KEKEMELİK NEDİR?

Kekemelik seslerin, hecelerin ve kelimelerin söylenmesinde istem dışı sessiz tekrarlarla beliren işitilebilir konuşma akıcılığı sorunu olarak tanımlanmaktadır. Sesleri ve sözcükleri tekrarlayarak duraksamayı, uzatmayı, bloke olmayı bazı hecelerden kaçınarak konuşmayı içeren bir konuşma bozukluğudur.

Özellikler

* Kekemelik kültürler arasında farklılıklar gösterse de evrensel bir konuşma bozukluğu olarak karşımıza çıkmaktadır.

* Heyecan, kaygı ve utanma gibi duyguların belirtileri olarak ortaya çıkabilmektedir. Kekemelikten korkma, kaçınmaya çalıştıkça daha sıklaşabilen bir durumdur.

* Küçük çocuklarda daha sık görülmekle beraber ergenlik ve yetişkinlikte azalmaya eğilim göstermektedir.

* Genellikle 2-6 yaş arası çocuklarda görülür. Bazı çocuklarda okul çağında da görüldüğü bilinmektedir.

* Erkek çocuklarında kızlara oranla 3 kat daha fazla rastlanmaktadır.

* Gelişimin doğal bir sonucu olarak geçici kekemelik görülebilir okul öncesi dönemde pek çok çocuğun zaman zaman kekemelediği görülmektedir.

* Konuşma sırasında aksayan akıcılık sebebiyle dikkat kişinin ne söylediğinden çok nasıl söylediğine çekilir.

* Kekemelikte nefes alırken konuşmaya çalışma ve nefesi tutup konuşma gibi davranışlar gözlenir. Bu durum solumun kalitesini de olumsuz etkilemektedir.

* Kekemelik durumunun derecesine bakılmaksızın kişilerin sürekli kekelemesi söz konusu değildir.

* Kişi kekeleyeceğini tahmin ettiğinde ve söylemek istediği sözcüğe yaklaştığında bu beklentinin etkisiyle iletişimde daha çok zorlanma yaşar.

* Motor aktivitelerin de kekemelik sırasında sıklaştığı bilinmektedir. Bu aktiviteler konuşmayı etkileyen çene, dil ve ağız dışında yüz, kol, bacaklarda da görülebilmektedir.

* Kekemeliğin şiddeti her ortamda aynı değildir. Kişinin içinde bulunduğu ortam ve duruma göre değişkenlik göstermektedir.

* Sözel iletişimden kaçınarak sosyal ortamlarda sessiz kalma eğilimindedirler.

* Kendini ifade etmede sorun yaşayan bireyler okul başarısında, meslek hayatında, toplumsal ilişkilerde olumsuz etkilenebilirler.

Nedenleri

* İlgili çalışmalara bakıldığında kekemelikle ilgili kalıtımsal faktörlerin etkili olduğu bulunmuştur. Varsayımlara rağmen gerçek nedeni tam olarak bilinmemektedir.

* Kekemeliğin nedenleriyle ilgili çalışmalar beynin çalışma sistemine odaklanmaya başlamıştır.

* Ani korku ve korkutmalar kekemelik nedeni değildir. Trafik kazası, doğal afet, hayvan saldırısı gibi duygular travmalar da kekemeliğe yol açmaz.

* Yorgun, heyecanlı, üzüntülü ve acele edilen durumlarda çocuk fark etmeden konuşmasındaki akıcılığını bozabilir. Bu durumu hemen sorun olarak görmek doğru değildir.

* Kekemelik teşhisini tıp hekimleri tarafından alan çocuk kardeş kıskançlığı, ayrılık kaygısı gibi durumlar karşısında psikolojik olarak zorlandığından kekemeliğinin artması söz konusu olabilir.

* Kekemelik teşhisinden sonra çocuğa verilen tepkilere dikkat edilmelidir. Korkutmak, sert tepki vermemek gerekmektedir.

* Kekemeliğin zeka düzeyi ile ilişkisinin olmadığı düşünülmektedir.

Ebeveynler Neler Yapabilir?

* Tanı için mutlaka hastaneye başvurmak gerekir. Sorunun kalıcılığına, şiddetine ve tedavi yöntemine yalnıza tıp hekimleri karar verebilir. Sorunun çocukta ve sizlerde bıraktığı psikolojik etkilere yardım için yine bir profesyonele başvurabilirsiniz.

* Altta yatan sorunların değerlendirilmesinden sonra alan uzmanı olan dil ve konuşma terapistlerinden yardım alınabilir. Kekemelik sorunuyla mücadele eden yetkin kişilerdir.

* Kekeleyen kişilerin benlik kavramlarının incelenmesi önemli bir konudur. Bu sorunla mücadele eden kişiler, anlamlı bir şekilde yetersiz duygusal kontrol geliştirebilir ve kendilerini kabullenmekte güçlük yaşayabilirler. Bu sebepten çocuğa kabul göreceği rahat bir ortam sunmak önemlidir. Aksi takdirde baskıcı, eleştirilen bir ortamda kekemelik kısır döngü olarak çocukta kalacaktır.

* Kekeleyen çocukların iletişimde ebeveynleri tarafından sık sık bölündüğü ve onların yerine konuşarak kelimelerinin tamamlandığı bilinmektedir. Bu durumda sorunun büyümesine yol açacağı bilinmelidir.

* Amaç, yalnızca kekemeliği geçirmek değil aynı zamanda çocuğun olumlu yönlerinin de desteklenmesi olmalıdır.

* Problemi sürekli konuşmak ne kadar doğru değilse problemi yok saymak da bir o kadar tehlikelidir. İnkar davranışı yerine çocuğu desteklemek ve iş birliği içinde olmak gerekir.

* Çocuk 2-6 yaş arası dönemde geçici kekemelik yaşayabilir. Bu durumda hemen kekemelik sorunu varsayılarak çocuk etkilenmemelidir. Önemli olan uzman görüşü ve doktor tanısıdır.

* Kekemelik yaşayan çocuklar anne-baba, öğretmen gibi otorite figürleriyle konuşurken daha çok zorlanabilmektedir. Onu dinleyen tüm insanların sabırlı ve işbirliği içinde olması önemlidir.

* Kekeleyen çocuk olumsuz duygularını farklı şekillerde gösterebilir. Kekelediğinde gözlerini dinleyiciden uzaklaştırır ve söylediklerini bitirdiğinde utanabilir. Alacağı tepkiden korkan çocuğu rahatlatmak için dinleyici olarak gözleri çocuktan kaçırmak doğru değildir. Böyle bir durumda çocuk dinlenilmediğini, utanıldığı ve kendisinden sıkılma davranışının gösterildiğini düşünebilir. Konuşma boyunca çocukla göz kontağı kurulmalı, yapmacık olmayan bir ilgiyle dinlenilmelidir.

* Çocukla yeteri miktarda vakit geçirmek ve değerli olduğunu hissettirmek sorunun çözümünde yardımcı olacaktır.

* İletişimin telaşsız havada geçmesine dikkat edilmelidir.

* Nasıl söylediğinin değil ne söylediğinin önemli olduğuna dikkat çekilmelidir.

* Kısa ve basit cümleler kurarak çocuğa model olunabilir.

* Duygularını ifade etmesi için mutlaka fırsat verilmelidir.

* Çocuğun iyi beslemesine ve uyku saatlerinin düzenine hem gelişimi hem de sorunun çözümü için özen gösterilmelidir.

Son olarak kekemelik hakkında konuşmak aile içinde bir tabu olarak görülmemelidir. Çocuk yaşadığı sorunu merak edebilir. Çevresindekilerden farklı konuştuğunun farkına varacak ve kendi içinde sorgulayacaktır. Çocuğa yaşadığı konuşma güçlüğüne ilişkin duyguları sorulabilir. Acıma ve kaygı duyguları yansıtmadan çocuğun duyguları paylaşılabilir ve çabasının takdir edildiği hissettirebilir. Anne-babasını yanında hisseden her çocuk yaşadığı sorun karşısında daha güçlü olacaktır.