Diyabet, sigara kullanımı, yüksek kolesterol ve aşırı kilo gibi sorunlar inmeye neden oluyor. Kalıcı sakatlıklara ve hayati tehlikeye yol açan bu hastalıktan korunmak için genç yaşlardan itibaren uygulanacak yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşıyor. Çorum Özel Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Meryem İpek, yaptığı açıklamada inmeden korunmanın yolları hakkında bilgiler verdi.
İnmenin en önemli sebebinin, beyin damar pıhtısı olduğunu belirten İpek, "Belirtiler kısa süre için düzelse bile evde beklemek inmenin tekrarlaması ve kalıcı olması riskini doğuracağı için tehlikeli olabilir” dedi.
İnmenin en sık görülen, önlenebilir en önemli nörolojik hastalık olduğunu kaydeden İpek, “İnme gelişme riski yaşla beraber artmaktadır. İnme kendini çoğunlukla aniden ortaya çıkan bir felç, his kaybı, konuşma güçlüğü, tek veya çift taraflı görme bozukluğu, baş dönmesi, dengesizlik ve çift görme gibi yakınmalarla gösterir. Hastalığın en önemli nedeni beyin damar pıhtısı veya diğer bir deyişle beyin damar tıkanıklıklarına bağlı beyin enfarktüsleridir. Beyin damar pıhtısına bağlı inme tedavisinde yararlılığı kanıtlanmış en önemli tedavi yöntemi ise tıkalı damarın açılmasıdır” ifadelerini kullandı.
‘İLK 4,5 SAAT HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR’
İnme belirtilerinin görüldüğü hastaların yüzde 80’inde sorunun bir damarın tıkanmasından kaynaklandığını ve yüzde 20’lik bir grupta ise bir damarın çatlamasına bağlı olarak beyin kanamalarının ortaya çıktığını ifade eden İpek, “Günümüzde beyin damar tıkanıklıklarının özel tedavileri bulunmaktadır. Bu tedavilerde sakatlık riskinin kalkmasında en etkili faktör zamandır. Damarın açılmasını sağlayacak ve yeniden beynin kan dolaşımını sürdürecek olan tedavilerin ilk 4,5 saatte başlatılması çok önemlidir. Bu süre içinde introvenöz yani damarsal tedavinin yanı sıra; anjiyografik yöntemle, tıkalı damara bir kateter ile ulaşılarak pıhtı damarın içinde eritilebilir veya damarın içinden çekip çıkarılabilir. Buna da “endovasküler tedavi” adı verilmektedir. Bu iki tedavi bir hastada birlikte veya ayrı ayrı olarak uygulanabilmektedir” şeklinde konuştu.
İnme geçiren hastaların tedavi edildikleri zaman yüzde 50 oranında sakatlık oranının azaldığını kaydeden İpek, “Hastanız sizi anlıyor mu? Kendini ifade edebiliyor mu? Dişlerini göster veya gülümse dediğinizde yüzü bir tarafa çekiliyor mu? Kolu veya bacağı güçsüz mü? Bu soruların yanıtları inmeye doğru ve zamanında müdahale için çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
Uzm. Dr. Meryem İpek, inme belirtilerine karşı da şu tavsiyelerde bulundu:
“Belirtiler kısa süre için düzelse bile evde beklemek inmenin tekrarlaması ve kalıcı olması riskini doğuracağı için tehlikeli olabilir. İnme belirtileri olan kişiye evde Aspirin vermek doğru değildir. İnme belirtileri olan kişinin tansiyonunu düşürmek için ilaç verilmemelidir. Hemen ambulans çağırılmalı, yoksa en uygun taşıt ile hastaneye gidilmelidir. Ambulans doktorunun gidilecek hastaneyi hastanızdan haberdar etmesi önemlidir. Mutlaka hastanın yanında hastaneye gidilmelidir. Hasta yakını tedavilerin yapılabilmesi için onay vermelidir. Hastaya o sırada en yakın olan veya önceden başka nedenle tedavi olduğu hastane de inme tedavisi için en uygun hastane olmayabilir. Uygun olmayan bir kuruma gitmek tedavi şansını büyük oranda ortadan kaldıracaktır. Mutlaka pıhtı eritici ilaç ve katater tedavi yöntemlerinin uygulanabildiği, içinde bir inme ünitesinin bulunduğu bir hastaneye başvurulmadır.” (Haber Merkezi)