Kaleli Vakfı’nda Miraç Kandili nedeniyle bir program düzenlendi. 

Çorum-İskilip yolunda çalışma başlıyor Çorum-İskilip yolunda çalışma başlıyor

Vakıf merkezinde yapılan programa konuşmacı olarak Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur katıldı.

Ulu Camii Müezzini İlhami Kurt’un Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programın açılış konuşmasını Kaleli Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Vakıf Müdürü İsmail Tuncel yaptı.

Kuran-ı Kerim’den örnekler vererek Cenab-ı Hakk’ın ölüm ve hayatı imtihan için yarattığını ve insanların ve cinlerin de ancak Allah’a ibadet etmek amacıyla yarattığını kaydeden İsmail Tuncel, Ziya Paşa’nın “Odun yanar kül olur, İnsan yanar kul olur” veciz sözünü hatırlatarak konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“Milli ve manevi duyguların doruğa çıktığı bu özel gecelerin birlik ve beraberliğimize vesile olması temennisi ve Cenab-ı Hakk’ın Peygamberimize ilahi ihsanı olan Miraç mucizesi üzerinde çok düşünülmesi gerek. Yüce Allah’a sevgi ve saygı ile Peygamberimize bağlılığı noktasında insanın kendisini yeniden gözden geçirmesi ve değerlendirmesi gerekiyor. Kaleli Vakfı’mızın bir programında daha bir araya gelmenin heyecanı ve mutluluğu içerisindeyim.”
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur ise konuşmasında Miraç olayından ve öneminden bahsetti. 
İçinde bulunduğumuz Recep ayının, Ramazan ayına bizleri ulaştıran yolun ilk durağını teşkil ettiğini belirten Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur,  “Bundan dolayı bazı ilim ve irfan ehli Recep ayını tohumun ekildiği; Şaban ayını sulandığı; Ramazan ayını ise hasadın gerçekleştiği bir zaman dilimi olarak nitelemektedirler. Diğer bir benzetme şekli de Recep ayında ağacın yaprak açtığı; Şaban ayında meyvenin çiçeklendiği; Ramazan ayında ise olgunlaşan meyvenin toplandığı şeklindedir.  Regaib ve Miraç gecelerinde Hz. Peygamber’i ve insanlığa tebliğ ettiği esasları anlamaya çalışmak, bunlara ilişkin bazı bilgileri okuyup, öğrenip yakınlarımızla paylaşma gayreti içerisinde olmak son derece isabetli olacaktır. Şaban ayı, Berat gecesi ise artık Ramazanın yaklaşmaya başladığı, ibadetin yoğunlaştığı bir zaman dilimidir. Kişinin kendisini hesaba çekmesi, manevi açıdan eksikliklerini tespit edip düzeltme yoluna girmesi, bu uğurda iradesini kullanıp kendisine söz vermesi ve sözüne sahip çıkması, bu mübarek zaman diliminde yapılacak en hayırlı ibadet olacaktır. Miraç Kandili de bu kutlu zaman süreci içerisinde yer alan önemli bir duraktır. Bu gecenin manasını idrak edebilmek için, Hz. Peygamber’in neden böyle bir mucizeyle onurlandırıldığını ve desteklendiğini anlayabilmek için, Mirac’a kadar uzanan sürecin çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Cenabı Hakkın son elçisi Mekke’de on yıl boyunca insanları Allah’ın emirlerine uymaya, onun son mesajına inanmaya çağırdı. Bu süre içerisinde istihza, alay, hakaret, tartaklanma gibi türlü çeşit sıkıntılara maruz kaldı. Son aşamada kendisine inanan bir avuç insanla beraber Mekke’nin kenar mahallelerinden birinde üç yıl açlık ve sefalet içerisinde kuşatma altında tutuldu. Bu arada önce kendisini küçüklüğünden beri bir baba şefkati ile seven ve koruyan, üzerine kol kanat geren amcası Ebu Talib’i, ardından da mutlulukları ve hüzünleri beraberce paylaştığı kendisine her zaman destek olan hayat arkadaşı Hz. Hatice’yi kaybetti. Bütün bunlar azmini kırmadı. Yanına evlatlığı Zeyd’i alarak bir ümit ışığı yakalayabilmek amacıyla Taif’e gitti. Hedefi Taiflileri ikna ederek Mekke’de bulamadığı desteği burada temin edebilmekti. Gel gör ki Taifliler ona inanmadıkları gibi, alay ettiler, hatta ayaktakımını kışkırtarak taşa tutturdular.  Hz. Peygamber karşılaştığı bunca eziyete rağmen, kendisini taşa tutan serseri güruhu için dua etti. Yüce Allah’tan onların soyundan yalnız Allah’a ibadet eden, ona hiç bir şeyi ortak koşmayan bir nesil çıkartmasını niyaz etti. En sıkıntılı zamanında gördüğü bunca eziyete rağmen alicenaplığını göstermiş, kendisini taşlayanların ıslahını istemek suretiyle âlemlere rahmet olduğunu ortaya koymuştur. İşte Miraç mucizesi Hz. Muhammed’e bu olayların ardından hem bir teselli kaynağı olmuş hem de artık Hicretle birlikte yeni bir sayfanın açılacağının habercisi olarak kabul edilmiştir. Böylece insanın ulaşabileceği en yüce makama kadar yükselen efendimiz orada kalmamış, görevinin tamamlamak üzere ümmetinin arasında geri dönmüştür. Bu bakımdan Miraç gecesini gereği gibi değerlendirebilmek için bu sürecin çok iyi bilinmesi ve anlaşılması gerekmektedir. Bu açıdan, dikkat çektiğimiz bilince sahip olarak Miraç ve Berat gecelerini gereği gibi idrak etmek suretiyle Ramazan’a hazırlanmanın gayreti içerisinde olalım” dedi.
Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur’un konuşmasının ardından Hasan Çakmak, İlhami Kurt, Muammer Özcan, Ebubekir Atalay’dan oluşan tasavvuf musikisi korosu ilahi, naat ve kasideler seslendirdi. Emekli Din Görevlisi Ömer Kazancı’nın yaptığı dua ile sona eren programa Kaleli Vakfı Başkanı Selahattin Kaleli ile davetliler katıldı. (Haber Merkezi)

Editör: Çorum Hakimiyet