Kaleli Vakfı Hz.Mevlana’yı anma ve anlama etkinlikleri kapsamında Şeb-i Arus programı düzenledi.
Vakıf merkezinde yapılan programda Kaleli Vakfı Mütevelli ve Yönetim Kurulu Üyesi ve Vakıf Müdürü Gazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Emekli Öğretim Görevlisi İsmail Tuncel, “Hz.Mevlana ve Şeb-i Arus” konulu konferans verdi.
Felsefesi aşk, muhabbet ve yetmişiki millete birlik ve beraberlik çağrısı olan Mesnevi’de tüm bunları dile getiren Hz.Mevlana’nın, 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan ülkesinin Belh şehrinde dünyaya geldiğini belirterek sözlerine başlayan Vakıf Müdürü Emekli Öğretim Görevlisi İsmail Tuncel, “Babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden, sağlığında “Bilginlerin Sultanı” ünvanını almış olan Hüseyin Hatimî’nin oğlu Bahaddin Veled’dir. Yaşadığı bölgede yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle takribi 1212 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh şehrinden ayrıldı. Ulemanın ilk durağı Nişabur olmuştur. Nişabur şehrinde ünlü mutasavvıf Feridüddin Attar ile karşılaştı. Mevlana küçük yaşına rağmen Feridüddin Attar’ın dikkatini çekmiş ve takdirini kazanarak ondan feyz almıştır. Sultan-ül Ulema Bahattin Veled, Nişabur’dan Bağdat’a ve daha sonra Kufe yoluyla Kabe’ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam’a uğradı. Şam’dan sonra sırası ile Malatya, Sivas, Kayseri ve Niğde yoluyla Karaman’a geldiler, Karaman’da Subaşı Emir Musa’nın yaptırdıkları medreseye yerleşti. Yıl 1222. Burada yedi yıl kaldıktan sonra Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat’ın daveti üzerine İplikçi Medresesine yerleşti. Babası Bahaddin Veled’in vefatı üzerine tüm talebeleri ve müridleri Mevlana’nın etrafında toplandılar ve kenetlendiler. Mevlana o an itibariyle yetişmiş büyük bir ilim ve din bilgini, fikir adamı olmuştu. İplikçi medresesinde vaazlar ve dersler vermeye başladı. 17 Aralık 1273 yılında vefat etti. Günümüzde, Konya Mevlana Müzesi içerisindeki mekana, babası Bahaddin Veled’in yanına defnedilmiştir. Mevlana yaşamını üstadlarından aldığı feyz ile “hamdım-piştim-yandım” sözleri ile ifade etmiştir. Ölümünü, yeniden doğuş günü olarak niteleyen Mevlana, o gün kendisini sevdiğine yani Allah’a kavuştuğu gün olarak nitelemiş ve ölüm gününü “düğün günü veya gelin gecesi” olarak kabul etmiştir. Günümüzde bu olay “Şeb-i Arus” olarak kabul edilmekte ve her yıl 17 Aralıkta anılmaktadır. Mevlana Celaleddin-i Rumi, bugün dünyaya mâl olmuş büyük bir fikir ve gönül insanıdır. Yaşantısı kitap ve sünnet olan Mevlana, muhabbetullah çizgisinden hiçbir zaman ayrılmamıştır. “Canım tenimde oldukça ben Kur’an-ın kölesiyim, Hz.Muhammed’in (s.a.v.) yolunun toprağıyım.” sözleri bunun en güzel kanıtıdır” dedi.
Ebubekir Atalay yönetiminde, solistler Faruk Özdemir ile Muammer Özcan ve Udi Atakan Tetik, Neyzen Alpaslan Yıldız ile Bendirde Samed Bilge’nin tasavvuf müziği dinletisiyle birlikte semazen Batuhan Demir’de sema gösterisi gerçekleştirdi.
Program Emekli Din Görevlisi Fikrettin Çıplak’ın Kuran Kerim tilaveti ve yaptığı dua ile sona erdi.