Merhaba sevgili okurlar, birçok toplumsal konularda sizlere ulaşmak bir nebze olsun farkındalık oluşturmak adına buradan çeşitli paylaşımlarda bulundum. Bu yazımda ise ülkemiz ve şehrimiz için önemli bir sorununu dile getireceğim.
GÖÇLER
Göçler; siyasi (savaş, mübadele), doğal (deprem, kuraklık), ekonomik (işsizlik, tarım), sosyal (etnik ve dini baskı, kan davası), beyin göçü vb. birçok etkenden kaynaklanabilir. Göç veren yerlerde itici etkenler varken, göç alan yerlerde çekici etkenler bulunmaktadır. İtici etkenler, insan yaşamını güçleştiren ya da tehdit eden etmenlerdir. Çekici etkenler ise daha iyi yaşam koşullarını oluşturur.
Göç çeşitleri farklılaşmakla birlikte, bugün sizlerle iç göçlerden konuşacağız. Bildiğiniz üzere iç göçler ülke içinde yapılan göçlerdir ve çevresel, ekonomik, sosyolojik, siyasal ve kültürel yönleri bulunan karmaşık bir olgudur. İç göçün nedensel bağlamda ve çok yönlü olarak çözümlenmesiyle yararlı bulgulara erişilecektir. Bu bulgulara dayalı olarak oluşturulacak sosyal politikalar, günümüzde kentlerde yaşanan birçok sorunun ortadan kaldırılmasını veya minimize edilmesini sağlar. Ayrıca iç göç olgusunun incelenmesi sonucunda elde edeceğimiz veriler, bir sosyal bilimci olarak yaşadığımız kenti ve toplumu daha iyi tanımamıza ve çözümlememize de katkıda bulunacaktır.
Göçleri ülke genelindeki nüfus dağılımına göre ele aldığımızda; gelişmiş ülkelerde nüfus düzenli bir şekilde dağılırken, sürekli iç göç yaşayan (gelişmemiş) ülkelerde nüfus belirli yerlere toparlanmıştır. Buna bağlı olarak da ülke genelinde nüfus oranı düzensiz bir dağılım göstermektedir.
Gelelim bizim ülkemize; ülkemiz içerisindeki göçler de azımsanmayacak derecedir. Aşağıdaki haritayı incelersek, herkes nüfusa kayıtlı olduğu yerde yaşasa idi nüfus dağılımı daha düzenli olacaktı. Fakat şu anki duruma baktığımızda sanayisi gelişmiş olan şehirlerin nüfus oranı diğer şehirlere göre daha yoğun olmaktadır. Bu da bize Türkiye genelinde de iç göçlerin yoğun olduğunu göstermektedir. Göçler diyoruz ama göçlere sebep olan unsurlar nedir, neden insanlar doğdukları toprakları, ailesini bırakıp başka yerlere göç etme ihtiyacı duyarlar öncelikle bunları ele alalım.
* Kırsal kesimde hızlı nüfus artışıyla toprakların bölünmesi ve ailelerin geçimini karşılayamaması
* Toprağın erozyonla verimsizleşmesi
* Makineli tarımın gelişmesi ve kırsal kesimde insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması
* Kırsal kesimde iş imkânlarının sınırlı olması
* Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş imkânlarının ve gelir kaynaklarının fazla olması
* Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin kırsal kesimden daha iyi olması
* Deprem, heyelan, sel gibi doğal afetlerin meydana gelmesi vb. nedenleri göç etme unsuru olarak sayabiliriz.
1950'li yıllarda başlayan göç dalgası şuan şehrimiz ve ülke genelinde sıradan bir durum olarak görülmekle birlikte toplum bilimcileri endişelendirmektedir.
Tarım, sanayi ve eğitim alanında yaşanan sorunlar, göçlerin yaşanmasındaki en önemli etkenlerdir. Tarım ülkesi olan Türkiye'de tarımın neredeyse yok olmaya başlaması; çiftçinin işsiz kalmasıyla göçlere neden olmakta, şehirlerin gıda ihtiyacını karşılayamamakta ve tarım alanında da ithalat yapılmaktadır. Bu da ülke ekonomisini ve ülke yaşam koşullarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Tarımla uğraşan çiftçinin maliyet, işgücü, vergi, teşviklerinin ulaşmaması gibi nedenlerle çiftçiliği bırakarak sanayi alanında daha kolay para kazanabileceği bir iş arayışı içerisine girmesiyle birlikte, bulunduğu şehirde iş bulamayan kişilerde büyük şehirlere göç etme zorunluluğu doğmuştur.
Politik nedenlerin yanında bireysel nedenlerden kaynaklı, bilinçsiz tutum ve davranışlarla tarım alanında küçülme yaşanmıştır. Aşırı ilaç ve gübre kullanımı sonucu topraktaki mineral seviyesinin düşmesi, tuz oranının artmasıyla kuraklaşmanın oluşması toprak kaybına neden olmaktadır. Ortaklar arası toprakların paylaşılması da ekim alanını küçültmekte ve geçim oranı düşen köylü kent merkezine ya da farklı kentlere göçe mecbur kalmaktadır.
Bunun yanında; sanayi alanında yatırım yapılmaması ya da yapılan girişimlerin yarım kalması, tarım alanının zorluğu ve yeterli imkanı olmayan küçük üretici daha kolay ve düzenli para kazanabileceği sanayi alanında çalışmak istemesi göçleri önemli ölçüde etkilemektedir.
Eğitim alanında ise çeşitli imkânların mevcut olmaması göçleri büyük oranda etkilemektedir. Özelikle köylerde okulların yetersiz ya da hiç olmaması, ulaşımda yaşanan problemler, eğitimin kalitesizliği köyden kente sonrasında ise şehirlerarası göçlere neden olmaktadır.
Göçler sonucu ülke genelinde nüfus dağılımında dengesizlikler görülür. Kırsal kesimlere yapılan yatırımlar yetersiz kaldığı gibi yapılan yatırımlarda da verim elde edilemez. Düzensiz kentleşme ile birlikte sanayi bölgeleri şehir içerisinde kalır ve alt yapı hizmetlerinde yetersizlikler yaşanır. Kent nüfusunun artışı ile orantılı olarak işsizlikte de artışlar görülür.
Göçleri önlemenin ve gelişmiş bir ülke olmanın yolu, şehirlerin nüfus dağılımının orantılı bir şekilde kalmasını sağlamaktan geçiyor. Bunu başarabilmek için de:
Kırsal kesimlerde, tarım ve hayvancılık, girişimcilik ve yatırımlar konusunda bilinçlendirme çalışmalarının yapılması,
Küçük üreticilerin desteklenmesi,
Sanayi kollarının geliştirilmesi,
Vergi muafiyeti,
Teşviklerin ulaşımı noktasındaki sıkıntıların giderilmesi ve bu konuda denetimlerin arttırılması,
Eğitimle ilgili reformların gerçekleştirilmesi,
Eğitim imkânlarına her bireyin bulunduğu yerden rahatlıkla ulaşabilmesinin sağlanması,
Şehirlerin hızlı ulaşım, sanayi, eğitim, turizm alanında desteklenerek geliştirilmesinin sağlanması,
Sağlık hizmetlerinin kaliteli hale getirilmesi gibi çalışmalarla göçler büyük ölçüde önlenebilir.
Evet, sevgili okurlar; bilinçli bireyler olmak için daima bilinçlendirelim.
Bilgi, istek ve önerileniz için sbg_74@hotmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.