İSRAFIN FERT VE TOPLUM AÇISINDAN ZARARLARI - 2 - Fatih KAYA

Bununla birlikte ihtiyaç sıralamasına riayet etmeden harcamada bulunmak israf sayıldığı gibi, bu ihtiyaçların zaman zaman israfa varacak şekilde karşılanması da aynı şekilde israf kabilindendir. Modern zamanlarda insanların aşırı borçlanmaları neticesinde sıkıntı çekmelerinin neticesinde ailede ve toplumda hiç de arzu edilmeyen travmaların yaşanmasının en önemli sebepleri arasında ihtiyaçlar noktasında sağlıklı kararlar verilemeyip yapılan harcamaların, zaruriyyat, haciyyat ve tahsiniyyat sınırlarını aşıp israf boyutuna ulaşmış olduğu çok rahatlıkla söylenebilir. Her konuda itidali tavsiye eden İslam, nimetlerin kullanımı ve tüketiminde de itidali emretmektedir. Sevgili peygamberimizin hadislerinde nimetlerin kullanılmasında serbestliği iki unsurun sınırladığını görmekteyiz. "Kibre düşmeden ve israfa kaçmadan yiyin, sadaka verin ve giyinin."5 Bu husus şu ayette de açıkça vurgulanmaktadır. "Ey Ademoğulları! Her mescid(e gidişiniz)de güzel elbiselerinizi giyin; yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü O (Allah) israf edenleri sevmez."6
Arzu ve isteklerini makul ölçülerde ve meşru çizgiler içerisinde tutamayan insanlar, geniş imkanlara sahip olmalarına rağmen huzuru ve mutluluğu yakalayamamışlardır. Devamlı surette kendi ailesinden başlamak kaydıyla akraba, komşu ve çevresiyle bir mücadele/geçimsizlik içerisinde olduklarını görmek mümkündür. Öyleyse temel ihtiyaçların dışındaki hırs ve aşırı tamah neticesinde yapılan lüks harcamalar bireyi nefsine kurban ettiği gibi yaşadığı toplumu da huzursuz etmektedir. Yiyecek, giyecek gibi en temel ihtiyaçlarını temin etmekte zorlanan insanların sayısının hiç de azımsanmayacak kadar çok olduğu bir toplumda fazlaca ve hesapsızca yapılan harcamalar insanlar arasında kin ve nefrete yol açacaktır. Bu açıdan israf, İslam'ın toplumsal hedefleri bakımından da mahzurlu görülmüş ve yasaklanmıştır. Bu yönüyle israf; insanın toplum içerisinde diğerlerinden üstün görülmesine sebep olan harcamalar diye de tarif edilebilir. Şu kadar var ki; israf konusundaki bilinçlendirme sadece mal ya da servet alanında değil her türlü nimetin kullanılmasında söz konusu olabilmektedir. Hz. Muhammed (s.a.s.) iki nimetin hoyratça kullanılıp israf edilmemesini "İki nimet vardır ki insanların çoğu onlar hakkında aldanmıştır. Sağlık ve boş vakit."7 hadisinde açık bir şekilde ifade etmiştir.
İsraf hangi şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin netice itibarıyla bu durum insanın kendi kendisine kötülük etmesidir. Her şeyde ve her durumda ölçülü olmayı ve itidali tavsiye eden yüce dinimiz İslam'ın bu tavsiye ve emirlerini en hafif ifadeyle görmezden gelmektir. Malı ve serveti ölçüsüz harcamanın ötesinde insanın başıboş bırakılmadığını vurgulayan8 dolayısıyla ona sorumluluklarını hatırlatan İslam, müminleri her anlamda israftan uzaklaştırma çabasındadır. En basit ifadeyle haddi aşmak olarak tarif edilen israf, aynı zamanda cehaletin, gafletin ve isyanın bir ifadesidir. Bu bakımdan mümin, Allah'ın koyduğu sınırları aşmayan, her işinde itidali gözeten kişidir. Yemesinde içmesinde, vakti kullanmasında, konuşmasında, infak etmesinde hatta Allah'a yönelmesinde hep itidal üzeredir. 
Allah'ın hoşnutluğu ve rızası her işinde ölçülü olanlaradır. O müsrifleri sevmez. On bir ayın sultanı Ramazan- şerifin rahmet iklimine kavuştuğumuz şu günlerde yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'deki şu güzel dua ayetini hatırlayalım. "Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki israfımızı (taşkınlığımızı) bağışla."  (SON)

...............................................
(5) Nesai, Zekat, 66.
(6) A'raf, 7/31.
(7) Buhari, Rikak,1.
(8) Kıyame, 75/36.
(9) Âl-i İmran, 3/147.

Fatih KAYA
Alaca Müftüsü