İFTARLIK

Heeey gidi hey! Gençlik, hele de çocukluk yıllarımızda oruç tutanların oruçluya (şeker, incir, lokum, bisküvi, (bahar ve yazsa)  kiraz, erik, türlü meyve vermesi adetti adeta. Hani Allah'ın verdiğini tek başına yememe, paylaşıp sevap kazanma  aşkına… 
O yıllar, 7-8 yaşına gelen biz çocuklar dahi  büyüklerin sohbetinden namazın orucun Rabbın katında önemini iyi öğrenip anladığımızdan engellensek de sahura kalkar, hiç değilse öğleye kadar (TEKNE ORUCU) tutardık. Oruçsuz yaşıtlarımıza caka satar hava atardık. 
- Orucum lan ben oruç, yarın sen de niyetlen, insan acıkıp susasa da bir sevinçli oluyor ki. 
Kıskanan özenenler ertesi sabah sokağa çıktığımızda, bazen evde olan, nadiren de ele geçen küçük harçlıklarıyla aldıkları  çerez meyve şeker, simitten bir parça kağıda sarar uzatırlardı;
- Al la iftarlık sana, ben orucum da.  
Mevsim yaz hava sıcaksa öğleden sonra acıkmayı bırak, anam anam ne hararet ne susama. Bizim Devane'nin ortasındaki  beşgen Kümbetin beş tarafında koca taş oluklara  gün boyu güm bür gümbür kesintisiz buz gibi sular akardı. Yaklaşır, ayaklarımızdaki pantolonların paçalarını dizlerimize kadar sıvar girerdik içine. "Oooh". Yetmezdi, yüzümüzü yıkar kafamızı sokardık oluklara. Sönmezdi yine de içimizdeki  yangın, son çare ağızlara  tekrar tekrar  gargara. Derkeen  birkaç damla su boğazdan aşağı kaçmaz mı!!
Tüüüh tüh la, su yuttum azıcık orucum bozuldu mola?
-Yok oğlum  isteyerek yapmadıysan  bir şey olmaz ki..
- Ne bileyim, isteyerek mi istemeyerek mi yuttum  bilmiyorum vallaha? 
İçimizden birkaç yaş büyük şefkatli ve de komik ağabeyin biri;
- Korkma  aslanım, sen daha döşeğe işeme yaşında oruç tutarsın da Allah kabul etmez mi?
- Aşk olsun ağabi nerden duydun yatağa şeettiğimi?
Emeti'nin iyi kalpli Hıdır'ı, cebinden çıkardığı yemişi uzatarak;
Aferin lan al şu iftarlığı, sakın bozma,  top atılmaya  ne kaldı şurada.  
Bazen de biz  küçüklere merhameten  komşu yahut aile büyükleri yarım yahut tam oruçlarımızı üç beş kuruşa satın alır bizi ödüllendirirlerdi.
Hemen iki gözü ama,  çocuk  dostu  Kadir Ağaya koşardık,
- Kadir ağa, dün  tuttuğum  orucu otuz kuruşa sattım arkadaş iyi mi?
- Ooo ahbabım sen  hem sevap kazandın hem de para kazandın ha, oğlum sana artık cin de dokunamaz  şeytan da.
Heeey gidi o eski Ramazanlar  hey!
Şimdilerde çocuğu üzerine titreyen nicesi, tutarsa gıdasız kalır hasta olur diye oruçtan uzak tutmakta.. Yavrular Ramazan'ın yüreklere sığmayan o büyük sevinç ve coşkusundan mahrum olmakta…