İhlâs ve samimiyet, yapılan iş, söz, davranış ve ibadetlerde riya ve gösterişten uzak, dünyalık herhangi bir menfaat, çıkar hesabı yapmaksızın birinci öncelik olarak Allah'ın rızasının gözetilmesidir.
İhlâs, kişinin bütün varlığı ve benliği ile Allah'a kulluk edip onun rızasını aramasıdır. Bir şey karışıklıklardan arındırıldığı zaman safileşir ve hakkın rızası kazanılır. İhlâs ve samimiyet, başarı ve beceriyle elde edilen bir meleke değildir. İhlâs, her türlü davranış ve ibadetlerle Allah'a özden ve gönülden bağlılığın bir ifadesidir.
İhlâs aynı zamanda insanları şeytanın tuzak ve hilelerinden koruyacak olan bir kalkandır. "İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onlardan ihlâslı kulların bir yana, hepsini mutlaka azdıracağım, dedi." (Sâd 83) "(Azaptan) Ancak Allah'ın ihlâslı kulları istisna edilecek." (Sâffât 40) "İblis dedi ki: "Ya Rabbi! Yemin ederim ki ben de dünyada onlara günahları süsleyeceğim ve senin ihlâsa erdirdiğin kulların müstesna, onların hepsini azdıracağım" Allah, "İşte bu(Kur'an) bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur. dedi." (Hicr 39-42) "Benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter." (İsrâ 65)
Peygamberler, veliler ve güzel ahlak önderleri Allah'ın ihlâslı, samimi kullarıdırlar. Kur'an da peygamberlerin özellikleri anlatılırken onları ihlâslı kullar olarak nitelendirmiştir. "(Ey Muhammed!), Kuvvetli ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Yakup'u da an. Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık." (Sâd 45-46) Peygamberler tebliğ görevlerini yaparken hep samimiyet ve ihlâslarını ortaya koymuşlardır.)
Kur'an da, insanın yaratılış amacının başında yüce yaratana iman ve ibadetler gelir. "Ben cinleri ve insanları yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zâriyat 56) Yapılan hayır, hasenat ve ibadetlerden beklenen ecir ve sevabın alınabilmesi için, yapılanların ihlâs ve samimiyetle gerçekleştirilmiş olması gerekir. Meşhur Cibril hadisinde Cebrail'in "İhsan nedir?" sorusuna Peygamberimiz "İhsan: Allah'a sanki onu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen onu görmüyorsan da o seni görmektedir." (Müslim, İman 5-6)
İhlâs ve samimiyet her şeyde hakkın rızasını gözeterek sorumluluklarımızı en iyi bir şekilde yerine getirmemizdir. Yaptığımız ibadetler de ki en önemli amaçlardan biriside bizleri her türlü kötülük ve günahlardan koruyarak ahlakımızı güzelleştirmesidir. Eğer ibadetlerimiz kalplerimizde şefkat ve merhamet haleleri oluşturarak hayatımıza yansımıyor, ahlakımızı güzelleştirip bizleri her türlü kötülük, günah ve haramlardan korumuyorsa ibadetlerimiz amacına ulaşmamış demektir. Müminun suresinin ilk on bir ayetinde cennetlik müminlerin vasıfları sayılırken "Onlar ki namazlarını huşu içerisinde kılarlar. Boş ve yararsız şeylerden kaçınırlar. Zekâtlarını verirler, iffetlerini korurlar. Emanetlerine ve ahiretlerine riayet ederler…" Buyrulur. Kur'an da, ibadetleri hayatlarına yansımayanlara lanet okunmuştur. "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki onlar namazlarını ciddiye almazlar." (Maun 4-5)
İhlâs ve samimiyet yapılan ibadetlerde, riyadan uzak kalbi ve gönlü her türlü kötülüklerden arındırarak Allah'a yakınlaşmanın yollarını aramaktır. Bu arayışta da dürüst ve samimi olmak gerekir. Öncelikle Allah'a bağlılığımızı Resulullah'ın yolunda olduğumuzu güzel ahlakımızla, ticaretimizle, ibadetlerimizle ve uygulamalarımızla tescillemek gerekir. Söylem ve ibadetlerimiz eğer lafta kalıp hayatımıza yansımazsa bir anlam ifade etmez.
İhlâs, Allah'a yakınlaşabilme amacı ile kalbi günahlardan koruyarak, Rabbimizin gözetiminde olduğumuzu unutmamaktır. "(Resulüm!) Şüphesiz ki Kitabı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlâs ile) kulluk et. De ki: 'Dini Allah'a halis kılarak O'na kulluk etmekle emrolundum.'" (Zümer 2, 11
Kur'an-ı Kerim'de ihlâs ve samimiyetle sırf Allah rızası için yapılan ibadetlere salih amel denir. Kurtuluşa erenlerinde salih amel işleyenler olduğu bildirilir. "Asra yemin olsun ki bütün insanlar zarardadır. Yalnız iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı ve sabrı birbirlerine tavsiye edenler müstesnadır." (Asr suresi) İman kuru bir lafızdan, ibadetlerde ruhsuz hareketlerden öteye geçerek, ruhun derinliklerinden samimi duygularla yansıdığı ve Allah'ın iradesine teslim olduğumuz zaman, Rabbimizin indinde bir anlam ifade eder. Aksi takdirde bende inanıyorum demenin veya hayatımıza yansımayan ibadetlerin kıyamet günü bizlere bir faydası olmayacağını ve azaba uğrayacağımızı Kur'an -ı okuduğumuz zaman bariz bir şekilde görürüz. "İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları da, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır." (Ankebut 2-3)
Hz. Ebubekir "Biliyorsunuz ki, malum bir ecelin peşinde gece gündüz koşuyoruz. Allah ın rızası olmayan hiçbir şeyde hayır yoktur. Aziz ve Celil olan Allah'ın yolunda harcanmayan hiçbir malda da hayır yoktur. Nefsinin esiri olan ve bilgiçlik taslayarak gurura kapılanlarda hayır olmadığı gibi Allah için yaptıklarında insanların kınamasından endişeye düşenlerde de hayır yoktur." (Kuşeyri Risalesi S. 3,7)
Müminler işlerinde ve ibadetlerinde Allah'ın rızasını gözetmek zorundadır. Eğer bunları birilerinin hoşuna gitsin diye yaparlarsa kendi kendilerini helak etmiş olurlar. "İyi davranışlar içinde kendini bütünüyle Allah'a veren kimse, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Zaten bütün işlerin sonu Allah'a varır." (Lokman 22)
İhlâs ve samimiyetin zıttı gururdur, kibirdir, riya ve gösteriştir. Bunlarda insanları şirke sürükler. Bu gibi hasletlerden Allah'a sığınır, salih ameller işleyen, her konuda birinci öncelik olarak Allahın rızasını gözeten, sorumluluklarının bilincinde olan, ülkesini ve insanlarını seven, gerektiği yerde korkmadan gerekli tavır ve tepkisini ortaya koyabilen, haksızlıklar karşısında susmayan, ihlâslı ve samimi kullardan olmayı dileriz.