Kaleli Vakfında, üç ayların gelmesi nedeniyle program düzenlendi. Kuranı Kerim tilaveti ilahilerin seslendirildiği programda Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Çolak’ın, "Üç Ayların Manevi İklimi ve Hz.Muhammed (s.a.v.)" konulu konferans gerçekleştirildi.

Kaleli Şirketler Grubu Yönetim Kurulu ve Kaleli Vakfı Başkanı Selahattin Kaleli, vakıf mütevelli heyeti ve yönetim kurulu üyeleri ile ve davetlilerin katıldığı program Kuranı Kerim tilaveti ile başladı.

Kaleli Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Vakıf Müdürü İsmail Tuncel yaptığı açılış konuşmasında, “Yüce Rabbimizin kullarına olan rahmet ve merhametinin bir göstergesi olarak, bizlere ihsan ve ikram ettiği, Receb, Şaban ve Ramazan aylarından oluşan ve dini kültürümüzde özel bir yeri olan mübarek “üç aylar” mevsimine bir defa daha kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hz.Mevlana bizlere dünya hayatının bir uykudan ibaret olduğunu hatırlatarak, gaflet uykusundan hep birlikte uyanmamızı tavsiye etmektedir. Bu bağlamda ruhumuzu canlı ve diri tutalım, rahmet pınarlarının fevç fevç aktığı bu mukaddes üç ayların gündüzlerini ve gecelerini ibadet, dua ve tefekkürle geçirerek, kulluğun daha bir  anlam ve önem kazandığı bu arınma gecelerini her zamankinden daha fazla idrakinde olarak bu zaman dilimlerini bol bol değerlendirelim. Rabbimiz, yüce kitabında kullarına yaptığı ilahi buyruklarına ve sevgili peygamberimizin sünneti seniyyesine bağlı kalmayı ve bu meclislerde daima anmayı bizlere nasip etsin” dedi.

İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Çolak ise "Üç Ayların Manevi İklimi ve Hz. Muhammed (s.a.v.)" konulu konuşmasına, “İbadetlerimizle bizleri manen dirilten, iyiliklerimizle ahlaken olgunlaştıran, hayır ve hasenatımızla kardeşliğimizi pekiştiren böyle bir rahmet, bereket ve mağfiret mevsimine, bu müstesna manevi günlere bizleri yeniden kavuşturan Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Ümmetine ibadet ve itaati, tevbe ve istiğfarı, dua ve niyazı, mübarek vakitleri nasıl değerlendireceğimizi öğreten, İslam’ın eşsiz güzelliği ile gönüllerimizi buluşturan Resûlullah (s.a.v.) Efendimize salât ve selam olsun” diyerek sözlerine başladı.

İnsanlık tarihi boyunca yapılan bütün takvimlerde ayların sayısı 12 ve haftanın gün sayısının ise yedi olarak belirlendiğini dile getiren Prof. Dr. Abdullah Çolak, “Bu tesadüf olamaz. Tevbe suresi 36. Âyette “Doğrusu Allah’a göre ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir” denilerek bunun böyle olmasının ilahi irade sonucu olduğu anlaşılmaktadır. Ömrümüzün her anı kıymetlidir. Ancak Cenâb-ı Hakkın, kullarına lütuf ve ihsanını bolca ikram ettiği özel vakitler vardır. Receb, Şaban ve Ramazan ayları, işte böyle birbiri ardına açılan bereket kapılarıdır. Bu müstesna zamanlar, maddî ve manevî kurtuluşumuza, ebedî huzur ve mutluluğumuza vesiledir. Bizler mezar taşıyla Fatiha istememeliyiz, Hayatımızı bize Fatiha okutacak işlerle donatmalıyız. Müslümanlar beş ayrı geceyi özellikle Türk toplumunda Osmanlı Sultanı II. Selim’den itibaren camilerde kandiller yakılarak kutlamışız. Bunlardan dördü bu Recep, Şaban ve Ramazan ayları içerisinde kutlanmaktadır. Üç ayların ilk Cuma gecesi Regaib, aynı ayın 27. gecesi Miraç, Şaban ayının 15. Beraat ve Ramazan aynın 27. gecesi ise Kadir Gecesi kutlanır. Bir de mevlid kandili vardır ki o da Rebiulevvel ayının 12. gecesidir. Allah Teâla kullarını sevdiği için ve onlara merhametinin gereği olarak belirli gün ve geceleri özel kılmış onlarda yapılan ibadetlere ve istiğfara daha bir önem atfetmiştir.  Bin aydan daha faziletli olduğu âyetle sabit olan (yaklaşık 83-84 seneye karşılık gelen) kadir gecesi bu üç aylar içerisindedir. İslâm dünyasında her yıl manevî bir iklimin hüküm sürdüğü ve ramazan bayramıyla sona eren üç aylar, müslümanlara dinî hissiyat ve ibadet yoğunluğu eşliğinde gündelik hayatlarını sorgulama, yenileme ve zenginleştirme fırsatı sunmaktadır. Bizler bu aylara kavuşmanın sevincini yaşarken bir taraftan da bir daha kavuşamamanın endişesini taşımalıyız. Yaşadığımız her gün ve geceyi yaratan Rabbimiz bizlere, olur ya gafletle geçirdiğimiz günler varsa mübarek gün ve geceler sayesinde bunları telafi imkânı sunmaktadır. Biz Müslümanlar Rabbimizin verdiği sonsuz ve sınırsız nimetler karşısında şımaran değil şükreden, bize sunulan nimetleri paylaşan, günahlara tevbe edip onlarda ısrarcı olmayan, Rabbine layık kul, Resûlüne ümmet olma gayretinde olan kimseler olmalıyız. Üç ayların sonuncusu, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden kurtuluş olan Ramazan-ı şeriftir. Ramazan; oruç, Kur’ân, infak, zekât, arınma ve tefekkür ayıdır. Ramazanın son günlerinde kadrini bilenler için bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini ihya ederiz. Ve nihayet Rabbimize itaatkâr bir kul olmanın mutluluğuyla bayrama erişiriz. Rabbimize gönülden bağlanmak, O’na hakkıyla ibadet etmek ve güzel ahlaka uygun bir hayat sürmek için üç ayları fırsat bilelim. Hata ve günahlarımıza tevbe edelim. Varsa kötü alışkanlıklarımızı terk edelim. Haktan ve hakikatten, iyiden ve güzelden yana yeni bir sayfa açalım. Mahzun gönüllere neşe ve sevinç taşıyalım. “Ben” duygusundan sıyrılıp “biz” olmanın şuuruna varalım. Böylelikle dünyada ve ahirette huzura erelim” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Marketlerin zam oyunu Marketlerin zam oyunu

Tasavvuf Musikisi dinletisi, ilahiler, naatlar ve kasidelerin seslendirilmesinin ardından Emekli Din Görevlisi Fikrettin Çıplak’ın yaptığı dua ile program sona erdi. (Haber Merkezi) 

Editör: Çorum Hakimiyet