İsmail Tuncel-Üçaylar ve Kültürürmüzdeki Yeri

Üç aylar (Recep, Şaban, Ramazan) gönül dünyamıza bahar neşesi getiren, yeniden derlenme, toparlanma ve hayat bulma mevsimidir. Sahabe-i Kiram bu mevsimde kendilerine üç aylar adı altında programlar yapmışlardır. Fikirde, ruhta, topyekün hayatımızda yeni bir hamle devresidir. İnsanı tedrici bir temizliğe tabi tutar. İlk baharda açan çiçekler gibi… Esen ılık rüzgarlar gibi… Mü'minin gönlünde sevinç çiçekleri açar, muhabbet yelleri eser bu mevsimde. Duygular coşar… Gazab-öfke, kin, nefret, haset, kibir, gurur, riya gibi kötü huylar bu aylarda esen saba rüzgarları önünde uçar gider. Merhamet, şefkat, tatlı dil, güler yüz, müsamaha-hoşgörü, cömertlik gibi güzellikler yeşerir. Mü'minde aşk şevk heyecan yaratır.
Üç aylar; gelip geçici lezzetlere aldanan, fani pırıltılara kanan, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya dalanlara, Rabbimizden bir uyarı, bir ikaz, hatta bir ihtardır. Gafletten uyanışımıza, silkinip kendimize gelmemize ve mağfiret olunmamıza vesiledir bu aylar.
"Rahmetim, gazabımı geçmiştir." buyuran Yüce Mevlamız, kullarına rahmetiyle muamele edebilmek için vesileler kılmaktadır. Dünya hayatındaki sıkıntılarımızda kulu kula vesile kılan, ahiretimizi kurtarabilmek için türlü türlü ibadetlerimizi kurtuluşumuza vesile kılan Yüce Yaratan Rabbimiz, ömür çizgimizde zaman dilimi içinde belli vakitleri de mağfiretine vesile kılmıştır. Haftada bir Cuma gününe, senede iki bayram gecesine, aylardan muharrem, recep, şaban, ramazan aylarına dikkatlerimizi çekerek, islamı daha diri ve daha canlı yaşamamızı, yeniden dirilişimizi ve kulluk şuuruna ermemizi istiyor. Sevgili Peygamberimiz de: "Recep ayı Allah'ın, Şaban ayı benim, Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurarak üç ayların kendilerine has özelliklerini, güzelliklerini ve faziletini belirterek, bu mevsimin mü'minin yüzüne açılmış fırsat yelpazesi olduğunu duyurmaktadır. Ve gene Paygamberimiz üç aylarda şöyle dua yapmıştır: "Allah'ım, Recep ve Şabanı hakkımızda mübarek kıl. Bizi Ramazana ulaştır." diyerek, bu aylara ulaşabilmek iştiyak ve arzusunu her mü'minin gönlünde diri tutmasını istemiştir. Bu bağlamda Enes b.Malik'ten rivayet edilen üç aylar programından da kısaca bahsetmek istiyorum.
"Sahabe-i kiram, Şaban ayının hilalini görünce kendilerini kuran-ı kerim okumaya verirler, devamlı ve çokça salat-ü selam getirirlerdi.
* Ticaret erbabı; borçlarını bu ayda öderler, senelik hesaplarını bu ayda toparlarlardı.
* Zenginler ise mallarının zekatını hesap eder, sıkıntılarını gidermek amacıyla zekatlarını fakirlere bu ayda dağıtırlardı. Bu sayede toplum hep birlikte neşe içinde, heyecanlı, aşk ve vecd içinde ramazanı yaşasınlar ve bayramı yapabilsinler.
* Hakimler, valiler; mahkumlarla görüşürler, kamu hukukunu ilgilendiren cezaların ekseriyetini affedip, tahliye ederlerdi.
Görüldüğü üzere bu uygulamadan anlıyoruz ki; ferdi, ictima-i yönüyle üç aylarımızı nasıl geçirmemiz gerektiğini bizlere açık bir şekilde izah etmektedir.
Zunnun-i Mısri şöyle buyurmuşlardır: "Recep ekme ayı, Şaban sulama ayı, Ramazan ayı ise mahsül ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer." diyerek, mü'minin yol haritasını göstermiştir.