KİBRİT OYNAMA: Köylerde uzun kış geceleri farklı geçerdi. Şimdiki gibi akşam bir komşuya oturmaya gidilmek istendiğinde ''bu akşam size gelmek istiyoruz. Müsait misiniz? Bi hanıma danışayım, yok, bu akşam müsait değiliz, başka bir akşam'' diye başlayan konuşmalar ve haber gelecek diye beklemeler olmazdı. Hatta köylerde gece yatıncaya kadar kapılar kilitlenmezdi. Annelerimiz, bacılarımız her an misafir gelecek gibi giyim kuşam açısından da hazırlıklı bulunulurdu.
Kış günü evlere mehleye (gece oturması) gidildiğinde geceler uzun olduğu için vakit geçirmek adına çeşitli oyunlar oynanılırdı. Bunlardan bir tanesi de kibrit oyunu idi. Önce yere tabla ( tahtadan yapılan ve üzerinde yufka açılan, yemek yenen 20-25 cm yüksekliğindeki yuvarlak tahta) Bazen çocuklar bazen de küçük büyük herkes tablanın etrafına oturur. Tahtanın köşesine kibrit yatay olarak konur. Başparmağı bükülen şehadet parmağına sürterek yukarı doğru hoplatılır. Bu durumda kibrit dik gelirse jandarma 10 puan / yatay gelirse hâkim 5 puan / yok yazı tarafı gelirse 1 puan / şayet tura tarafı gelirse kibrit yandakine geçer. Oyun bu şekilde dönerek devam eder. Oyunun kaç puanda biteceği başta kararlaştırılır. Dolaysıyla puanı en düşük olanlara ceza verilir. Bu ceza da genellikle ele demir kaşıkla vurma şeklinde olur. Özellikle kardeşler birbirine acımazsız vurunca ağlayanlar bile olurdu.
''Hayatımızda en yüce, en güçlü faydalı dayanağımız ana- aba evinden kalan hatıralarımızdır'' (Dostoyevski)
*
BİZİM KÖYDE
Çeşmeye pınar,
Çok ağlayana ölün mü var?
Şehre gidecek geline de kocan kızar
Derler bizim köyde
Çorbaya aş, tarla başına kaş,
Davar köpeğine Karabaş,
Hızlı yaşayana da yavaş oğul yavaş
Derler bizim köyde
Hatice'ye Hacca,
Kerziban'a Kerzik,
Gelin olacak kıza da iste çok bilezik
Derler bizim köyde
Yaşa tevellüt, fakire züğürt,
Hareket ettirmeye yürüt,
Koşmaya da söört
Derler bizim köyde
Bağdaki sığınma yerine kelik,
Tavuğun körpesine ferik,
Toplum içine girmeyene de hünük,
Derler bizim köyde
Akrabaya hısım, düşmana hasım,
Savaşta gavura bol kurşun,
Dananın yiğidine de tosun,
Derler bizim köyde
Hüseyin'e isiin,
Çok yemek yiyen çocuğa dokunma yisin,
Yeni evlenen geline de kaynananla iyi geçin,
Derler bizim köyde
Cenazenin bineğine sal,
Ahırda ki ineğin yemeğine yal,
Misafire de istediğin kadar kal,
Derler bizim köyde
Kayınpedere kaynata,
Seki turpu varken aşın yanında yenmez salata,
Utanmadan büyükleriyle dalga geçenlere de fırlatma,
Derler bizim köyde.