Allah (cc) her konuda olduğu gibi, dünyamız ve dünyamızda olup bitenler hakkında da bizleri bilgilendirmiştir. Dünyamız, biz insanların oldukça yakından tanıdığı, üzerinde yaşadığımız bir gezegendir.
Dünyamız ve orada olup bitenlerle ilgili çok sayıda ayeti kerime vardır. Bu ayetlerden birçoğunda Allah'ın yaratmış olduğu sayısız nimetlere dikkat çekilerek, şükran duygusu içerisinde Allah'a iman etmemiz ve imanın gereklerini yerinde getirmemiz istenmiştir. Kur'an-ı Kerim'de tabiatla ilgili bilgi verilmesi, insanları onlar üzerinde düşünmeye çağırması bilimin gelişmesine katkıda bulunmuştur. "Allah'ın sünneti (sünnetullah) olmasaydı, bilimin doğması ve gelişmesi zor olurdu. Fakat Kur'an'ın asıl amacı bilgi vermekten daha ziyade yaratan ile yaratılan arasındaki ilişkiye dikkat çekilerek insanların iyi bir mümin olmalarını sağlamaktır.
Yüce Rabbimizin, Kur'an da tabiat Allah ilişkisine dikkatlerimizi çekmesinin sebebi: bazı insanların ilk bakışta tabiatı kendi kendine yeterli olan bir varlık alanı gibi görmeleri ve değerlendirmeleridir. Bu tip insanlar, her şeyi tesadüflere bağlayarak ya yaratıcıyı unutuyorlar veyahut ta inkâr ediyorlar. Bunları, Kur'an şöyle tasvir eder: "Onlar derler ki: hayat ancak bu dünyadaki hayatımızdır. Yaşarız ve ölürüz. Bizi ancak zamanın geçişi yokluğa sürükler. Bu hususta onların hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm verirler" (Casiye 24) Geçmişte tabiat güçlerine (güneşe, aya) tapanların olduğunu da görüyoruz. Yüce Rabbimiz, Kur'an da bütün varlıkları insanın hizmetine sunduğunu ve ona düşenin ise tabiat güçlerine tapınmak değil onlardan yararlanmak olduğunu bildirir. İnsanın varlığını tesadüflere bağlayanlar olduğu gibi dünyanın da tesadüfen oluştuğunu söyleyenler olmuştur. Kur'an a baktığımız zaman hiçbir şeyin tesadüfî olmadığını ve dünyamızın canlıların yaşayabilecekleri en güzel bir şekilde yaratıldığını görürüz.
Kur'an-ı Kerim'de "İnkâr edenler, göklerle yer bitişik bir halde iken bizim onları birbirinden ayırdığımızı görüp düşünmezler mi? Yine de inanmazlar mı?" "Onları sarsmasın diye yeryüzüne bir takım dağlar diktik…" "Biz gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık…" "O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı… yaratandır. Her biri bir yörüngede yürümektedir" (Enbiya 30-33) "… Her şeyi yönetip ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir" (Furkan 2) "Göğü Allah yükseltti ve mizanı (dengeyi) o koydu. Sakın dengeyi bozmayın" (Rahman 7-8) "Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık." (Duhan 38) "Göğü biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz." (Zariyat 47) "Gökleri yedi kat üzerine yaratan O'dur. Rahman olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?" (Mülk 3) "Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık" (Kamer 49)
Kur'an-ı Kerim'e baktığımız zaman evrenin yaratılışı, oradaki uyum, düzen ve ahenk konusunda daha çok sayıda ayetin olduğunu ve Yüce Rabbimizin dünyamızı ve diğer gezegenleri belli bir ölçü ve hesaba göre yarattığını görürüz. Günümüzde bilim ve tekniğin ilerlemesi, tesadüfe yerin olmadığını bize daha net bir şekilde göstermiştir. Allah gökleri yedi kat üzerine yarattığını haber veriyor. Bilimsel verilerin sonuçlarına baktığımız zaman, dünyamızın etrafını çepeçevre saran atmosferin de yedi tane katmanı olduğunu ve canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için her birinin ayrı bir hayatî ehemmiyetinin olduğu bilinmektedir. Mesela, ozon tabakası olmasa idi güneşten gelen ve ultraviyole denilen zararlı, yakıcı ışınlar direk bize gelirdi ki, bilim adamlarının araştırmalarına göre insanlar anında cilt kanserine yakalanırlardı. Dünyamızın etrafını çepeçevre saran atmosfer olmasa idi; uzaydan gelen gök taşları dünyamıza zarar verirdi. Dünyamız şu anda hızlı bir şekilde döndüğü halde hissetmiyoruz. Sadece dünyamız dönse de, atmosfer sabit olsa idi birincisi dört mevsimi bir günde defalarca yaşardık. Dolayısıyla hububat, sebze ve meyve yetiştirme imkânı kalmazdı. İkincisi, sürtünmelerden dolayı aşırı uğultu ve gürültüden durulmazdı. Üçüncüsü de, hava tahmininde bulunmak mümkün olmazdı. Ay'da geceleyin sıcaklık gündüze göre 300, Merkür'de ise 600 dereceden fazla düşüş göstermektedir. Dünyamız, etrafını çepeçevre kuşatan atmosfer sayesinde hızlı ve yüksek ısı değişikliklerinden korunmaktadır.
Allah (cc) her şeyi bir ölçüye, hesaba göre yarattığını haber veriyor. Bir süre önce güneş tutulması olmuştu. Günler öncesi televizyonlarda bilim adamları her ilde hangi saat ve dakikada tutulacağını bildirdiler. Çünkü dünyamızın dönüş hızı belli 1670 km/s, dünyamızla güneş arasındaki mesafe belli 149.6 milyon km, Ay ile dünya arasındaki mesafe belli 384.000 km. Olunca hesabı yapıldı ve önceden haber verildi. Bilinmeyen şeyler üzerinde matematiksel işlem yapılamaz. Dünyamız 23 derece 27 dakika elips şeklinde meyilli değil de düz olarak dönse idi yine mevsimler meydana gelmezdi. Dünyamız sadece güneşin etrafında dönse de aynı zamanda da kendi ekseni etrafında dönmese idi gündüz ve geceler meydana gelmezdi. Dünyanın güneşe bakan yüzü (yani yaklaşık yarısı) yaz ve gündüz olurdu, diğer yarısı ise devamlı gece ve kış olurdu. Bilim adamlarının araştırmalarına göre ay'ın bize olan uzaklığı 384.000 km değil de 50.000 km daha yakın olmuş olsa idi med ve cezir olayları o kadar şiddetli meydana gelirdi ki, en az günde iki defa dünyamız sular altında kalırdı. (ay dünyaya yaklaştığı zaman deniz suları yükselir)
Dünyamız 1670 km. değil de on kat daha hızlı dönse idi (16.700km) ters orantılı olarak gündüz ve geceler on kat kısalırdı. Yaklaşık 80 dakikalık bir gündüz 80 dakikalık bir gece… Bilim adamlarına göre sıcaklık da 3 dereceyi geçmezdi. Veya tersini düşünelim dünya on kat daha yavaş dönse idi (167 km) birincisi yavaş döndüğü için yer çekimi meydana gelmezdi ve dünyamız üzerindeki eşya ve canlıyı uzay boşluğuna fırlatırdı,
ikincisi ise dünyamızın dönüşü on kat yavaşlayınca yine ters orantılı olarak gündüz ve geceler on kat uzardı. Yani bir gün 24 saat değil 240 saat olurdu. Yaklaşık 120 saat gündüz 120 saat gece. Bilim adamlarına göre, gündüzleri dünyamız aşırı derecede ısınarak alev alev yanardı. Örnekleri çoğaltmamız mümkündür. Bütün bunlar gösteriyor ki tesadüfe yer yok. Her şey ince hesaplarla tasarımlanarak yaratılmış.
Eflatun "Allah geometri kullanmıştır." Ferit Kam "Kânûn-ı ezelde yok tehâlüf (zıtlık)/ Bir zerre bile değil tesadüf.", Edison "Hiçbir icadımı tesadüfe borçlu değilim.", Galile "Bu kâinatı yaratan Allah insanların ve canlıların yaşayabilecekleri en güzel bir şekilde, matematiksel bir dilde yaratmış"
Evrendeki bu ölçü ve ahenge baktığımız zaman, hiçbir şeyin tesadüfî olmadığını görürüz. Bütün bunlar, bizleri, sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi Yüce Rabbimiz tarafından yaratıldığı soncuna götürürken, her şeyin onun varlığına ve birliğine delalet ettiğine de işaret eder.