan şekerinde yükselmeler, tansiyon yükselmesi gibi yan etkiler açısından hastalar bilgilendirilir ve tuzsuz-şekersiz diyet yapmaları önerilir. Kliniğimizde atak tedavisi ya da hastalığı önleyici bazı infüzyon tedavileri MS ünitesinde günübirlik tedavi biriminde uygulanmaktadır.

HASTALIK SEYRİNE YÖNELİK TEDAVİLER NELERDİR?
MS’te özellikle ataklı ve ilerleyici tiplerde bu atakların sıklığını ve şiddetini azaltmaya yönelik ya da hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik ilaçlar kullanılmaktadır. Uygun zamanda, uygun hastalarda kullanıldığında, atak gelişimi ve özürlülüğün ilerlemesi engellenebilmektedir. Bununla birlikte her şeye rağmen agresif gidişli hastalık seyirleri de mevcuttur. Bu ilaçlar, hastaların kendilerine uygulayacağı iğneler tarzında veya ağızdan alınan haplar şeklinde olabileceği gibi, ayda veya birkaç ayda bir kürler halinde uygulanan serumlar olarak ileri basamak tedaviler şeklindedir. Bu ilaçların en önemli etkisi, atakların sayı ve şiddetini azaltma yönündedir. MS tanı ve tedavisi zor ve hassas bir takip süreci gerektirir. Hastalar, MS’te karşılaşılan sorunlar ve ilaç yan etkileri açısından ayrıntılı bilgilendirilmelidir. MS plakları tamamen kaybolmaz ve her yeni atak, uygun tedavilere rağmen hastada nörolojik ve fiziksel sekeller bırakabilir. Bu nedenle MS, genç yaş grubunda en fazla bedensel özürlülük bırakan hastalıkların başında gelir. Hastalar MS ile tanıştıktan sonra yoğun bir endişe, gelecek korkusu, sosyal içe çekilme problemleri yaşayabilir. Hastalıkla tanıştıktan sonra ev, işyeri, aile ve sosyal çevreyle ilgili sorunlar yaşayan hastalar oldukça yüksek orandadır. MS hastası oldukları için işyeri ya da sosyal çevrelerinde kendilerini ifade etmede zorluklar yaşayanlar mevcuttur. Hastalıkları nedeni ile işten çıkarılma, eşinden ayrılma ya da iş bulma sıkıntısı, yaşanan sosyal sorunlardan sadece birkaç tanesidir. Hastalar zamanla bedensel problemleri nedeni ile toplum içine çıkmak istememe, özgüveni kaybetme, içe kapanma, gelecek kaygısı, umutsuzluk duygularına kapılabilir. Bu durum sadece depresyon ve psikolojik sıkıntılara yol açmaz, aynı zamanda tedaviye uyum ve doktor takiplerini aksatmaya dek gidebilir. Hastaların böyle bir kısır döngü içerisine girmesi, hastalık seyrinde hızlı bir kötüleşme ve ilerleme sürecini başlatabilir. Bağışıklık sistemi, depresyon, moral bozukluğu, uykusuzluk gibi durumlarda olumsuz etkilenerek, MS ataklarının sıklaşması ve özürlülükte artışla kendini gösteren hastalık seyrinin hızla kötüleşmesi ile sonuçlanır. Hâlbuki depresyonu tedavi ile düzelen, sosyal açıdan kendini güçlü, özgüveni yüksek hisseden MS hastalarının, hastalıkla baş etmesi daha kolay, hastalık seyirleri de daha iyi gidişlidir.”(Haber Merkezi)