Bu röportajı eski AP Afyon Milletvekili olan Mehmet Özutku ile Ankara'da 2012 yılında, Araştırma Kültür Vakfı’nın Mithat Paşa Caddesi’nde bulunan dairesinde yapmıştım. Şimdi rahmetli olan Mehmet abime Allah’tan rahmet diliyorum.
Mustafa Yolcu - Mehmet abi bize kendinizi tanıtırmısınız?
Mehmet Özutku- 10.02.1940 yılında Afyon Örenbağ Mahallesin'de doğdum. Ortaokul ve liseyi, şimdiki Afyon Lisesi binasında okudum. 1958 yılında, İstanbul Hukuk Fakültesi’ne girdim. Burada üç sene okuduktan sonra, 1962 yılında askere gitmek üzere okuldan ayrıldım. Fakültenin ilk yıllarında MTTB bünyesinde hareket ediyorduk. Babam hem mahallemizin muhtarı hem de müteahhitlik yapardı. Yedek subay olarak Konya'nın köylerinde öğretmenlik yaptım.
M.Y.- Sizi milli duyguları kazanmanız konusunda kim etkiledi.
M.Ö.- Lisede Dr. Haluk Nurbaki dışarıdan okula gelerek, Fizik ve Kimya dersimize girerdi. Dersini verir, sonra da Metafizik olarak konuları açarak, Allah'ın varlığını birliğini izah ederdi. Üzerimizde çok güzel tesir bıraktı. Ben ve arkadaşlarım, derslerinden çok etkilenirdik. Lise yıllarında futbol oynamamızın nedeni, kötü alışkanlıklar edinmemek, kötü yerlere gitmemek içindi.
M.Y.- Mücadele hareketine ne zaman katıldınız?
M.Ö.- Afyon'da bu hareket, 1963 yılında başladı. Ben dinleyici olarak harekete katılırdım. Bu süre zarfında, gelip gidenleri izledim. Harekete katılanlar, dürüst samimi insanlardı. Ben 1968 yılında Yavuz Aslan’ın teşviki ile harekete katıldım.
M.Y.- Bu devre ile ilgili hatıranız var mı?
M.Ö.- Öğretmenlik yaparken, yaz tatilinde Afyon'a geldim. Çarşıda Yavuz ile karşılaştım. Ne yapıyorsun diye hâl hatır sordum. Otelde kalıyorum dedi. Ne oteli len dedim. Yavuz'da Aykut ile dargın olduklarını, görüşmediklerini söyledi. Bende dargınlık olmaz, ikinizi de barıştıracağım dedim. Aykut'u çağırttırdım, bir yerde buluştuk. İkisi kucaklaşıp barıştılar.
1971 yılında Afyon’da, Ali Yıldırım ve üç arkadaş ile bakkaliye işine girdik. 1973 yılına kadar bu işe devam ettik. 1973 yılında Afyon'da Milliyetçi Öğretmenler Birliği’ni kurduk.
M.Y.- Aykut Bey ve Yavuz Aslan Argun abi ile ne zaman tanıştınız?
M.Ö.- Ben Yavuz ile Ortaokul 2. sınıftan itibaren birlikte okuduk. Samimi arkadaştık. Aykut ile lise birinci sınıfta aynı sınıfta idik. İkimiz de futbol oynardık. Bu vesile ile arkadaş olduk. Aykut’ta o zamanlar, kobararak yürürdü. Liseyi bitirdikten sonra, İstanbul'da üniversiteyi kazanan 10 arkadaş ile İstanbul’a gittik. Bende Hukuk Fakültesi’ni kazanmıştım.
Fakülteye girdiğimiz yıllar, Demokrat Parti dönemi idi. Demokrat Parti’nin baskıcı tutumu bizi de sıkıyordu. 1960 İhtilali olunca, CHP'de işi azıtıp, terör estirmeye başladı. Kaldığımız yurtta, yurt temsilcisi için seçim yapıldı. Seçimi biz kazandık. O gün akşama doğru İstanbul Emniyet 1. şubeden polisler gelerek, bizi 1. şubeye götürdüler. Dediler ki- "Yurt temsilciliğini bırakacaksınız. Sıkı yönetim komutanlığı bunu böyle istiyor. "Bizde temsilciliği bıraktık ama, yurtta çoğunluk bizim arkamızda olduğu için, yeni göreve gelenleri teker teker çağırarak, bir ay sonra görevden istifa edeceksiniz dedik.
Bize İstanbul'da eve çıkmamız söylendi. Üsküdar Kısıklı'da eve taşındık. Bu eve haftada bir gün Ziya Uygur gelerek, bizimle sohbet eder. Siyonizmi anlatırdı. Daha sonra ilmihal ve tefsir konularına girdik.
Aykutlar’ın evinde Mehmet Bozkurt abi ile bir araya geldik. Sohbetimiz sonunda üç adet kitap bırakarak, kitapları incelememizi söyledi. Bu üç kitap daha sonra ortaya konulan KADROLARIN VAZİFELERİ-İLMİ SAĞ-GERÇEK EMPERYALİZM kitaplarının esin kaynağı olmuştu.
M.Y.- Siyasi oluşum ne zaman başladı?
M.Ö.- Vatandaşlarımız bize devamlı, seçimlere girmemiz konusunda baskı yapıyordu. Seçime katılmam konusunu İstanbul’a götürdüm. 1977 yılında AP bünyesinde seçime katılmam talimatı geldi. O zamana kadar AP ile hiçbir ilişkim olmamıştı. Arkadaşlarımız bizi böylece denize atıverdiler. Bir dostum dediki - "Partinin delege listesini bulup, delegeler ile irtibat kurun. Bunun üzerine Afyon İl Merkezi’nden delege listesini aldım. Ben ve arkadaşlarımız, ulaşabildiğimiz delegeler ile konuştuk. Yapılan ön seçimde 4. sıradan milletvekili adayı oldum. "Böylece seçime katıldım ama bir netice beklemiyordum."
Son gece saat 12.00’de yattım. Sabahleyin saat sekizde seçimi kazandığımız haberi geldi. Üç buçuk yıl milletvekili olduktan sonra, 1980-11 Eylül gecesi, ihtilal olacağı haberi geldi. Haber gelince düşünmeye başladım. Beni tutuklamaya gelirlerse, direnmeyi düşündüm. Daha sonra- "Ben kimseye bir şey yapmadımki, niye direneyim dedim. Sonra hanımı kaldırıp, ihtilalin olacağı haberini verdim. Ne yapacağız diye konuştuk. Demirel'i, Afyonlu diğer milletvekillerini aradım. Telefonları kesikti. Hiçbirine ulaşamadım.
Hanıma dedimki temizlenip tıraş olayım, hazırlanıp bekleyelim dedim. Milletvekili olan arkadaşlardan bir kısmı içeri alındı. Ali İhsan abi ile kendi aramızda konuşurken, diğer arkadaşlar içerde biz dışardayız diye, bu durumu da garipsedik. Arkadaşlarımız beş ay tutuklu kaldılar. Dışarı çıkınca bir arkadaşımız dedi ki- "Mehmet sen mecliste kavgaların en önünde idin. Sen dışarıda kaldın, biz tutuklandık. Bunu anlayamadık."
M.Y.- Hareketin dağılma döneminde neler oldu.
M.Ö.- Ben mecliste iken, Ankara'da toplantı olacağı söylenildi. Çankaya'da Millet Partisi’nde bir araya geldik. Gelenlerin çoğu İstanbul'dan idi. Seyit Ahsen, İhsan Ramiz'de burada idi. Aykut bey Melih'i ele alarak, onun yanlış işler yaptığını, aramızda bulunmasına gerek olmadığını anlattı. Ben Aykut'u dinledikçe eriyor, üzülüyordum. Konuşması bitince söz alarak - "Melih'i daha dün överek, takdir ederek Ankara'nın sorumlusu yaptınız. Dün söyledikleriniz doğru ise, bugün söyledikleriniz yalan. Bugün söyledikleriniz doğru ise, dün bize niye yalan söylediniz? Başını kaldıranın başını kesiyorsunuz" deyince ortalık buz gibi oldu. Meclise gitmek için partiden ayrıldım. O gün akşam olunca, Seyit hocamı arayarak sonuç ne oldu diye sordum. Melih Gökçek’in hareketten tart edildiğini söyledi. İhsan Ramiz, Seyit hocam ve ben kendi aramızda konuşarak, bu adam başını uzatanın başını kesiyor. Bu iş bugün Melih'e, yarın da sıra bize gelecek. Herhangi birimizin hareketten tart edilmesini duyurmak üzere bize gelen olursa, geleni geldiği gibi geri gönderelim dedim.
İki hafta sonra akşama doğru, evime üç arkadaşımız geldi. Evime buyur ettim ve oturduk. Bir arkadaşımız- "Aykut abinin size selamı var. İhsan Ramiz hareketten tart edildi. Bundan sonra kendisi ile görüşülmeyecek" dedi. Niye görüşülmeyecekmiş dedim, Aykut abi öyle dedi. O ne dediyse o. Biz kararı yargılayamayız deyince, ayağa kalktım tamam arkadaşlar gidebilirsiniz, ben arkadaşım ile irtibatımı hiçbir zaman kesmem dedim. Benden sonra Seyit hocama gitmişler, oda benimkine benzer şeyler söyleyip, gelenleri evinden göndermiş.
M.Y.- Mehmet abi, bizden sonraki kuşağa ne söylersiniz?
M.Ö.- Bizden sonraki kuşağa derim ki, Allah için birbirinizi sevin. Yaptığınız işte Allah rızasını arayın. Bunun için islamı temel kaynağından öğrenin. Biz islamı Ali'den Veli'den duyduk, islamı o zannettik. Dolayısı ile güvendiğiniz kaynaklardaki tefsir ve mealleri okuyarak, islamı öğrenin. Ananızdan babanızdan duyduğunuzu değil, gerçek islamı öğrenin. Allah'ın bizden istediğini, nefislerdeki isteklerle değiştirmemiz gerekir. Dünya malından kaçalım mı hayır. Ama helal olanı tercih edelim. Birbirimizle istişare edelim.
Abi bu güzel sohbet için teşekkür ederim.